Gardiyan kontrolü ele geçirip her şeyi mahvetmeden önce ben bir doktordum. | Open Subtitles | كنتُ طبيباً، قبل أنْ يستلم آمر السجن زمام الأمور ويفسد كلّ شيء |
yaşamak istediğimiz hayatların kontrol ve sorumluluğunu almak bizim kendi şahsi işimizdir. | TED | الامر متروك لنا كأفراد لأخذ زمام المبادرة والمسؤولية لنوع الحياه التي نريد أن نعيش. |
Ama komik davranışları var. Olup biteni idare edemiyor. | Open Subtitles | لكنه يتصرف بغرابة لا يتحكم في زمام الأمور |
Bu yüzden içgüdüsel olarak doğru olan şeyi yaptım, yani internetin başına gidip meseleyi kendim çözüp çözemeyeceğimi bulmaya çalıştım. | TED | لذلك قمت وقتها بما أحسست أنه صائب توجهت للإنترنت وحاولت أن أعرف اذا كنت استطيع أن آخذ زمام الأمور بنفسي |
Pazartesi geri dön ve Dizginleri eline al. | Open Subtitles | فلتأتي يوم الإثنين وتستعيدي سيطرتك على زمام الأمور |
Yemek zilini çalıyorum ve işi 150 milyon yıllık sınırlı evrime bırakıyorum. | Open Subtitles | و أعول على 150 مليون سنة من التطور المحدود لأخذ زمام الأمور |
Efendim, size, 25. değişikliğe başvurmanızı ve en kısa sürede işlerin kontrolünü elinize almanızı tavsiye ediyorum. | Open Subtitles | سيدي، أنا أوصي بتفعيل البند الـ25 من الدستور، وأن تتولى زمام الأمور بأسرع ما يمكن |
Tek yapmamız gereken tüm bu elementleri bir araya getirmek ve doğanın kontrolü ele almasına izin vermek. | TED | كل ما نحتاجه هو جلب هذه العناصر مع بعضها البعض بعدها نترك للطبيعة تولي زمام الأمور. |
Mekanik göz açıp kapayıncaya kadar program tüm orduya yayılıyor ve Adila kontrolü devralıyor. | TED | بلمحة عين ميكانيكية ينتشر البرنامج خلال الجيش بأكمله، وتستلم أديلا زمام الأمور. |
Ayakta durabilmek ve kontrolü ele geçirebilmek için güçlü, zeki ve kendine güvenen genç kadınlara ihtiyacımız var. | TED | ونحن نريد شابات قويات، أذكياء واثقات من أنفسهن للوقوف وتولي زمام السلطة. |
İnsanlar bizi seviyor, her şeyi kontrol edebiliyoruz. | Open Subtitles | أتعلمين أنه ينبغي على شاكلتنا من الناس أن نتولى زمام الأمور؟ |
Ama kontrol sende. | Open Subtitles | لكنك تسيطر على زمام الأمور أنتَ تملك خياراً |
Yeni gücünü idare edebilecek misin diye endişelenmeye başlıyorum. | Open Subtitles | أَبْدأُ بالتَسَائُل إذا أنت يُمْكِنُ أَنْ تُعالجَ زمام سلطتكَ الجديد. |
- sıkı çalışabileceğim... - Seni Bilgi İşlem'in başına koyuyorum | Open Subtitles | .. ــ استلام زمام ــ سأضعك في قسم تقنية المعلومات |
..kaldığınızda Dizginleri ele alan bendeniz var. | Open Subtitles | جعلتماني أتولى زمام الأمور عندما تكاسلتم بعض الشيء |
İkisi de yaşanmadı. Bu işi üstlendiğimde gerçekten vizyonumun ne olması gerektiğini anlamaya çalıştım: | TED | عندما توليت زمام هذا الأمر , حاولت أن أفهم بحق . ماذا ستكون رؤيتي ؟ |
Efendim, size, 25. değişikliğe başvurmanızı ve en kısa sürede işlerin kontrolünü elinize almanızı tavsiye ediyorum. | Open Subtitles | سيدي، أوصي بتفعيل البند الـ25 من الدستور وأن تتولى زمام الأمور بأسرع ما يمكن |
Görünüşe göre, ülkesinden bir grup insan, silahsızlanma ihtimalinden rahatsız olmuş ve kendi silahlarını temin etmeye karar vermişler. | Open Subtitles | على ما يبدو أن فئةً قليلة داخل بلاده كانت قلقةً عن إمكانية نزع السلاح وقرروا بأخذ زمام الأمور بأيديهم |
Menapozdan sonra büyükanneler Güney Sakinleri'nin ana besin kaynağı olan somon avlamada liderlik ederler. | TED | بعد سن اليأس، تستلم الجدات زمام القيادة في صيد سمك السلمون، مصدر الغذاء الرئيسي للمقيمين في الجنوب. |
Bize öne çıkacak bir lider lazım, sorumluluğu alıp ilham verecek biri. | Open Subtitles | إننا بحاجة لقائد الآن الذي يمكنه أن يصعد ويأخذ زمام الأمور ويلهمنا. |
-Bununla başa çıkabilir misin? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه بإمكـانك تولّي زمام الأمور في هذا العرض؟ |
İpler benim elimde. Seninkiler bile. Her şeyin kontrolü bende. | Open Subtitles | انا الأن اتولى زمام الأمور, حتى انت, انا اسيطر على كل شئ |
liderliği temelli aldığımı bildiren resmi duyuruyu dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | أتطلع قدماً للاعلان الرسمي بأنني سآخذ زمام الأمور لفترة طويلة. |
Asistanım görevi devralacak. Ona güvenebilirsin. Çok beceriklidir. | Open Subtitles | مساعدتي ستتولى زمام الأمور إنها بارعة يمكنك أن تثقي بها |