Öyleyse mükemmel içgüdülerin var. | Open Subtitles | حسناً، لذاً لديكِ غرائز لا تشوبها شائبة. |
Tanrım, öldürme içgüdülerin ancak 20 yaşındaki bir teriyer gibi. | Open Subtitles | ياللهول , لديك كل غرائز القاتل |
Yani, ideal bir aday gibi görünüyor güçlü, alfa erkeği, koruyucu içgüdüleri var. | Open Subtitles | أعني ، انه يبدو ... مرشحا مثالياً قوي رجل شجاع غرائز حماية جيدة |
Umarım kendini koruma içgüdüleri duruyordur da kaçmaya çalışır, yoluna çıkan herkese ateş etmek yerine. | Open Subtitles | لنأمل أنّ لديه بعض غرائز الحفاظ على النفس باقية ويحاول التسلل إلى الخارج، بدلاً من فتح النار على أيّ شخص يأتي في طريقه. |
Babanın Madagaskar görevindeki içgüdüsü doğru çıktığı için Devlin ona operasyon onay yetkisi verdi. | Open Subtitles | مستند على غرائز أبّيك في حادثة مدغشقر، ديفلن أعطاه موافقة شغّالة. |
Ben bir hayvanım ve içgüdülerim var. | Open Subtitles | لا أريد أن أسمع حتى، أنا حيوان، ولدي غرائز |
O doğuştan yetenekli. Olağanüstü sezgileri var. | Open Subtitles | إنها فطرية ، تملكّ غرائز مدهشة |
Bu da ne şimdi? Analık içgüdülerin mi kabardı? | Open Subtitles | أنا لم ألاحظ أن لديك غرائز أمومة |
Salla tecrübeyi. Ben sana güveniyorum, senin içgüdülerin kuvvetli. | Open Subtitles | تباً للخبرة هيا, اثق بك, لديك غرائز |
İçgüdülerin çok güçlü, ortak. | Open Subtitles | حسناً، لديك غرائز جيّدة يا شريكي |
Şu meşhur Walker içgüdülerin sana ne söylüyor? | Open Subtitles | ماذا تخبرك به غرائز " وولكر " المعروفة ؟ |
- Hayır, hâlâ iyi içgüdüleri olduğunu gösterir. | Open Subtitles | كلا، فقط دليلٌ على إنّه مازال لديه غرائز جيدة |
Diğer hayvan türleriyle paylaştığımız bütünleşik içgüdüleri... | Open Subtitles | غرائز الترابط الوثيق التي نتشاركها مع أنواعٍ أخرى. |
Onların koruma içgüdüleri sanki imdadımıza yetişti.. | Open Subtitles | أنه يبدو كما لو أنها لديها غرائز الحماية واستخدمتهم |
Ama zekidirler ve hayatta kalma içgüdüleri sağlamdır. | Open Subtitles | ولكنهم أذكياء جداً. ولديهم غرائز نجاة قوية. |
Sağduyu ya da basit hayatta kalma içgüdüsü bile olmayanlar. | Open Subtitles | التي تفتقد للحس السليم و غرائز البقاء الأساسيه |
Bu çalışma yalnızca yırtıcıların içgüdüsü ile ilgili. | Open Subtitles | تلك الورقة تتعامل مع غرائز المفترسين |
Konu erkeklere geldiği zaman, çok iyi içgüdülerim var. | Open Subtitles | أنا لدي غرائز جيدة حقًا عندما يتعلق الأمر عن الرجال |
Böcekler. Mesele şu ki, insanlara karşı içgüdülerim var. | Open Subtitles | المقصد هو، لديّ غرائز حول الناس. |
Kim bilir, belki de gerçekten iyi sezgileri vardır. | Open Subtitles | من يعلم؟ في الحقيقة لديه غرائز جيدة |
O zaman hiçbir içgüdü sizi kurtaramaz. | Open Subtitles | في هذه الحالة" "لا توجد غرائز بإمكانها إنقاذك |
16 yıl bu alanda çalıştıktan sonra sezgilerim güçlendi. | Open Subtitles | بـ 16 عاماً المجال طورت غرائز محددة |
Bir bebeği kucağa almak, ebeveynlik içgüdülerini harekete geçirir, derler. | Open Subtitles | يقولون إن حمل رضيع يحفز غرائز الأمومة الفطرية الدفينة. |
Anne içgüdülerinin etkilerinden bahsederken şaka yapmıyorlarmış. | Open Subtitles | لم يكونوا يمزحون بشأن غرائز الأمومة وما شابه |
İnsanda güçlü hayvansal içgüdüler vardır ve bu siberler bizim keşiflerimizde... | Open Subtitles | الرجل لديه غرائز حيوانية قوية... وهذه الآلات السبرانية ستساعد على إستكشاف... |
Biliyorum ki son 2 gündür çoğumuz olayları içgüdülerimize göre... | Open Subtitles | أعرف الكثير الذين قدموا لنا غرائز حميدة في اليومين الماضيين |