Biriminin kayıp belediye başkanımızı bulmakta nasıl aciz olduğunu görmüşken onun adına mezunlara birkaç açıklama yapmak için buradayım. | Open Subtitles | حسناً، رؤية كيف قسمك غير قادر على تحديد عمدتنا المفقود أنا هنا لأعطي فصل التخرج بضع الملاحظات في بدايته |
Biriminin kayıp belediye başkanımızı bulmakta nasıl aciz olduğunu görmüşken onun adına mezunlara birkaç açıklama yapmak için buradayım. | Open Subtitles | حسناً، رؤية كيف قسمك غير قادر على تحديد عمدتنا المفقود أنا هنا لأعطي فصل التخرج بضع الملاحظات في بدايته |
Scotty, onları çarpıtmadan hatıralarıyla birlikte yaşayabilmeyi imkansız buluyordu. | Open Subtitles | غير قادر على العيش مع الذكرى بدون أن يزورها |
Efendim, size ne kadar üzgün olduğumu anlatmam imkansız. | Open Subtitles | سيدي. أنا غير قادر على القول أنني آسف بشكل رهيب |
Çünkü Alice'in haklı olduğuna dair ihtiyaç duyduğu güveni kendinde bulabilmesi, George'un ona teorisinin yanlışlığına dair bulgular sunamamasıyla mümkün olabilirdi. | TED | فقط لأنه كان غير قادر على إثبات كونها مخطئة، كان جورج قادرا على إعطاء أليس الثقة التي تحتاجها لكي تعلم أنها على حق. |
Aşağıda tanıştığımız o yaşlı, tatlı şey... takma dişlerini kocasının birasına düşürmekten... daha kötü bir şey yapabilecek durumda değil. | Open Subtitles | ذلك الشئ الجميل الحلو الذى قابلناة بالأسفل أنه غير قادر على أى شئ أسوأ إنخِفاض أطقم أسنانها إلى بيرةِ زوجِها. |
25. ek madde, Başkan'ın hasta veya aciz olduğu durumlar için tasarlanmıştır. | Open Subtitles | التعديل ال25 حدد للمواقف التي يكون فيها الرئيس مريض أو غير قادر ذهنيا |
FAS, ADD, depresyon, hayali megalomanya, ...işin sonucunu sezmekten aciz, yaygın duygularda ciddi bir yokluk, sosyal olarak olgunlaşmamış. | Open Subtitles | الاكتئاب جنون العظمة الوهمية غير قادر على توقع النتائج نقص خطير في الحس المشترك غير ناضج اجتماعيا |
Evet, 5 dakika sonrasını düşünmekten aciz. Dikkat eksikliği var gibi. | Open Subtitles | نعم , انه غير قادر على التفكير في ال 5 دقائق المقبلة |
Yani tuvalet kağıdı almak için aşağı inmekten aciz olduğunu fark ettin değil mi? | Open Subtitles | أعني أنك تدرك انك غير قادر أساسا على وضع مقعد المرحاض لأسفل أليس كذلك؟ |
Yenilmezliğini korumaktan aciz olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان غير قادر على التعامل مع عدم هزيمته |
Kendin dışında, başka şey düşünmen imkansız. | Open Subtitles | أنت غير قادر على التفكير فى أي شئ سوى نفسك |
Yoksa, kan beyninden hızlıca boşalır ve seni kurtarmam imkansız olur. | Open Subtitles | وإلا دمك تقرحت توجيه الاتهام إلى الدماغ, بعد ذلك, أنا غير قادر على انقاذ لكم. |
9. kol ordunun hareket etmesi imkansız. | Open Subtitles | الجيش التاسع غير قادر على التحرّك |
Bana bu derece sıkıcı gelen bir eseri hazırlamam gerçekten mümkün değil. | Open Subtitles | أنا حقا غير قادر على تأليف أي لحن و هذا شيء غير مناسب تماما لي |
Koruman olmadığı için 60 gün sonra yenilemen mümkün değil. | Open Subtitles | ولكن ماذا ستفعل إن لم تجددها خلال 60 يوماً؟ عندما تصبح غير قادر على تجديدها؟ لن تستطيع لأنه ليس لديك حارس؟ |
Koruman olmadığı için 60 gün sonra yenilemen mümkün değil. | Open Subtitles | ولكن ماذا ستفعل إن لم تجددها خلال 60 يوماً؟ عندما تصبح غير قادر على تجديدها؟ لن تستطيع لأنه ليس لديك حارس؟ |
Tüm bunları uydurduğunu anlayabilecek durumda değil. | Open Subtitles | إذن لديكَ وصفة للأوهام المتنامية إنهُ غير قادر على فهم أنهُ يبتكر كل هذا |
Kardeşimin bedeni evden daha yeni çıkarıldı, ...babam ise kimseyle görüşebilecek durumda değil. | Open Subtitles | في حين جثة أختي الآن فقط قد تم إخراجها من المنزل ووالدي غير قادر تماماً أن يرى أو يتحدث إلى أي شخص |