| Umarım sizin için yarın her şey yolunda gider. Çalışmalarında iyi şanslar. | Open Subtitles | اتمنى أن تسير أموركِ جيداً في الغد و حظاً موفقاً في دراستكِ |
| Çok taşaklı, nerede ise sevecektim ama sevmedim. İyi şanslar! | Open Subtitles | كدت أن أعجب بك و لكني لم أفعل حظاً سعيداً |
| Çok taşaklı, nerede ise sevecektim ama sevmedim. İyi şanslar! | Open Subtitles | كدت أن أعجب بك و لكني لم أفعل حظاً سعيداً |
| Ne yazacaktım peki, "Bol şans Henry ve Hermine" mi? | Open Subtitles | ماذا كان يفترض أن أكتب؟ , حظاً سعيد هنري وهيرماني؟ |
| Ve evlendiğimde, dünyanın en şanslı erkeği olduğum söylenmişti bana. | Open Subtitles | وعندما تزوجتها قالوا لى أننى الأسعد حظاً فى العالم كله |
| Bugün zor bir sınavı vardı, ben de ona iyi şanslar dilemek istedim. | Open Subtitles | لديه أمتحان مهم اليوم و أنا أردت فقط أن أتمنى له حظاً سعيداً |
| Yarın gece için düzgün bir yer rezerve ettirme... konusunda iyi şanslar. | Open Subtitles | أجل , حظاً موفقاً لايجاد حجز في مكان راقي قبل لليلة غد |
| Şimdi, Sizi hasta geri zekalılar, kendiniz öldürün, iyi şanslar. | Open Subtitles | الآن، أيها الملاعين المخابيل تريدون قتل أنفسكم، حظاً سعيداً لكم |
| Eğer sizin için uygun değilse yerime birini bulmakta iyi şanslar dilerim. | Open Subtitles | و إذا لم يعجبك ذلك حظاً سعيداً في إيجاد شخص آخر مثلي |
| Asil hedeflerinle iyi şanslar sana. Burası seni çabucak mahvedecek. | Open Subtitles | حظاً جيد مع نياتك السليمة سيطردهم هذا المكان منك بسرعة |
| Tamam, size bol şanslar. Yine gözümü bağlamak ister misiniz? | Open Subtitles | حسناً حظاً سعيداً هل تريديون تغطية عيني من جديد ؟ |
| - Sadece iyi şanslar dilemek istemiştim. - Sağol. Sana da. | Open Subtitles | ـ أردت فقط أن أقول حظاً موفقاً ـ شكراً، ولك أيضاً |
| Bir daha kimseyi incitemeyeceğinden emin olmalıyım. Boş şanslar sana. | Open Subtitles | سأتأكد من عدم أذية أحد مجدداً حظاً موفقاً في ذلك |
| - Sadece iyi şanslar dilemek istemiştim. - Sağol. Sana da. | Open Subtitles | ـ أردت فقط أن أقول حظاً موفقاً ـ شكراً، ولك أيضاً |
| Bende daima şanslı numaralar bulunur. İyi şanslar. | Open Subtitles | لدى التذاكر الكسبانة دائماً و كل الرقام المحظوظة , حظاً سعيداً |
| - Ama- ama-patron-- - İyi şanslar, Bill. | Open Subtitles | لـ لـ لـكن أيها الحاكم حظاً موفقاً يا بيل |
| İyi şanslar size, umarım kar gelmeden önce geçersiniz. | Open Subtitles | حظاً سعيداً ، و اتمنى أن تفعلها قبل سقوط الجليد |
| Sence bu şans ise, bir defa daha yap hadi. | Open Subtitles | اذا انت تظن انه حظاً دعني اقم بالأمر مرة آخرى |
| Şey, ben sadece biraz şans erkek arkadaşın vermeye çalışıyordu. | Open Subtitles | حسناً ، كنت أحاول . أن أعطي صديقك حظاً صغيراً |
| Neyse, bizim kaçmamız lazım. Kendine iyi bak. Bol şans. | Open Subtitles | حسناً يا رجل, يجب علينا أن نذهب, تمهل حظاً موفقاً |
| Ve evlendiğimde, dünyanın en şanslı erkeği olduğum söylenmişti bana. | Open Subtitles | وعندما تزوجتها قالوا لى أننى الأسعد حظاً فى العالم كله |
| Sadece iyi sanslar demek istedim,tüm bu müzik seyleri için | Open Subtitles | أتيت لأتمنى لك حظاً موفقاً تعلمين، بشأن الموسيقى حظاً موفقاً؟ |
| Dünyanın en şanssız adamıyla ilgili olan hikâyeyi duydun mu? | Open Subtitles | هل سبق وأن سمعتِ بقصة أسوء الرجال حظاً في العالم؟ |
| Robert, bunun için çok teşekkür ederim. Kitabında başarılar. | TED | روبرت، شكراًجزيلا لذلك حظاً سعيداً للكتاب. |
| Sana Dışişleri'nde kolay gelsin. Rusya ile fazla uğraşma. -Görüşürüz. | Open Subtitles | حظاً موفقاً في وزراة الخارجية حاولي أن لا تزعجي "روسيا" |
| Sarah protokolü ihlal edip mahkemeden kendisine bir avukat temin edilmesini istemesi sanırım ikimiz için de kötü bir şanstı. | Open Subtitles | عندما إنتهكت "ساره" البروتوكل, و سألَت المحكمة لُتولّى لها محامٍ أظن إنه كان حظاً سيئاً لكلانا. |