Kılıcının ucu yıkımdan kaçmaya çalışan bir kadının ayağına değiyor. | TED | يتلاقى طرف سيفه بقدم امرأة أثناء محاولتها الهرب من الدمار. |
Sonra kendisine doğru çekti, aynen bu şekilde, bıçağı aldı ve ucunda tuttu. | TED | وسحبه نحوه، وبعد ذلك، أخذ السكين ووضعه على طرف. |
Fatkettim ki eğer Korsan parti tarafından host edilirsek ve birileri onları da kapatırsa, bu bir partiyi kapatmak anlamında gelir. | Open Subtitles | أدركت أنه إذا تمّت إستضافة موقعنا من طرف حزب القراصنة فهذا يعني أنه إذا قام شخص ما بإيقافهم فسيقومون بغلق الحزب |
Bu tek taraflı aşk diğer taraf öğrenince kendi kendine öldü. | Open Subtitles | حب من طرف واحد.. ينتهي بشكل تلقائي عندما يعرف الطرف الأخر. |
Kendisi birkaç kere hem taraf hem de ifade değiştirmiştir. | Open Subtitles | هو يَنتقلُ من طرف لآخر ويَنْقلُ بياناتَه عدد من المرات، |
O ne inşaatın bir parçası ne de şehir konseyinin. | Open Subtitles | هي ليست طرف من شركة البناء ولا من مجلس المدينة |
Ancak bunlar bilim adamları tarafından seçici eşleştirme ve genetik teknoloji kullanılarak üretilmiştir. | TED | لكن هذه تم إنشاؤها من طرف العلماء باستخدام الاستيلاد الانتقائي مع التكنولوجيا الجينية. |
Ben istemedim ki, senin Karşılıksız bir aşkı icat etmeni... | Open Subtitles | أنا لم أطلب منكِ أن تخترعي حب من طرف واحد، |
Eğer olaya, üçüncü bir şahıs karışmamış ise cinayetleri büyük ihtimal bu kadın işledi. | Open Subtitles | لذا إذا لم يكن هناك طرف ثالث في القضية، ستكون هي المشتبه بها بقوة |
Yani arada bir bağ var. Ve bunu yaradılışın bir parçası olarak algılamalıyım. bir tarafımın Tanrı'nın bir gölgesi olduğuna inanarak. | TED | وهكذا فنحن جميعا متصلون معا وعلي ان استوعب على اعتباري طرف في هذه الصلة وشخص خلق على شاكلة الله |
Eğer kanat ucu ağaca çarparsa, kötü bir şekilde yaralanabilir. | Open Subtitles | إذا اصطدم طرف جناح واحد بشجرة فقد تتعرّض لأذىً كبير |
Ve mutluluk denklemin tamamen farklı bir ucu. | TED | والسعادة هي طرف أخر مختلف تماماً من المعادلة. |
Mühendislerin hepsi masanın bir ucunda oturdular, tasarımcılar ise benimle masanın diğer ucunda, son derece sessizce. | TED | المهندسون جلسوا هادئين على طرف من الطاولة, و أنا و المصممين جلسنا على الطرف الآخر, بصمت شديد. |
Üzgünüm, ama kaptan kütlenin öteki ucunda bir deneyde. | Open Subtitles | آسف, لكن كما قلت النقيب مشغول بإختبار عن طرف الطوف |
Üçüncü parti uygulamalarına duyarlı hale getiren ve tamamiyle bir yozlaşma. | Open Subtitles | ما يجعلها عرضة للتدخل طرف ثالث وفي نهاية المطاف يعمها الفساد. |
Tabii ama bu konuşma tek taraflı olacak. | Open Subtitles | بالتأكيد لكننا سنجد أن المحادثة من طرف واحد |
Çünkü sen taraf değiştirdin diye tüm dünya da değiştirdi anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس لأنك إنتقلتَ من طرف لآخر لا يعني أن بقية العالم كذلك |
demediler. Daha sonra bu veri "İnsan Hakları İzleme Örgütü" tarafından bu gibi operasyonlar üzerine yapılan son raporunda kullanıldı. | TED | هكذا بدأ استخدام البيانات من طرف جماعات مثل هيومن رايتس ووتش في تقريرها الأخير حول هذه الأنواع من العمليات الإستباقية |
Karşılıksız seven bir adam..başka kadınlarla yatamaz diye bir kaide mi var? | Open Subtitles | حب من طرف واحد للرجل.. ألا يمكنني أن أنام مع إمرأة أخرى؟ |
Yarattığım teoriye göre, senin gibi bir üçüncü şahıs kendine bakarak nasıl bir alçak olduğunu belirleyebiliyor. | Open Subtitles | انا لدى تلك النظرية إن طرف ثالث نزيه مثلك يستطيع ان يُحدد لأى درجة من الغباء وصل لها بنظره إلينا |
Yarın Roma her ikimizi de Avrupa'nın farklı köşelerine gönderecek. | Open Subtitles | ولكن غداً روما سترسل كل منا إلى طرف أخر في أوروبا |
Hayır, Rahibe. Üçüncü kişi olmayacak. Siz ve ben biraz konuşacağız. | Open Subtitles | كلا يا أختاه، لا طرف ثالث، من حقي أن أتكلّم معك |
Ben de bu kısmı, kendi yaptığım bir aletle kesmeye karar verdim. Bu aleti bir iğnenin ucunu keskinleştirip bıçak haline getirerek yapıyorum. | TED | فقررت تشريح هذه باستخدام الأدوات التي صنعتها كشحذ طرف إبرة ليصبح شفرة |
Kim çükünün ucuna metal bir... halka takmak ister ki? | Open Subtitles | لماذا أي شخص يريد وضع حلقة معدنية على طرف قضيبه؟ |
Parçalanan kapının kenarında kopmuş bir parmak bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا على ما يبدو طرف إبهامها مقطوعا ً في جيب باب |
Geçen yıl, her dakikada 24 insan daha savaş, şiddet veya zulüm yüzünden evinden olmuştu: Suriye'de bir yeni kimyasal silah kullanıldığı için, Afganistan'da Taliban'ın saldırıları yüzünden, Kuzeydoğu Nijerya'da kızların okullardan Boko Haram tarafından kaçırıldıkları için. | TED | في السنة الماضية، في كل دقيقة نزح 24 شخص من ديارهم بسبب صراع أو عنف أو اضطهاد: هجوم آخر بالأسلحة الكيماوية في سوريا، هيجان طالبان في أفغانستان، اختطاف فتيات من مدارسهن شمال نيجيريا من طرف بوكو حرام. |