"تظنين أن" - Translation from Arabic to Turkish

• Sence
• sanıyorsun
• düşünüyorsun
• Sizce
• olduğunu düşünmüyor
• olduğunu düşünüyor
• düşünüyorsan
• düşünüyorsunuz
• size düşündüren

Sence biraz tehlikeli değil mi? Bizim için demiyorum, senin kalbin için.
ألا تظنين أن فى هذا خطورة لا أعنى لنا ، بل لقلبك

Sence bu saçla bütün bayanlar benimle beraber olmak için sıraya girer mi?
هل تظنين أن السيدات الآن يصفون طابور لإختياري بدل رجل له شعر ؟

Sence diğer anneler, çocuklarını beni yetiştirdiğin gibi mi yetiştirmiştir?
وهل تظنين أن الأمهات الأخريات تربين أطفالهن مثلما تفعلين أنت؟

Aa bırak şimdi. Gerçekten şu hırsızlar kabilesinin yiyecek kaçakçılığı yapmıyor mu sanıyorsun?
بالله عليكي , ألا تظنين أن هؤلاء اللصوص قد هربوا بعض الطعام أيضاً؟

Düşük yağ etiketli her şeyin düşük yağlı olduğunu filan mı düşünüyorsun?
هل تظنين أن كل هذه الأشياء القليل الدهونة هي قليلة دهون ؟

Sizce bütün yarışmacılar olduklarını söyledikleri yerlerdenler mi?
وهل تظنين أن كل هؤلاء المتسابقين فعلا من البلاد التى يدعون أنهم منها ؟ عذرا ؟

Kötü bir şey olduğunda üçüncü kişinin olmamasının garip olduğunu düşünmüyor musun?
ألا تظنين أن من الغرابة ألا يوجد أبداً شخص ثالث حين يقع شئ غير سار ؟

Sence polis daha gelmeden soyguncunun rehine alması biraz tuhaf değil mi?
ألا تظنين أن ذلك غريب الرجل المسلح أخذ رهينة قبل وصول الشرطة؟

Eyalet soruşturması, Sence ilk defa mı böyle bir şey görüyorlar?
تحقيقات شرطة الولاية؟ ألا تظنين أن هذا حدث هنا من قبل؟

Diğer odadaki tutuklu Sence Charles'mıydı?
هل تظنين أن السجين، الذي كان موجودا في الغرفة المجاورة، هو تشارلي؟

Teşekkürler. Sence içkinin bebeğe zararı olmaz mı?
شكراً, هل تظنين أن الطفل يمكِن أَن يأخذ رشفة صغيرة؟

Sence bebeklerin anne karnındayken de ruhları var mıdır?
هل تظنين أن الأطفال في أرحام أمهاتهم لهم روح ؟

Sence boş mideyle içmek güvenli mi?
هل تظنين أن لا ضرر من الشرب على معدة خالية؟

Anne, Sence babam geçit töreninde olacak mı?
أمي، هل تظنين أن أبي سيحضر الى المهرجان؟

Sence Julie için bir mahsuru olmaz mı?
هل تظنين أن جولي ستتقبل الأمر ؟ هل تظنين أن جولي ستتقبل الأمر ؟

O adamla düzüşmenin sana iyi geleceğini sanıyorsun ama öyle olmayacak.
تظنين أن مضاجعة ذاك الرجل ستحسن من حالك لكنها لن تفعل

Sevgilim, daha bir çocuksun. "Özür dilerim" demekle, geçmişin düzeltilebileceğini mi sanıyorsun?
تظنين أن بقولك أنا آسفة يمكنك تصحيح الماضي كله

Bunun nasıl hissettirdiğini kimsenin anlayamayacağını düşünüyorsun, ama ben de bunları yaşadım.
تظنين أن لا أحد يمكنه فهم هذا الشعور لكني كنت في مكانك

Kitty'nin benim rehberliğimden başka bir şeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorsun.
تظنين أن كيتي بحاجة للمساعدة أكثر وأبعد من إرشادي لها

Sizce buraya asıl geliş nedeni, evin durumunu görmek olabilir mi? Evet.
هل تظنين أن حضوره لهنا كان ذريعة ليتجسس حول المكان؟

Sen de bütün bunların etkileyici olduğunu düşünmüyor musun?
ألا تظنين أن هذه الأشياء رائعة بعض الشيئ ؟

Birinin onunla birlikte olabilmesi için tek sebebin onun serveti olduğunu düşünüyor gibisin.
يبدوا أنكي تظنين أن السبب الوحيد أن أحد ما معه بسبب الجائزة

Madende hakkının yenildiğini düşünüyorsan bir de mahkemeyi gör sen.
و هذا يخدعك تظنين أن الأمر انتهى مع المنجم انتظري حتى تصلي إلى قاعة المحاكمة

İşittiğime göre Mali'de bir tür salgın hastalık olduğunu düşünüyorsunuz?
أعتقد أنك تظنين أن هناك نوع من الطاعون في مالي؟

Bu diğer kadının bir cadı olduğunu size düşündüren nedir Bayan Frakes?
ما الذي يجعلك تظنين أن تلك الأمرأة ساحرة, آنسة (فرايكس) ؟