Bu günlük oyunlar bir servete mal oluyor, ama yeni vergiler almıyoruz. | Open Subtitles | هذه الألعاب الأولمبيه تكلفنا ثروة ورغم ذلك لم نفرض ضرائب جديدة حتى |
Bu günlük oyunlar bir servete mal oluyor, ama yeni vergiler almıyoruz. | Open Subtitles | هذه الألعاب الأولمبيه تكلفنا ثروة ورغم ذلك لم نفرض ضرائب جديدة حتى |
Adı Darcy. Muazzam bir serveti ve Derbyshire'da büyük bir malikanesi varmış. | Open Subtitles | أسمه السيد دارسى وهو ذو ثروة ضخمة بالأضافة الى أملاك فى داربشير |
Bayan Trent'in serveti çoktan uçmuş görünüyor ve benim hiç hazırlığım yok. | Open Subtitles | إن ثروة الآنسة ترنت بعيدة المنال و لا يوجد ما يحفزني حالياً |
Asla büyük paralar kazanamayacaksın. Beş para etmez adamın tekisin. | Open Subtitles | انت لن تصنع ثروة ابدا، انت من ذوي الربع دولار |
O kütüphanenin başında iken, annenin bütün aile servetini çekler yazarak, hisse senetleri ve yatırımlarını devrederek | TED | لا يوجد شيء مثل الجلوس في تلك المكتبة وظهور عائلة هناك لتقول إن أمي وهبت كل ثروة العائلة. |
Komite, çok sayıda ehliyet düzenlemez. Ufak bir servete mal olmuş olmalı. | Open Subtitles | لجنة سيارات الأجرة لا تصدر الكثير من الميداليات لظلت قيمتها ثروة صغيرة |
Diş telin bir servete mal olmasaydı yüzüne şaplağı indirmiştim. | Open Subtitles | كنت لأصفعك على وجهك لهذا إن لم تكلف قلادتك ثروة |
Evrak kutusu teknoloji milyarderi Dreyfuss'a ufak bir servete satılmış. | Open Subtitles | ورقة مطوية عن ثروة صغيرة الى تكنلوجيا المليونير مالكلوم داريفيوس |
Hanginiz kızımın üstüne en büyük serveti, malı geçirirse, | Open Subtitles | وكان بينكم الذين يمكن أن أؤكد ابنتي أعظم ثروة |
Onunla karşılaştırılınca, firavunların lahitleri, gariban mezarı gibi kalır sultanların serveti, bir yemek parasından öteye geçemez. | Open Subtitles | قَارن إلى هذا , فرعون المقبرة , مقفبرة فقيرة. ثروة السلطان لا شيء سوى أموال العشاء. |
Bu kadar büyük bir serveti iyi amaçlarla kullanacağımı ne biliyordu? | Open Subtitles | كيف عرف سأدلي الاستخدامات الجيدة من ثروة كبيرة؟ |
Çünkü görünüşe göre, bu çocukları kullanarak devlet sırlarını satıp para kazanıyormuşsun. | Open Subtitles | لأنه أكيد يبدو كأنك صنعت ثروة ببيعك أسرار الدولة مستعملة هؤلاء الأطفال |
Kırık koluna bir ton para harcadım ama mutluluklarına fiyat biçemezsin ya. | Open Subtitles | صرفت ثروة على معصم يدها بسببه، لكنك لا يمكنك وضع سعر لساعدتهما |
Amerika'ya sonsuz servetini ve planlarını getirdi. | Open Subtitles | الملك شادوف أحضر إلى الولايات المتحدة ثروة هائلة وخطط نووية |
Siz ve oğlunuz iyi bir aile servetini eritmeyi neredeyse başardınız. | Open Subtitles | أنتي وإبنك نجحتم تقريباً في تدمير ثروة عائلية عظيمه |
Burası saklanmak için harika bir yer. Bir servet kazanabiliriz. | Open Subtitles | . لدينا فرصة رائعة هنا . يمكننا أن نجنى ثروة |
Bunlar, ailelerimizin zenginliği ile birlikte, dünyayı yönetmemizin nedenidir. Doğru mu, Jimmy? | Open Subtitles | هذا بالإضافة إلى ثروة عائلتنا هو مايجعلنا نحكم العالم، صح جيمي ؟ |
Ve neden sadece bir kimlik etrafına bir tel koyup onu özel mülkiyet ilan edince zenginlik haline gelir? | Open Subtitles | وما السبب في أنها لا تصبح فقط ثروة عندما بعض الكيانات يضع سياجا حولها و يعلن انها ملكية خاصة؟ |
Bu servetin çoğu, bugünlerin nesilsel zenginliğinde görülebilir. | TED | ويمكن رؤية الكثير من تلك الثروة اليوم من خلال ثروة الورثة. |
Bir tür dahili bilgiler Bu servet değerinde Bakma! Bakma. | Open Subtitles | شراء اندماج ، هذا النوع من المعلومات السرية تساوي ثروة |
Fakat 10 Talant altın karşılığında size Mısır'ın zenginliğini veririm. | Open Subtitles | لكن مقابل عشرة أوزان من الذهب الخالص سوف أعطيك ثروة مصر |
Bence Bayan Matty, bankanın yaptığı yanlış hesaplama, ...sizin için çok büyük bir şans oldu. | Open Subtitles | يبدو لي آنسة ماتي أن هنالك خطأ في الحسابات من قبل البنك إنها أكثر ثروة جنيتها حتى الآن |
servetine servet katmak yerine elimizdeki zenginlikleri ayrıcalıklı kılan mevcut vergi politikamız bir seçimdir. | TED | سياساتنا الضريبية الحالية التي تعزز الثروة الموجودة عوضا عن تأسيس ثروة جديدة هي خيار. |
Kont'un arazisi, parası ve gücü vardır. | Open Subtitles | لدى الإيرل أملاك عظيمةُ، ثروة عظيمة، قوة عظيمة. |
Evlendiğim zaman, 40 bin Frank'lık servetim olacak. | Open Subtitles | عندما أتزوج ، سأحصل على ثروة من أربعين ألف فرنك. |