| Bu akşam buraya gelirken başıma çok komik bir şey geldi. | Open Subtitles | في طريقي إلى هنا هذا المساء, حدث لي موقف طريف جداً |
| - Patlattın. Çok komik. Kullanmak için komik kelimeler seçiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ انفجرتِ، هذا طريف يا له من اختيار طريف للكلمات |
| Ve New Yorker bir şekilde, bizim ile ilgili ve komik olan karikatürler yapmaya çabalıyor. İşte bir tane daha. | TED | وأيضا، مجلة نيويوركير تحاول، بنفس الأسلوب، أن تجعل الكرتون يخبر شيئًا بجانب أنه طريف وبعض الأحيان يتحدث عنا. |
| Tuhaf bir hayvansın, parmağım kadarsın. | Open Subtitles | أنت حيوان طريف. أنت لست أكثر سمكاً من الإصبع. |
| Çok garip çünkü Aidan da şarap satıcısı numarası yapıyor. | Open Subtitles | هذا طريف للغاية , لأن ايدن تظاهر بأنه بائع نبيذ |
| komik olan diğer kameramanlardan birinin jetonunun köşeli olduğunu söylemesi. | Open Subtitles | وهذا طريف لأن رجل الكاميرا الآخر قال أنك كنت بطيئاً نوعاً ما |
| Bükülüyorsa Komiktir. Kırılıyorsa komik değildir. | Open Subtitles | إذا انحنى الشيء فهو طريف, إذا انكسر فهو ليس طريفاً |
| Çok komik. Haberin olsun, sürüyle rahatlatıcı hobim var. | Open Subtitles | طريف جداً , سأعلمك أنني أمتلك العديد من الهوايات المريحة |
| komik olan benim. Evet. Olay şu ki benim de yapmak istediğim şaşırtıcı birşey var. | Open Subtitles | الموضوع أنني عندي تعليق طريف وأريد تجربته. |
| -Soğuk ve acı demek istemiştir. -Çok komik. | Open Subtitles | ــ ربما كان يعنى باردة و مملة ــ شىءٌ طريف |
| komik, çünkü ağızdan aptal dermiş gibi çıkıyor. | Open Subtitles | هـذا طريف لأنه يحتوى على كلمـة مُغفـل بـه |
| Bu çok komik. Çeklerini alıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | هذا طريف لا زلت تحت المراقبة ,أليس كذلك؟ |
| Bu çok komik, çünkü senin üzerinde yer bulucu bir çip tespit ettik. | Open Subtitles | هذا طريف , بسبب أننا إكتشفنا ,شريحة لتحديد المواقع بداخلك |
| komik olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنّك طريف و كاّنك من هذا المكان بسبب حسّ دعابتك |
| Biliyor musun, bu çok komik... cenaze bittiği andan beri, son üç haftadır bütün konuşmalarımız bir şekilde... | Open Subtitles | . . أتعلم , انه طريف , بمجرد انتهاء الجنازة و أصبحت كل محادثاتنا في 3 أسابيع الماضية |
| Aslında, komik olan sesler karıştı, ben de bunu duyduğuma üzüldüm. | Open Subtitles | فى الواقع، شئ طريف . . المهاتفة عن طريق الصوت طلبك أنت |
| Bayan Gittleson'ın kapısını çivileyerek kapatmış olması da Tuhaf. | Open Subtitles | وقامت السيدة جدلسون بإغلاق الباب بالمسامير، طريف |
| Kız kardeşimin böyle hazırlandığını görmek biraz Tuhaf. | Open Subtitles | إنه أمر طريف أن أجد أختي متعلقة به بهذه الطريقة |
| Üniversitede "Forum'a Giderken garip Bir Şey Oldu"da oynamıştım. | Open Subtitles | في الجامعة حدث لي شي طريف في طريقي إلى المنتدى لقد غنيت أمام المنتدى |
| Tüm sorumluluğun sende olduğunu ama hiç yetkin olmadığını öğrenmek pek eğlenceli. | Open Subtitles | طريف أن يدرك المرء أنكِ تضطلعين بالمسؤوليات كافة ولا تتمتعين بأي قوى |
| Çok komikti. Çocukluk rüyasını gerçekleştirmiş. | Open Subtitles | الأمر طريف للغاية, لقد حقق حلم طفولته |
| Senin çocuk bayağı komikmiş, Morty. | Open Subtitles | ابنك طريف يا مورتي. |
| İlginç. Çünkü hayatımda en yakın olduğum iki insan aynı zamanda en sadist olanlarmış. | Open Subtitles | طريف أن أقرب اثنين إليّ هما الأشدّ ساديّة في حياتي. |
| Alık kafa, gel hadi... | Open Subtitles | تعال هنا، (طريف) |
| Komiktir çünkü geri kalanımız oldukça sık ve iyi bir şekilde işgal ediyor. | TED | إنه شئ طريف لأن بقيتنا يشغلونه بكثرة وبإجادة. |