"عقار" - Translation from Arabic to Turkish

    • mülk
        
    • uyuşturucu
        
    • ev
        
    • ilacın
        
    • gayrimenkul
        
    • ilaç
        
    • ilacını
        
    • hap
        
    • ilaca
        
    • ilacı
        
    • hapı
        
    • iksir
        
    • tedavisi
        
    • ilaçla
        
    • gayrimenkulü
        
    Annemin mülk edinme hakkı olduğunu öğrendim. TED لقد علمت أن أمي كان لديها حق إمتلاك عقار.
    Soyu bozulmuşlar için bir uyuşturucu. Bununla alakalı bir şeyin yanına bile yaklaşmam. Open Subtitles إنه عقار مخدر أنا لا أقترب منه أو من أي شخص مرتبط به
    Ölenlerden 50 yaşındaki ev sahibi Miriam Stokes. Şizofreni hastasıymış. Open Subtitles ميريام ستروكس مالكة عقار كان عمرها 50 عاما مصابة بالإنفصام
    İkimiz de iyi biliyoruz ki her ilacın yan etkileri vardır. Open Subtitles كلانا يعلم بأن أيّ عقار له عوارضه الجانبية لكن طبقاً لهذا
    Yabancı olarak uzayda uygun bir gayrimenkul aradığımı düşünebilirsiniz. TED يُمكنكم القول أنني أبحث عن عقار في الفضاء.
    Şu ana kadarki deneyimlerime göre düzenli kullanılmadıkça, hiçbir ilaç migreni önleyemez. Open Subtitles لطالما عرفت أنه دون نظام غذائي يومي لا عقار يمنع الصداع النصفي
    Diğerleri, Milwaukee' daki Bonobo gibi, hayvanat bahçesinde ona verilen Paxil ilacını saklamaya başlayana ve diğer bonobolara dağıtana kadar bu tarz ilaçların etkisinde olacak. TED وأخرى، مثل قرد بونوبو يعيش في ميلواكي في حديقة الحيوان، كان يتناولها حتى بدأ في تخزين عقار باكسيل الخاص به وتوزيعه على قردة البونوبو الأخرى.
    Aşırı dozda hap içme... Ben bunun kendisi tarafından yapıldığına inanmıyorum. Open Subtitles بجرعة زائدة من عقار, والذى اعتقد, انه ليس من تلقاء نفسها
    Teşhisini yaygın bir virüs ve 30 yıl önce içtiği bir ilaca mı dayandırıyorsun? Open Subtitles أنت تبني تشخيصك إذاً على فيروس منتشر و على عقار أخذه منذ ثلاثين عاماً
    Bu zavallı kız, zevki ızdıraba dönüştüren bu ilacı acaba nasıl ele geçirdi. Open Subtitles كيف هذه الفتاة المسكينة وضعت يدها على عقار يحول المتعة إلى ألم ؟
    Üniversite kasabasından bir mülk almak, gerçekten kıçını sızlatır. Open Subtitles شراء عقار حقيقى فى المدينه الجامعيه شئ يؤلم مؤخرتك
    Ayrıca annemin mal mülk satışından bana payımı verseydin beş parasız kalmazdım. - Ne malı, ne mülkü? Open Subtitles لن أكون مفلسة لو أنك دفعتي حقي من سهم عقار أمي
    Ondan kısa bir süre sonra da birilerinden uyuşturucu alırken dayak yemiş. Open Subtitles إنجاب طفل بعد فترة قصيرة تعرض للضرب في محاولة الحصول على عقار
    Kocam hayatında bir gün uyuşturucu satmadı ama senin oğlun yapmadığı bir şey yüzünden onu 10 yıllığına hapse attı. Open Subtitles زوجي لم يقم حتى بمجرد بيع عقار مخدر واحد في حياته وابنك قام بوضعه في السجن لعشر سنوات مقابل شئ لم يفعله
    Suçlunun fotoğrafını Nancy Ashton'ın ev sahibine göstermişler. Open Subtitles لقد عرضوا صورة المشتبه على مالك عقار نانسى اشتون
    ev arıyorsanız, eminim Bay Scuttle yarın görüşür sizinle. Open Subtitles لو كنت تبحث عن عقار ,فالسيد سكاتل يمكن ان يراك غدا.
    Bu arada, burada yani dünyada daha önceki hallerinden dolayı aldığı 17 çeşit ilacın biri kazara kaçınılmaz olanı yavaşlatıyordur. Open Subtitles أو في الوقت نفسه، العودة إلى هنا على كوكب الأرض، ربما واحد من 17 عقار الذي استخدام لعلاج حالة سابقة
    Tıpkı Pekin'de gayrimenkul almak ya da yönlerini değiştirmeleri gerektiği düşüncesine açık olmak gibi ki Çin'in değişim hızı gerçekten de inanılmaz seviyede. TED مثل شراء عقار في بيجيني، أو إيمانهم بضرورة التغيير. وفي الحقيقة، عجلة التطور في الصين مذهلة للغاية.
    Mesela bu ilaç, reboxetine, ki bu benim de reçete ettiğim bir ilaç. Bu bir depresyon ilacı. TED هذا عقار يدعى ريبوكسيتين، و هو عقار قمت بوصفه بنفسي، هو عقار مضاد للاكتئاب
    Bu üç katmanlı negatif göğüs kanseri ulaştığında kanser ilacını çıkaran gen etkisi sergiler. TED أظهر سرطان الثدي الثلاثي السلبي الجين الذي يلفظ عقار السرطان خارجاً حالما يتمُ حقنه.
    Bir tür ilaç, temizleme solüsyonu hap gibi. Open Subtitles مجنون، مثل .. مثل عقار من نوع ما محلول تنظيف
    Bir dahaki sefere beni kurtaracak büyülü ilaca güvenmek istemiyorum. Open Subtitles في المرة القادمة، لا أريد الإعتماد على عقار إعجازي ليُنقذ حياتي.
    diğer 50 hasta, içinde etken madde olmayan bir şeker tableti, bir plasebo ilacı almışlar, sadece bir tane hasta ölmüş. TED 50 مريض آخرين تناولو البلاسيبو و هو عقار وهمي لا يحوي أي مكون فعال، مات واحد منهم فقط
    Örneğin, yeni bir ilacı değerlendirmek için, deneme sırasında hastaların yarısı gerçek hapı alabiliyordu. TED لتقييم عقار جديد، على سبيل المثال، قد يتلقى نصف المرضى في التجربة الدواء الحقيقي،
    Her şey yerli yerinde. Peri Anne, tek bir iksir haricinde. Open Subtitles لقد تم إحصاء كل شيء أيتها الجنية الأم ماعدا عقار واحد
    EKG'niz biraz dengesiz görünüyor ve kan testinizde nitrat tedavisi izleri bulundu. Open Subtitles رسم القلب خاصتك يبدو غير منتظمًا وأظهر فحص الدم وجود عقار نيترات
    - Utopyum adında bir ilaçla muhtemelen listelenmemiş olan enerji içeceği Max Rager arasındaki biyokimyasal bağlantıyı test eden bir teori var aklımda. Open Subtitles إنني أختبر فرضية ينصب أساسها في رد فعل كيميائي حيوي محفز من قبل مزج من جرعة سيئة من عقار الأوتوبيوم
    Bu şirketin 18 katlı gayrimenkulü var Open Subtitles الشركة تمتلك 18 طابقًا من عقار نيويورك الرئيسي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more