Bize yaklaşmaya hakkı yoktu. Onun suçu. Burası kutsal bir alan. | Open Subtitles | ليس لديه حق للإقتراب منا إنها غلطته ، هذه مساحة مقدسة |
Her çocuk kendini suçlar. Kesinlikle çocukların suçu değildir. | Open Subtitles | كل فتى يشعر أنها غلطته لكن هذا غير صحيح أبداً |
Neden onun suçu olduğunu söyleyip bu işi unutmuyoruz? | Open Subtitles | لمَ لا نقول بأنّها غلطته و يمكننا بعدها نسيان ما جرى |
Oh, hayır, majesteleri, lütfen! Hepsi onun hatası. | Open Subtitles | كلا يا جلالة الملكة، أرجوك إنها غلطته هو |
Yani bu onun hatası değildi, tek çıkar yolunun bu olduğunu düşünüyordu galiba. | Open Subtitles | لم تكن غلطته كان يعتقد أن ذلك طريق للخروج لقد خدعوه جيدا |
Bazen erkeklerin böyle yeteneği olur. Adamın suçu, kadının değil. | Open Subtitles | فالرجال يملكون تلك القدرة أحياناً، كانت غلطته لا غلطتها |
- Evet. Bana öyle bakma. Ben dinlemediysem adamın suçu ne? | Open Subtitles | لا تنظر لي هكذا ليست غلطته أنني لم أستمع له |
Sendika babamın geçirdiği kazanın kendi suçu olduğunu çünkü iş başındayken içki içtiğini söylemişti. | Open Subtitles | قال اتحاد العمال بأن حادث أبي كان غلطته لأنه كان يشرب أثناء الدوام |
Bunun onun suçu olmadığını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | وأنت تعلمين وأنا أعلم، أنها لم تكن غلطته. |
Belki de adamın tek suçu çocuğunu çok sevmesi ve uçağı uçurmasına izin vermesiydi. | Open Subtitles | الذي كانت غلطته الوحيدة أنه أحب أبنه كثيراً وتركه يقود الطيارة |
Bana senden daha çok ihtiyaç duyması onun suçu değil. | Open Subtitles | إنها ليست غلطته أنه يحتاج إلي أكثر منك الآن |
Sana yaptığı şey için Duke'ten nefret ediyor olabilirsin ama bu onun suçu değil. | Open Subtitles | تستطيعين كره ديوك لما فعله لكنها لم تكن غلطته |
Hayır, bu tamamen onun suçu; ki belki de tek iyi haber bu. | Open Subtitles | كلا، الأمر بالكامل كان غلطته وعلى الأرجح فهذا هو الخبر الوحيد الجيد |
Kendi suçu olduğuna inanmak istemeyecek. | Open Subtitles | .هو لم يريد أن يتقبل بالواقع إن تلك كانت غلطته |
Hey hepiniz beni dinleyin, bu onun hatası değil. bu ikimiz arasında . | Open Subtitles | ابداً يا سيد لينو سيدي استمع إنها ليست غلطته |
- Evet, ama onun hatası değildi. - Zamanı geldi. | Open Subtitles | ـ نعم ، ولكنها لم تكن غلطته ـ لا يهم |
Tamamen onun hatası. | Open Subtitles | انها غلطته بالكامل حصل على ماله مبلغ جيد |
Onun hatası olduğunu söylemiyorum. | Open Subtitles | إنني لا أقول بأنها كانت غلطته إنني أحاول فقط أن أفهم |
Yanlış yaptığından endişeleniyorsan bu onun hatası değil. | Open Subtitles | إذا كنتِ قلقة بشأن انكِ ارتكبت خطأً فهذه ليست غلطته |
Aslında onun kabahati olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | و رغم علمى بأن ذلك لم يكن غلطته هو شخصياً لكن |
Bu ufacık hatasını affedin lütfen. | Open Subtitles | إبحث في أعماق قلبك عن الرحمة لتعفو عن غلطته. |