yatak odası. Yeni bir şilte koyduk. Gerçekten rahat olmalı. | Open Subtitles | غرفة النوم أين يوجد فراش جديد نتمنى أن يكون مريحاً |
...işte insanları birlikte öldürmeye başladığımızdan beri yatak odasındaki işler düzeldi. | Open Subtitles | إذا قتلُ الناس سوية قام بتسوية الأمور بيننا في فراش النّوم |
Ölüm döşeğinde daha mantıklı ve neşeli davranan hastalarım oldu. | Open Subtitles | تعاملت مع مرضى على فراش الموت، كانوا أشد مراعاةً منك |
Kasabaya ulaştığın zaman, kendine rahat bir yer bul iyi bir yatağı olsun. | Open Subtitles | عندما تصلين للبلدة ابحثي لكِ عن .. مكان مريح أعني ، فراش مريح |
Bahse girerim, daha önce bir erkekle otel yatağında oturmamışsındır? | Open Subtitles | أراهنك أنك لم تجلسى أبداً على فراش فندق مع رجل |
Rüyamda, eski çürük bir yatakta yatıyordum ve sürekli duvara vurup duruyordu. | Open Subtitles | في حلمي، أنا أستلقي على فراش قديم مخلخل وما يفتأ يرتطم بالحائط |
En son anlarında ölüm döşeğindeyken bile hiç unutmayacağı şeyler vardı. | Open Subtitles | بالنهاية، حتى على فراش موته. كانت هنالك أشياءً لمّ ينساها قطّ. |
Haftada 6 şiline rutubetsiz bir oda ve temiz bir yatak veren namuslu bir kadının adını ve adresini yazdım buraya. | Open Subtitles | لقد كتبت لكم اسم و عنوان سيدة فاضلة ستطلب ستة شيلينج فى الاسبوع لغرفة جافة و فراش نظيف |
Hastanelerde tek bir boş yatak bulunmadığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم ان المستشفيات لا يتوفر فيها فراش واحد خال |
Tenteli yatak yok ama emin olun dantelli yatak var. | Open Subtitles | It ain't no canopy bed, ، ليس بها فراش كانوبى |
Sivrisinek ağı, katlanabilir yatak, küvet. | Open Subtitles | شباك باعوض فراش قابل للطى وحوض استحمام نقال |
Ben ölüm döşeğinde yatarken bana kız ayarlamaya çalıştığın için sana minnettarım. | Open Subtitles | آسف، الأمر ليس أنني لا أقدر فعلك.. بمحاولة إنهاضي من فراش موتي |
Yani işin doğrusu ölüm döşeğinde. Seni son kez görmek istiyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، إنها على فراش الموت وتريد أن تراك للمرة الأخيرة |
Sandım ki o bir çesit sevgili gibi yatağı yapmandı. | Open Subtitles | حسبت أن ذلك كان اعداد فراش الصديقة الحميمة. |
Kendine çeki düzen verene kadar portatif yatağı kullan. | Open Subtitles | استخدم فراش التخييم حالياً حتى تهيء نفسك |
Ya bir hastane yatağında anlattığın kadar kötü bir durumda yatarken doktorlar sana sıra dışı önlemlerden bahsederlerse ne olacak? | Open Subtitles | انصتي، إن كنت أرقد على فراش بمشفى وحالتي مزرية، لتصل بنا إلي هذا المدى بأن طبيب يحدثكِ عن إجراءات إستثنائية |
Son bir defa daha ikimizde düzgün bir yatakta uyuyamayacağız. | Open Subtitles | هذه ستكون اخر مرة سينام فيها احدنا في فراش مريح |
Bu tarihe, Kral ölüm döşeğindeyken falcıyla birlikte karar verdi. | Open Subtitles | لقد قرر الملك هذا الموعد طبقاً للتنجيم على فراش موته |
-Ben mutfaktaydım. Uyuşturucu yatak odasındaki yatağın içine gizlenmişti. | Open Subtitles | المخدرات كانت مخبأة في فراش في غرفة النوم |
Üç gündür oğlumun yatağının yanına kamp kurmuş hayatını kurtaran esrarengiz cerrahla... | Open Subtitles | لـ.. لقد كنت أعسكر بالخارج بجوار فراش إبني منذ ثلاثة أيام |
Kemoterapi sırasında, Bronnie Ware'in bir kitabını okudum, ölüm döşeğindeki insanların dilekleri ve pişmanlıkları hakkındaydı. | TED | أثناء علاجي الكيميائي، قرأت كتاباً لبراوني وير التي تحدثت عن أمنيات وحسرات من هم على فراش الموت. |
Onu gerdek yatağına attığımda aklıma geleceksin. | Open Subtitles | . سأفكر بشأنك عندما آخذها إلى فراش الزواج |
15 dakika geç kalsaydım ...evleneceğim kadınla yatağa girecektin. | Open Subtitles | كنت في فراش واحد مع المرأة التي سأتزوجها |
Çok güzel, ama benim sadece bir yatağım var. | Open Subtitles | هذا لطيف جداً ولكن لدى فراش سرير واحد فقط |
Annemizi düşün, her sabah o kadının yatağını yapmak zorunda. | Open Subtitles | يالوالدتى المسكينة , أنها مضطرة لترتيب فراش تلك المرأة |
Destek özelliğini kaybetmiş bir döşek sağlığınız için tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | السرير القديم الذي أصبح باليا سيكون مضراً بصحتك في الاسفل علامات على فراش قديم |