Şehrin kenarında küçük bir UHF istasyonu... yıllardır iflasın eşiğinde. | Open Subtitles | انها محطة صغيرة تعمل بالترددات الفوق عالية على حافة المدينة. |
Uçurumun tam kenarında duruyorlar. Tek yapmamız gereken onları aşağı itmek. | Open Subtitles | إنهم يقفون على حافة الخسارة كل ما يجب علينا أن ندفعهم |
O suyun kenarına kadar yürüdü mayosunu çıkarttı ve denize atladı. | Open Subtitles | عندها ذهب الى حافة المياه وأنزل سرواله القصير وتبول في المحيط |
Ailem sonunda beni kurtardı; ama o sürede, o üç haftada 8,5 kilo kaybetmiştim, aynı zamanda şiddetli bir anemi gelişti ve intiharın eşiğine geldim. | TED | لقد أنقذتني عائلتي. لكنني فقدت حينها أكثر من 8 كيلو من وزني خلال تلك الأسابيع الثلاثة، بالإضافة لإصابتي بفقر الدم الحاد، فكنتُ على حافة الانتحار. |
Neyse ki aşağıdaki su kıyısında hepsine yetecek kadar yiyecek var. | Open Subtitles | لحسن الحظ عند أسفل حافة الماء، يوجد غذاء كافي لهم جميعا. |
diyoruz. Şey, iki yıl önce bu benim problemimdi. Çünkü daha önce milyonlarca defa oturduğum yatağımın ucunda oturuyordum ve intihara eğilimliydim. | TED | قبل سنتين كانت هذه مشكلتي، لأنني جلست على حافة سريري المكان الدي جلست فيه ملايين المرات من قبل وكنت أرغب في الإنتحار. |
Kemikte bulunan çizgiler, keskin kenarı olmayan, keskin uçlu bir silahı gösteriyor. | Open Subtitles | نعم. شقّ وُجد على العظم يشير إلى سلاح حاد بدون حافة للقطع |
Bir tanesi özel mülkte, bir tanesi açık alanda, diğeri ise kasabanın sınırında. | Open Subtitles | إذن إحداهما في أرض خاصة والأخرى في حقل مفتوح والأخرى على حافة البلدة |
Uçurumun tam kenarında duruyorlar. Tek yapmamız gereken onları aşağı itmek. | Open Subtitles | إنهم يقفون على حافة الخسارة كل ما يجب علينا أن ندفعهم |
Ah, evet, masamın kenarında duran kristal kağıt ağırlığını bile hatırladım. Vay canına. | Open Subtitles | نعم ، لقد استطعت رؤية ثقالتي الكريستال الذي اعتدت وضعها على حافة مكتبي |
Ölü bir karanlığın kenarında dururken nihayetinde sözlerinin anlamını kavradım. | Open Subtitles | عندما كنت أقف على حافة الموت، فهمت أخيراً معنى كلماته |
Ve de ne zaman kaldırımın kenarına ya da köşesine yaklaşsam paniğe kapılıyordum. | TED | فكلما أقتربت من حافة الرصيف، أشعر بالهلع |
Eğer sadece bir kanadın kenarına bunları koyarak elde ettiğinizi düşünürseniz bu müthiş bir fosil yakıt tasarrufu. | TED | وهي طريقة رائعة لتوفير الوقود الحجري، إذا ما وضعنا ذلك على حافة جناح الطائرة. |
Beyefendi bu küçük oyunu 3-4 kez tekrar eder ve bu ilk çılgın davranıştan itibaren gitgide çıldırmanın eşiğine gelir. | Open Subtitles | أعاد الرجل الكرّة ثلاث أو أربع مرّات, ومنذ هذه الحماقة الأولى كان ينحدر أكثر من أيّ وقتٍ مضى، إلى حافة الجنون. |
Unutulmanın keskin kıyısında durmuş büyük beyaz canavarın gözünün içine bakıyordum. | Open Subtitles | جاثما على حافة النسيان أركز بصري في عيني الوحش الأبيض العظيم |
Bilim öncesi dönemlerde Dünya, bir devrimin eşiğinde ancak korkuyla yönetilen bir yerdi. | Open Subtitles | عالم ما قبل العلم العالم الذي حكمه الخوف كان على حافة من ثورة |
Her neyse hala hatırlamakta güçlük çekiyorsunuz, dilinizin ucunda değil, zihninizin bir köşesinden başını da uzatmamış. | TED | أياً كان هذا الشئ أنت تعاني لتتذكره، وهو ليس علي حافة لسانك، ولا حتى مختبئ في ركن غامض من طحالك. |
Bu krater kenarı oradaki ağızdan fırlatılan kayalarla dolu durumda. | Open Subtitles | حافة الفوهة هذه مغطاة بالصخور التي أُلقيت من الشق بالأسفل |
20 yılımı açlık sınırında olan Afrikalı çiftçilerle röportaj yaparak harcadım. | TED | لقد قضيت 20 عاما في مقابلات مع مزارعين أفريقيين كانوا على حافة المجاعة. |
Önce size göre iki santim, sonra bir santim sonra yarım santim ve en sonunda dünyanın kenarından aşağıya düşüyorlar. | TED | أولاً أنها بوصة في نظركم، ثم أنها ربع بوصة، ثم نصف بوصة، وأخيراً يذهبون خارج حافة الأرض. |
Edge of Tomorrow'un bir saniyesini bile kaçırmamak için marangozluk kursundan aceleyle çıkardım. | Open Subtitles | كنت أنهي عملي بسرعة حتى لا أفوت ثانية من حافة الغد |
Tepenin zirvesindeki o kırılmaya dokundum;... 1945'te, 200 kızın Amerikalıların eline canlı geçmektense el bombalarıyla intihar ettikleri hendeğin kıyısına dokunurken. | Open Subtitles | لقد لمست ذلك التمزيق في أعلى التلة كما فعلت على حافة الخندق عندما قامت 200 فتاة بإستخدام القنابل لينتحروا عام 1945 |
Balon uzayın sınırına kadar gidecek ve evrenin oluşumu hakkında ipuçları arayacak. | Open Subtitles | سيسافر المنطاد حتى أقصى حافة الفضاء الخارجي لجمع أدلةٍ حول تشكّل الكون |
Neden ölmek üzere olan bir adam sahte isim versin? | Open Subtitles | لما قد يكذب الرجل بشأن إسمه وهو على حافة الموت |
Daha az kişinin şelalenin ucuna geldiğinden emin olacağım. | TED | أنا ذاهب للتأكد من أن عددًا قليلًا من الأشخاص بحاجة إلى التوقف عند حافة الشلال |
Derin bir Mars vadisinin kenarındaki küçük bir oyukta, bir tür sıvı akıntısının geçtiğimiz birkaç yılda gerçekleşmiş olduğu görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن تدفقا سائلا لشيء ما حدث في السنوات القليلة الماضية في أخدود صغير على حافة وادي عميق على المريخ |