"دائماً أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • her zaman
        
    • Hep bir
        
    • daima
        
    • sürekli
        
    • de hep
        
    • olduğunu hep
        
    • zaman bir
        
    Bu yüzden yukarıya bakmaya devam edin, gündelik güzelliklere hayret edin ve her zaman hayatınızı hayal aleminde yaşamayı unutmarın. TED فلتستمر في النظر إلى أعلى واسمح لهذا الجمال العابر بإثارة الدهشة في نفسك وتذكر دائماً أن تعيش الحياة حالمًا متأملاً.
    her zaman yaşayan insanların hayaletlerden daha korkunç olduğunu söylerdi. Open Subtitles لقد كان يقول دائماً أن الناس مخيفين أكثر من الأشباح
    Onlar sahtekarlardan beter. Sahtekarlar için her zaman yapılacak bir şey vardır. Open Subtitles إنهم أسوأ من المحتالين ، يمكنك دائماً أن تفعل شيئاً مع المحتال
    Hep bir cerrah olmak istemişimdir ama heyet bana izin vermedi. Open Subtitles أردت دائماً أن أكون جراحاً و لكن السلطات لم تسمح لي
    Şimdi mutfağı geçince daima bir şeylerin olduğunu görebilirsiniz. TED يمكنك الآن دائماً أن تمرّ بالمطبخ لترى شيئًا يحدث.
    Şöyle ki, bebekler sürekli küçük veri örneklerinden genellemek zorundadır. TED لأن الرضع عليهم دائماً أن يعمموا انطلاقاُ من بيانات مأخوذة من عينات صغيرة.
    Ben de hep anneme yemekten önce tatlı yemek istediğimi söylerdim ama sonradan önce sebzelerimi yemem gerektiği ortaya çıkardı. Open Subtitles أعتدت دائماً أن أتناول حلوتي قبل عشائي و إن الأمر دائماً معكوس ، لذا يجب علي أن أتناول الخضروات أولاً
    Kaderimde gösteri dünyasının olduğunu hep biliyordum. Open Subtitles لقد كنت أعلم دائماً أن العمل الإستعراضي مقدر لي
    Yolun sonundaki ışığı görmek Dee için her zaman zor oldu. Open Subtitles كان من الصعب عليه دائماً أن يرى النور فى نهاية الطريق.
    Ama babam her zaman derdi ki, bu iş kafana taktığın şapka gibidir. Open Subtitles ولكن أبي كان يقول دائماً أن العمل مثل القبعة التي تضعها على رأسك
    Tedbir almanın her zaman için daha akıllıca olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أنه من الأفضل دائماً أن نأخذ الجانب الأكثر حذراً
    her zaman annemim, bunu sana bırakması gerektiğini düşündüğünü biliyorum. Open Subtitles شعرت دائماً أن أمي , كان يجب أن تتركه لكِ
    İki insanın birbirini sevmesi her zaman bir arada olmalarını gerektirmez. Open Subtitles مجرّد كون شخصين يحبّان بعضهما لا يقتضي دائماً أن يكونا معاً
    Kızıma görünebilmesi için her zaman kameraların yerini ezberlemesini söyledim. Open Subtitles لقد أخبرتها دائماً أن تتذكر أماكن الكاميرات لكى تكون مرئية
    Düşündüğünün aksine, sana her zaman iyi bir doktor olmaya çalıştım. Open Subtitles رغم ما قد تعتقديه، ٍٍحاولت دائماً أن أكون طبيبة جيدة لكِ.
    Ben her zaman merdiven almak istemiyorum, 2000'den fazla yaşındayım. Open Subtitles عمري فوق الألفين عام لا أريد دائماً أن أنزل السلالم
    Hep bir cerrah olmak istemişimdir ama heyet bana izin vermedi. Open Subtitles أردت دائماً أن أكون جراحاً و لكن السلطات لم تسمح لي
    Hep bir kahraman olmak istiyordun. Open Subtitles ذلك مـا أردتكَ دائماً أن تكـونـه أيمكن ذلك؟
    daima sanatsal yeteneklerim olsun istemişimdir. Open Subtitles تَمنّيتُ دائماً أن يكون لدىَّ الموهبة الأكثر فنية.
    sürekli 2 saate kadar bir yerlerde olman gerekiyor. Open Subtitles عليك دائماً أن تكون في مكان ما بعد ساعتين على الأكثر، لقد بدأت أمل
    Ben de Hep bir "Chitty-Chitty Bang Bang"im olsun istedim. Uçan bir araba. Open Subtitles . اتمنى دائماً أن يكون لدينا واحدة . إنها سيارة طائرة
    Bir hekim için en önemli dillerin Latince ve Yunanca olduğunu hep söylerdin. Open Subtitles أنت تقول دائماً أن اللاتينية و اليونانية أهم اللغات التي يجب على الطبيب تعلمها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more