20 yıI boyunca bizden farklı bir hayat yaşadın. çocuğumuz öldü. | Open Subtitles | قد عشت حياةً مختلفةً لمدة عشرون سنةً, وفى النهاية ابننا ميت |
Hiçbir şeye sahip olamadığım bu küçücük alanda iki ayrı hayat yaşıyorum. | Open Subtitles | كنتُ أعيش حياةً مزدوجة في هذا الحيز الضيق حيث لا يحدث شيء |
Orada bir hayat süreceksek eğer, insanlardan uzakta olmamız gerek. | Open Subtitles | ,إذا كنّا سنكون حياةً هناك فعليها أن تكون خارج التغطية |
Sanırım insanların çoğu bitklerin daha çok pasif bir hayata yöneldiğini farz ediyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ معظم النّاس يفترضون أن النّباتات تقود حياةً سلبيّةً إلى حدّ ما |
Yani boka batmış bu tek işi haricinde, iyi, ortalama bir hayatı olan. | Open Subtitles | أعني، بغَض النَظَر عَن الشيء الوَحيد الخاطِئ فقَد عاشَ حياةً جيدَة نوعاً ما |
Ve yer kabuğunun derinliklerine gömülü bu yaşam günlük deneyimlerimizden o kadar uzak ki, bu biraz alakasız görünebilir. | TED | ويبدو الأمر وكأن حياةً مكنونة عميقًا تحت القشرة الأرضية بعيدة كل البُعْد عن خبراتنا اليومية وغير ذات اتصال بها. |
hayatım artık tamamen değişecek sanırım. | Open Subtitles | أنا فقط أَرى حياةً لذا بشكل مختلف الآن. حَسناً، أَنا متأكّدُ أنت تَعمَلُ. |
Şu çantanın yerini söyle bize yeni bir hayatın olsun. | Open Subtitles | اخبرنا أين تلك الحقيبة؟ وتستطيع حينها أن تعيش حياةً جديدة |
Aileleri bize güveniyor ve onlara daha iyi bir hayat vermek için her şeyi yaparlar. | TED | آباؤهم يثقون بنا وسيفعلون أي شيء ليوفروا لهم حياةً أفضل |
O, istediği hayatı biliyordu, o hayat kendi seçimlerini kendi yapabildiği özgürlüğe sahip olduğu, kalp sesini dinlediği ve kendi hikayesini yazdığı yerdir. | TED | أدركت أنها تريد حياةً يمكنها الحصوول فيها على حريّة اتخاذ القرارات وابلاغ صوتها وكتابة قصتها الخاصة. |
Bugünden itibaren yeni bir hayat başlıyor. | Open Subtitles | من اليوم فان حياةً جديدة ستبدأ بالنسبة لك |
Ama David risksiz bir hayatın gerçek hayat olamayacağını söyledi. | Open Subtitles | لكنّ ديفيد قال أن حياةً بلاخطر مثل لا حياةَ على الإطلاق |
Ama David risksiz bir hayatın gerçek hayat olamayacağını söyledi. | Open Subtitles | لكنّ ديفيد قال أن حياةً بلاخطر مثل لا حياةَ على الإطلاق |
Basit bir hayat yaşarlar az bir aylıkları ve küçük bir mezarları olur. | Open Subtitles | إنهم يعيشون حياةً بسيطة. لديهم معاشات تقاعد صغيرة و قبر صغير. |
Bu yüzden önce iğrenç kedini hayata döndürdüm. | Open Subtitles | هذه هي الطريقه لقد احضرت الجهنميين يَعُودُ الوحشُ إلى حياةً في المركز الأول |
Bazen onun iyiliği için kendimi öldürmeyi düşünüyorum... böylece yeni bir hayata başlayabilir. | Open Subtitles | أحياناً أظنُ أني عليَّ أن أَقتُلَ نَفسي مِن أجلِها لكي تَبدأَ حياةً جديدة بدوني |
idi. Hep istediğim hikayeler ve maceralarla dolu hayatı nasıl yaşayacaktım? | TED | كيف سأعيش حياةً مليئةً بالمغامرات والقصص كما تمنيتها؟ |
Bir gün bu savaş bitecek, ve bittiğinde, birlikte bir yaşam kuracağız. | Open Subtitles | يوماً ما ستنتهي هذه الحرب و حينما تنتهي , سنبني حياةً معاً |
St. Moritz'deki evimde veya Venedik'teki köşkümde... çok daha huzurlu bir hayatım olmaz mıydı? | Open Subtitles | سأملك حياةً أكثر سِلميّة في منتجعي الخاص في سانت مورتيز أو منزلي في البندقية, أليس كذلك؟ |
Su neden önemli? Su önemli çünkü, hayatın olmasını istiyorsanız, su olması lazım. | TED | لماذا الماء مُهم ؟ .. الماء مهم لانه .. أن أردت أن تملك حياةً .. فيتوجب عليك ان تملك ماءً |
Hiçbir sebep yüzünden bir insanın hayatını alamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تسلب حياةً بشريةً مهما كان السبب. |
Bayan Başkan, kayıplarınız için gerçekten üzgünüm, ve bugün kaybedilen bütün hayatlar için... kalbim gerçekten parçalandı. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة تؤسفني حقاً خسارتك وقلبي يتحطم لكل حياةً أُزهقت اليوم |
Ben boşa harcadığım hayatımı azrail gelince düzelteceğim. | Open Subtitles | أنا سَأُعدّلُ ي بذّرتُ حياةً عندما يَجيءُ الموتَ دَعوة. |
Sevdiğim kadınla bir ömür boyu yaşayabilirdim. | Open Subtitles | كان يمكنني أن أعيش حياةً مع المرأة التي أحببتها |
Git ve harika bir hayat yaşa. Evlen, birkaç çocuk yap. | Open Subtitles | انطلق وعِش حياةً مذهلة، تزوّج وأنجب بضعة أطفال. |
Okyanuslarımızın derinliklerinde volkanik ısı tuhaf, yeni yaşama yakıt sağlar. | Open Subtitles | في أعماق محيطاتنا تزوّد حرارةُ البراكين حياةً جديدةً غريبةً بالطاقة |
Uzaklardan gelen bir kadın için yeni, garip bir hayattı bu. | Open Subtitles | كانت تلك حياةً جديدة غريبة لامرأة أتت من خلف الشمس، |
İkiniz de halkınızın dolu bir yaşamı hak ettiğine inanıyorsunuz, mutluluk, güvenlik ve... | Open Subtitles | كِلاكما يعتقد أن جماعتهُ تستحقُ حياةً كاملَة و ممتلئَة السعادة الأمان |
Büyük çoğunluğumuz normal, kanuna uygun yaşamlar sürüyoruz. | Open Subtitles | نعم، مُعظَمُنا يَعيشُ حياةً عادية تَحتَ القانون |