| Albay işi hallediyor diye düşünürken orada oturuyordum, tamam mı? | Open Subtitles | جلست هناك عندما إعتقدنا أن الرائد سيقوم بها، تمام ؟ |
| tamam çocuklar, hadi. Şuta boğalım şunu Bombalamaya başlıyoruz. tamam mı? | Open Subtitles | حسنا ياراجال هيا سددوا عليه هنا سددوا عليه هنا ,هيا ,تمام.. |
| Birazdan otobüse binip şehre geri döneriz diye düşünüyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أنا متاكدة أننا سنعود بالباص إلى البلدة في اي لحظة، تمام? |
| Evet, millet saat tam 7:30'da bu misafirperver yerden ayrılmış olmamız gerekiyor. | Open Subtitles | حسنا يا اصحاب سوف نغادر هذه المجموعة المضيافة في تمام السابعة والنصف |
| Bu firmanın geleceği üzerinde asılı bir belirsizlik bulutu olduğunu iyi biliyorum. | Open Subtitles | انا اعرف تمام ان هنالك سحابة من الغموض تحيط بمستقبل هذه الشركة |
| Eşyalar adam gibi olsun istediğim için her şeyi teker teker alıyorum. | Open Subtitles | بشتري شيء واحد كل مرة لاتأكد أني أحصل على كل شيء تمام |
| Weston, kapatmam lazım. Akşam oyunda görüşürüz, tamam mı? - Seni seviyorum. | Open Subtitles | اسمع يجب ان اذهب الان ولكنى ساراك فى الليل تمام انا احبك |
| Weston, kapatmam lazım. Akşam oyunda görüşürüz, tamam mı? - Seni seviyorum. | Open Subtitles | اسمع يجب ان اذهب الان ولكنى ساراك فى الليل تمام انا احبك |
| tamam! Bugünden itibaren yedi ay sonra gemiler toplanacak. | Open Subtitles | تمام , سبعة شهور من الآن السفن سيتم حشدها |
| Evlenecek olursan, balayına bizler de geliriz, tamam mı? | Open Subtitles | اذا تزوجت ، سوف نذهب جميعا معك فى شهر العسل ، تمام ؟ |
| Senin evine gelirim ben. Sekizde orada olurum, tamam mı? | Open Subtitles | سأتمشى إلى منزلك في تمام الثامنة، إتفقنا؟ |
| Numara 1, her şey tamam. - Numara 2, her şey tamam. | Open Subtitles | نقطة تفتيش واحد، تمام نقطة تفتيش إثنان، تمام |
| GR-13, her şey tamam. | Open Subtitles | جي آر 13، تمام لا إصابات . يا سادة أعتقد أن الجميع بخير |
| Bayılma olayı, Pasifik yaz saatine göre tam sabah 11'de gerçekleşti. | Open Subtitles | حدث الإغماء في تمام الساعة الـ11 ليلاً بالتوقيت الصباحي للمحيط الهادي |
| Yemek için kısa bir mola alıyoruz ve saat tam 18:00'de şahitlerle başlıyoruz. | Open Subtitles | 1700 سنأخذ استراحة قصيرة لتناول العشاء ، ونبدأ المرافعة في تمام الساعة : |
| Pekala, Booth Ford Tiyatrosu'na tam olarak saat 10:00'da girdi, değil mi? | Open Subtitles | حتى بوث يسير في مسرح فورد في تمام الساعة 10: 00، هاه؟ |
| Burada dur lütfen. Burası iyi. | Open Subtitles | من فضلك قِفِي هُنا تمام ، . المكان جيّد هنا. |
| saat başı, haber vakti. Tabi ki henüz hiç haber yok. | Open Subtitles | تمام الساعة ، وقت الأخبار ، لكن لا يوجد أخبار للآن |
| Bizim yerimiz olacak, herşeyden uzakta Hep istediğimiz gibi, beğendin mi? | Open Subtitles | سوف يصبح هذا لنا كله لنا, كما أردت تمام هل أحببتيه؟ |
| Her şey yolunda mı? Paran yetiyor mu? | Open Subtitles | تمام, كل حاجة تمام حبيبي الفلوس كفت معاك |
| tamamen özgün bir şey değil ancak herhangi bir veritabanında bulunmayacak kadar karışık. | Open Subtitles | ،ليس أصليا تمام لكنه متطور كفاية لدرجة أننا لم نتمكن من التعرف عليه |
| CA: Doğru, biri sırf Trump'a oy verdiği için onun yaptığı veya savunduğu her şeye körü körüne bağlı diyemeyiz. | TED | كريس أندرسن: تمام فليس معنى أن أحدهم قام بالتصويت لـ ترامب، أن تكون موالاة عمياء لكل شيء قاله أو قام بدعمه. |
| Mükemmel. Hazine başına geleni anlamadı. | Open Subtitles | تمام.لا، وزارة المالية لن تعرف عنهم شيئا |
| - Pekala, Pekala. - Bu da küçük kızın olmalı. | Open Subtitles | كلة تمام, كلة تمام ولا بد أن هذه بنتك الصغيرةَ |