Küçük bir zencefil kökü ve ahududu yaprağı o ilgilenir. | Open Subtitles | بعض جذور الجنزبيل و أوراق التوت البري ستشفيك من هذا |
Bu gizli ittifakın kökü bedende midir yoksa zihinde mi? | Open Subtitles | هل هذا التحالف الخفي له جذور في الجسد أو العقل؟ |
Tannis kökü, yılan dili ve katnip aldım. Yani hayır. | Open Subtitles | أحضرت جذور التانس ورأس أفعى ونعناع بري، لذا لم أحضر |
Kökler iyice derinlere giderse bunu yapabilirler, yüzeye yakın gezinmedikleri sürece. | TED | وهذا لن يتحقق إلا بوجود جذور أعمق يمكنها التوغل في التربة. |
Sorunun köküne inmek için yontmaya ve kazımaya başlarsan bu ev başımıza yıkılır. | Open Subtitles | لو بدأت في النقر والبحث عن جذور كل المشاكل سوف ينهار المكان بأكمله.. |
Eğer çiriş otu köküyle, pelin otu tozunu karıştırırsam ne elde ederim? | Open Subtitles | قل لي، علام أحصل إن أضفت جذور البَروق إلى نقيع المر؟ |
Bak, ben şefkatli bir adamım ama polisleri aileleriyle bir araya getirmek yozlaşmanın kökünü kazımak, bunlar benim işim değil. | Open Subtitles | اسمع , أنا رجل عاطفي ولكن جمع أفراد الشرطة مع عائلاتهم إقتلاع جذور الفساد ليس بالضبط من اختصاصي |
Biraz Valerian kökü çiğne ve biraz egzersiz yap. | Open Subtitles | أمضغ جذور الفليرين ومارس التمرينات الرياضيه |
Hiçbir yere bağı ve hiçbir yerde kökü yoktur... ..bu yüzden her şeyi evrenselleştirir. | Open Subtitles | انه بدوي ليس لديه لا جذور ولا ملحقات لذا فهو ليس لديه اي شيء |
Eski cadılar ona billing kökü derlerdi. | Open Subtitles | ولكن عند قدماء الساحرات كان اسمه، جذور بيلينغ |
Sığırdili kökü, ve bir tutam ısırgan lazım. | Open Subtitles | أنا بحاجة جذور آلكانيت وحفنة من أوراق نبات القراص |
Bak, Legiere vudu dükkânından siyah sakız kökü almış. Neden aldığını sormak için uğramıştık. | Open Subtitles | انظري, اشترى ليجيري بعضاً من جذور الصمغ الأسود من متجر الفودود, مررنا فقط لكي نسأل عن السبب |
- Ben Doug'ı tedavi ettim. Ona anksiyetesi için kediotu kökü verdim. | Open Subtitles | لقد وصفت له جذور حشيشة الهر للقلق والإجهاد |
su an lâmlarinizda sogan kökü hücreleri var. | Open Subtitles | سندرس خلايا جذور البصل جهّزوا أدوات الفحص |
Burada her zaman taze Kökler bulunur. İnsan onları atar. | Open Subtitles | هناك جذور طازجة هنا يومياً الإنسان يلقيها من أعلى |
Hepimiz aynı gezegende yaşıyoruz, ve bu sorunların köküne inebilmeliyiz. | TED | ونحن الآن على كوكب واحد ويجب علينا ان نتخلص من جذور هذه المشكلة |
Beş köşeli yıIdızla, kan otu kavanozunun solundaki. | Open Subtitles | إنها التي إلى يسار القناع المخيف؟ وزجاجة جذور الدم |
Size özellikle nilüfer kökünü tavsiye ederim. | Open Subtitles | أقترح عليك بالأخصّ جذور اللوتس |
O, daha çok firmayı büyüyen bir ilişki için yapar Daha köklü ve sağlam olur. | Open Subtitles | يجعل العلاقة تنمو بثبات أكثر، تتأصل جذور أعمق |
Şalgam köklerinden yapılma yalancı bufalo bifteği yerlerdi. | Open Subtitles | أكلو شرائح لحم بقر مزيفة معدة من جذور لفت مسالمة |
Gong ailesi nereye aktığı belli olmayan bir nehir veya köksüz bir ağaç değildir. | Open Subtitles | عائلة جونج ليست بنهر بدون إتجاه أو شجرة بدون جذور |
Belediye başkanı olarak, bu sorunun kaynağını kökünden kurutacağıma söz veriyorum. | Open Subtitles | كعمدة، فأنا اعدكم أن أجتث جذور مصدر هذا الخراب |
Gohills marka berbat botlarım var ve kurumaya yüz tutmuş köklerim... | Open Subtitles | لدي زوج من احذية الصعود للتلال ولدي جذور خابية |
Trüfler yaşayan ağaçların köklerinde yetişen bir mantardan türeyecek hassasiyettedirler. | TED | الكمأة هي بهذه الرقة التي تنشأ من الفطر الذي ينمو على جذور الأشجار الحية. |
Ve tek etkili tedavi de, kemik iliğinden alınan kök hücre nakli. | Open Subtitles | اجل هذا هو والعلاج المؤثر الوحيد تنقلات جذور الخلية في عظم النخاع |
gördüğünüz dendritik desenler mantarın ipliksi tutunma orgablarının büyümesini simgeler. Tıpkı bitkilerin kökleri gibi. | TED | النمط الشجيري الذي ترونه يحاكي نمو فطريات الميسيليا التي تعادل جذور النبات. |
O öfkenin köklerini anlamanın, onlara karşılık olarak öfkelenmekten çok daha üretici bir şey olduğuna inanıyorum. | TED | وأعتقد أن فهم جذور هذا الغضب هو أمر مُجزٍ أكثر بكثير من مجرد أن نكون غاضبين عليهم في المقابل. |