Bu bölgenin federal bir uyuşturucu soruşturması için izlendiğinin farkında mısınız? | Open Subtitles | أكنت تُدرك بأنّ هذا الموقع تحت المراقبة في تحقيق المخدّرات الفيدرالية؟ |
Benimle ne zaman böyle konuşsanız rahibelerimin önünde diz çöküp... hatalarımı beyan etmem gerektiğinin farkında mısınız? | Open Subtitles | هل تُدرك أنّك في كُلّ مرّة تُحدّثني هكذا .. يجب عليّ فيها أن أنحني على رُكبتيّ قبل أخواتي و أعترف بخطأي؟ |
Bu çok gülünç, yönetim sizin çok daha iyi olduğunuzu fark etmeli. | Open Subtitles | هذا أمـر سخيف. أعتقد أنّ اللجنة تُدرك بأنّك تشعر بالتحسّن |
Bir gün geriye dönüp bakacaksın ve basketbol oynamayı öğrenemediğini fark edeceksin. | Open Subtitles | و في يومٍ ما سوف تراجع أيامك التي مضت و سوف تُدرك بأنك لم تكن ابداً قد تعلمت بعد كيف تلعب كرة السلّه |
Bu evdeki tek yetişkin benim, farkındasın değil mi? | Open Subtitles | هل تُدرك إننى الوحيدة البالغة هنا فى هذا المنزل ؟ حسنا ً، إليس هذا ما تٌحبيه عنى ؟ |
Eminim seni niçin buraya çağırdığımın farkındasındır. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنكَ تُدرك لِمَ رغبتُ منكَ أن تأتي إلى هنا |
Bilmem farkında mısın şu anda bütün Hıristiyanlık dünyasının en büyük kütüphalerinden birinin içerisindeyiz? | Open Subtitles | أدزو ، هل تُدرك بأننا نقف وسط إحدى أعظم مكتبات الدين المسيحي ؟ |
Bunun stüdyo için ne kadar büyük bir imtiyaz olduğunun farkında mısınız? . | Open Subtitles | أنت تُدرك مدى أهمية هذا العمل الضخم للأستوديو؟ |
çok güzel bir kız. Gerçekten güzel. o da güzel olduğunun farkında. | Open Subtitles | ،إنها بالتأكيد فتاة جميلة ،إنها تُدرك جمالها |
Bugün buraya gelene kadar hamileliğinin farkında bile değilmiş. | Open Subtitles | لم تكن تُدرك أنها كانت حاملاً حتى حضرت اليوم |
Birçok insanın çılgın, isimsiz hayranlarından ürktüğünün farkında mısın? | Open Subtitles | أنت تُدرك أنّ مُعظم الناس سيكونون مُذعورين من قبل مُعجبين مجنونين مجهولين. |
Böyle bir davranış sergileyerek 26 tane Yüksek Konsey kuralını ihlal etmiş olacağımızın farkında mısınız? | Open Subtitles | انتَ تُدرك انك قُمت بِكَسر26من قوانينالمَجلسالأعلى. بإتخاذهذاالمَسار. |
fark etmiş olacaksınız ki kraliçenizi kurban ederek ihanet suçu işlemiş oluyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تُدرك حتماً أنك ترتكب خيانة، برمي ملكتك بين مخالب الهلاك حيث تقبع أنت |
Beni üniversitede demir göbek olarak çağırdıklarını mı fark ettin? | Open Subtitles | كنت تُدرك بانهم يسمونني البطن الحديدي في الكلية. |
Görene kadar sizin odanızda ne olacağını bilmezsiniz, ...sonra da zaten başka hiçbir şeyin olamayacağını fark edersiniz. | Open Subtitles | لا تعلم ما قد تجده في غرفتك حتى تراه ثم تُدرك أنه ما كان من الممكن أن يكون غير ذلك |
Ve onu yakından tanıdıkça, içinin de çok güzel olduğunu fark ediyorsunuz. | Open Subtitles | عندما تتعرّف عليها تُدرك كم هي جميلة في الداخل |
Şu anda yaptığın kahvaltının, 12 saat dağda operasyonda olacak insanların yaptıkları kahvaltıyla eş değer olduğunun farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | تُدرك أنّ فطوراً بهذا الحجم يُعدّ لأشخاصٍ على وشك العمل في حقلٍ لـ 12 ساعة. |
Gidip orada cinayet soruşturması yürüteceğiz, farkındasın değil mi? | Open Subtitles | تُدرك أننا ذاهبون إلى هناك للتحقيق بجريمة قتل، أليس كذلك؟ |
Bu teoride hikayenin kahramanının, Aynı zamanda katil olduğunun farkındasın, değil mi ? | Open Subtitles | أنت تُدرك أنّه في هذه النظرية، البطل بقصتك هو القاتل أيضاً. |
O iki kabiliyetin sana tamı tamına uyduğunun farkındasındır. | Open Subtitles | تُدرك أن تينكَ القدرتين كانتا مناسبتين على نحوٍ مثاليّ لكَ. |
Belki de içten içe onları kesmemen gerektiğinin sen de farkındasındır. | Open Subtitles | رُبما تُدرك في أعماقك أنك لم يكُن يتوجب عليك قصهم على الإطلاق |
Onlar okumayı severler. Ne demek istediğimi anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنّهم يحبّون القراءة هل تُدرك ما أعنيه؟ |
Ne yapabileceğinizin farkına varırsınız. | Open Subtitles | تُدرك ما يجب عليك فعله |