Dinle kızım, Biliyorum işe dönmek için acele ediyorsun.. Ama güven bana; | Open Subtitles | حسناً , يافتاة , أسمعي أعرف بأنكِ على عجلة للذهاب إلى العمل |
acele edersek, içeri girer, aktif olmadan önce tekrar kurabiliriz. | Open Subtitles | فإذا كنا على عجلة , يمكننا الدخول واعادته قبل التفعيل |
Evet. Zaten benim acelem yok. Burada yapılacak bir sürü iş var. | Open Subtitles | لست في عجلة من أمري مازال لدي العديد من الأعمال لأقوم بها |
Seninle Niagara Şelalesi"nde karşılaşmışken Acelen ne? | Open Subtitles | يالها من عجلة أراك و كأنها مصادفة أن تكون هنا فى شلالات نياجرا |
O kadar acelesi vardı ki durdurmak için birkaç kurşun harcadık. | Open Subtitles | لقد كان فى عجلة من أمره ولم يأخذ منا مجهودا لأيقافه |
"Kesinlikle çok aceleyle ayrılıyor. Eğer bizi tanırlarsa, büyük beladayız demektir." | Open Subtitles | مؤكد انها ترحل فى عجلة إذا كشفونا, سنكون في مشكلة كبيرة |
- Baksaniza, Acelemiz mi var? Çünkü ben bir içkiye hayir demem. | Open Subtitles | هل نحن في عجلة من أمرنا لأننا أود أن أذهب لتناول الشراب |
Burada, kafesinde koşu çarkı olmayan bir farenin hipokampusundaki bir bölgeyi görüyorsunuz. | TED | وهنا ترون مقطعا لحصين فأر لا يملك عجلة دوارة بقفصه. |
Aslında, nişanı atmakta biraz acele edip etmediğimizi merak ediyordum. | Open Subtitles | انا اتسائل اذا كنا تصرفنا على عجلة و لغينا خطوبتنا |
acele etsen iyi olur, film 15 dakika içinde başlar. | Open Subtitles | أنت أفضل عجلة من امرنا، الفيلم يبدأ في 15 دقيقة. |
Evet, bu gece için plan yapmıştık, o yüzden acele etsek iyi olur. | Open Subtitles | نحن في الواقع لدينا خطط الليلة . لذلك نحن على عجلة من أمرنا |
Kentsel duruluk için daha yakın tarihli, çok sevdiğim bir örnek. Çünkü her zaman geç kalmışımdır ve her zaman acelem vardır. | TED | وهذا هو أحدث الأمثلة على الوضوح المثالي الذي أحبه للغاية، وذلك لأنني دائمًا ما أكون متأخرًا وعلى عجلة من أمري. |
Biraz çabuk olun, acelem var. | Open Subtitles | أنا في عجلة من أمري. لدي الكثير من العمل. |
acelem var. Beni yavaşlatabilir. | Open Subtitles | أنا فى عجلة هذا الأمر قد يعنى ثروة بالنسبة لى |
Hey, tatlım, Acelen ne? | Open Subtitles | العسل، إلى أين أنت ذاهب في عجلة من هذا القبيل؟ |
Evet ama bu adamın olay yerinden kaçmak için acelesi yok. | Open Subtitles | نعم, ولكن هذا الرجل ليس في عجلة للهرب من مسرح الجريمة |
Oradan aceleyle çıktı gitti birine mesaj yazıyordu ama onu kaybettim. | Open Subtitles | كانت في عجلة للخروج من هناك، تُراسل شخصاً ما، ولكنّي فقدتها. |
Mağaralara kaçış için Acelemiz olduğunu biliyorum bu yüzden bebeği taşıma meselesini çözdüm. | Open Subtitles | أعرف أننا على عجلة من أمرنا لنهرب للكهوف، لذا، فتوصلت لحلمشكلة نقل الطفل. |
Şimdiyse, kafesinde koşu çarkı olan bir farenin hipkampusundaki bir bölgeyi görüyorsunuz. | TED | والآن ترون مقطعا لحصين فأر يملك عجلة دوارة بقفصه. |
Arabalardan birinin tekeri çıktı ve yardım almak için geri döndük. | Open Subtitles | احدى مقطوراتنا نقصت عجلة لذا كان علينا العودة لهنا للحصول على المساعدة |
telaş yoktu: | Open Subtitles | لم يكن هناك عجلة لعدم وجود أماكن للذهاب إليها |
çünkü beyinlerinizin bu konuya odaklanmasını istiyorum. Bu bir dişli çark. | TED | لأني أريد أن أقحم عقولكم في هذا الأمر. هذه عجلة مسننة. |
Başkomiserim. Uykunuzu böldüm kusura bakmayın. acil bir mesele vardı da. | Open Subtitles | ،حضرة المُفتش، أنا آسف لإيقاظك .ولكن نحنُ في عجلة من أمرنا |
Bakın kızlar, uzayda 20 g yerken tüm gemi parçalanmamak için ayaklar altında titrerken biraz daha hızlı uçsaydım nostaljiye kapılabilirdim. | Open Subtitles | أنا أقول لكن، يافتيات، عندما تكون هناك في السواد، تحت تأثير 20 ضعف عجلة الجاذبيه الارضيه والمركب بكله يهتز تحتك مباشرة، |
Sıkıntıdan öldürüyor. "İşkence çarkını" açsana' | Open Subtitles | إنها تجعلني أمل حتى الدموع حول القناة إلى عجلة التعذيب |
Ve şimdiki istekleri tabii ki bir bisiklet almak daha ileride de motosiklet almak isteyecekler. | TED | طموحهم هو بالتاكيد .. شراء عجلة هوائية ومن ثم قد يركبون درجات نارية |