| Sanırım ne söylediğim konusunda gayet ciddiydim. Beni hiç dinlemiyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنني عنيت ما قلته أنت لم تستمع لي دوماً |
| İlk gece çok iyi vakit geçirdiğimi söylerken, ciddiydim. | Open Subtitles | هل تعرف , أنا عنيت ما كنت أقول عندما قلت أنني حظيت بوقت ممتع معك أول ليله |
| Kütüphaneyi kastetmiştim ve artık o konu hakkında konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | عنيت في المكتبه ولا أريد التحدث عن ذلك الموضوع مجدداً |
| Ve kutsanmış, hayvanları seven, Aziz Francis tarafından, bunu demek istedim. | Open Subtitles | وكما قال القدَيس فرانسيس باركه الله فقد أحببنا جميع الحيوانات، لقد عنيت ذلك |
| Soyadını kastettim. Benim adımı almak hoşuna gider diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد عنيت اسم عائلتك،ظننت أنك تريد مني وهبك اسم عائلتي؟ |
| Ama bana söylediklerinin yarısında bile ciddi olsaydın bu sorun olmazdı. | Open Subtitles | حتى هذا لم يكن ليهم اذا كنت عنيت ما قلته لى |
| - Çatının yenilenmesini de erteleyebilirsem... - Hayatın hakkında demek istemiştim. | Open Subtitles | أستطيع الإنتظار لإعادة ترميم السقف حتي لقد عنيت في حياتك |
| Fakat Demek istediğim, dinle, bence bir mektup yazsa daha iyi olurdu. | Open Subtitles | لكن لا لقد عنيت أنا أظن بأنه يجب أن يكتبر رسالة فقط |
| Ama sorumluluk hakkında söylediklerimde ciddiydim. | Open Subtitles | لكني عنيت في الحقيقة ما قلت حول المسؤولية. |
| Bir keresinde bir fahişeye onu sevdiğimi söylemiştim ve lanet olsun, çok ciddiydim. | Open Subtitles | لقد اخبرت غانية ذات مرة اننى احبها و اللعنة على ذلك ، لقد عنيت هذا |
| Dediğim her şeyde ciddiydim ama biliyorum ki bunlar sadece kelimeydiler, sen bağlılık istiyorsun. | Open Subtitles | أنا عنيت كل كلمة قلتها ,لكن أعرف أنها مجرد كلمات أنتِ تريدين إلتزام |
| Sadece valiliği yürütebileceğinizi kastetmiştim. | Open Subtitles | عنيت أنك يمكنك تولّي منصب الحاكم إذا شئت |
| Hayır. Gidiyoruz. Yemeği kastetmiştim. | Open Subtitles | بلى, نحن كذلك, عنيت بشأن الطعام, ربما علينا أخذ أكل مجهّز. |
| Evet, şey, ben senin için güç yok demek istedim. | Open Subtitles | نعم ، حسنا عنيت انه بدون استخدامك انت للطاقة |
| Evlenmek istemiyorum dediğimde, Sadece bunu kastettim. | Open Subtitles | عندما قلت اني لا اريد الزواج, عنيت ذلك وبس |
| Herşey bitti! - ciddi olamazsın! Hem de nasıl olurum! | Open Subtitles | لقد انتهيت أنت لا تعنين هذا عنيت كل كلمة |
| Bu üç projenin dışında ilk kez demek istemiştim. | Open Subtitles | لقد عنيت أنها أول مرة نلتقي خارج هذة المشاريع |
| Aslında Demek istediğim, odanın tadına varabilmek için bir kadının varlığı gerekiyor. | Open Subtitles | لم أعن هذا تماماً. عنيت أنها غرفة تحتاج لوجود امرأة لتبدو منطقية |
| Bir mekaniker. Peki, biri taksiye ateş etti derken, ne demek istedin? | Open Subtitles | و ماذا عنيت بقولك شخص ما اطلق النار على سيارة الاجرة ؟ |
| Yazdığım her kelimesinde ciddiyim. | Open Subtitles | ليكن فعلمك وحسب بأني عنيت كل كلمة كتبتُها |
| yani sadece arayanlar. | Open Subtitles | لا,لا,لم اعني المستمعين لقد عنيت الذين يتصلون |
| Sana içki ısmarlayacağım dedim, erkek içkisi. | Open Subtitles | ,لقد قلت أننى ساشترى لك شراباً و عنيت شراب رجل |
| Demek istediğim seninle beraber geleyim diyorum. Bu eşekler bana ait. | Open Subtitles | لقد عنيت ما أخبرتك به بشأن الذهاب معك هؤلاء حميرى |
| Kızıl Çin'in büyük bir problem olduğunu kast etmiştim. | Open Subtitles | لقد عنيت أن الصين الحمراء تعتبر مشكلة كبيرة |
| - İki tarafa gidebilirsin derken ne kastettin? | Open Subtitles | ماذا عنيت بقولك بإستطاعتي الذهاب بأي طريقة ؟ |
| Sana burada aileden gibi karşılanacağını söylediğimde samimiydim. | Open Subtitles | , عندما قلت انه مرحب بكِ هنا كفرد من العائلة أنا عنيت ذلك |