"فرصته" - Translation from Arabic to Turkish

    • şansı
        
    • şansını
        
    • şans
        
    • fırsat
        
    • fırsatı
        
    • şansının
        
    • fırsatını
        
    Veremin, akbabalara bulaşma konusunda en ufak bir şansı yok. TED وبذلك يُصبح داء السُلّ فرصته ضئيله في النيّلِ من النسور.
    Tek şansı sensin, ama ona yardım edemeyecek kadar ödleksin! Open Subtitles كلا ، أنت فرصته الوحيدة ، لكنك خائفا من مساعدته
    En azından, kurtuluş şansını sürdürmesine yardım ettim. Open Subtitles على الأقل فقد ساعدته لكي يحافظ على فرصته في البقاء
    -Ve benim oğlum, sırf ben ailenin yükünü taşıyamıyorum diye, çalışıp, koleje girme şansını batırmayacak. Open Subtitles ولا ينبغي على ابني أن يعمل و أن يفسد فرصته في الذهاب إلى جامعة ٍ جيدة لأنني لا أستطيع إعالة عائلتي
    Çocuğa başka oniki kişiyle yeni bir şans verelim. Open Subtitles لندع الفتى يأخذ فرصته مع 12 شخصاً آخرين.
    Senin derdin ne? Bir şey yapması, önemli olması için eline geçen bir fırsat bu. Open Subtitles ما هي مشكلتك أنها فرصته ليفعل شيئاً ليكون شيئاً
    Sonunda isyancı ordusu güneye yöneldi, özgür olmak için ellerindeki son fırsatı geri tepmişlerdi. TED في النهاية، تحول جيش الثوار إلى الجنوب متجهاً لما ستكون فرصته الأخيرة في الحرية.
    Yaşayabilmek için tek şansının bu olduğunu söyledi. Open Subtitles وقال انه كان فرصته الوحيدة للبقاء على قيد الحياة.
    Kurtulmak için tek şansı fark edilmeden nöbetteki Bosnalı muhafızı geçmek. Open Subtitles فرصته الوحيدة للنجاة هي التسلل وتخطي الحارس البوسني الذي يتولى المراقبة
    Başlangıç başarısız oldu, sonradan şansı döndü ve Henry'nin ruhsal çöküntüsünden sonra Ülkenin Koruyucusu olarak tayin edildi. TED مع أنه خسر في البداية و لكنه حصل على فرصته سريعًا فقد عُين حاميًا على المملكة بعدما عانى هنري من انهيار عقلي.
    Kaçmak için tek şansı bir an önce sınırı geçmek. Open Subtitles فرصته الوحيدة للهروب هي عبور الحدود بسرعة.
    Dişlerinin içindeki kalemle kör edilmiş bir şempanzenin[br]bile senden çok şansı war Open Subtitles أي أحمق يضع قلماً في فمه فرصته أكبر منك في إجتياز ذلك الإختبار
    Bu son şansı. Bundan sonra birliğe almazlar. Open Subtitles هذه فرصته الأخيرة,لن يسمحوا له بالعودة إلى الحلفاء من جديد
    Şimdi İçişleri'ne tayin oldu ve şansını deniyor. Open Subtitles الآن تم تعيينه في لوس انجلوس وقد واتته فرصته
    Bak, eğer onu yüzme takımından alırsak, sporcu bursu kazanma şansını yitirecektir, ve sonrada bizi asla affetmeyecek. Open Subtitles اسمعي، إن حرمناه من فريق السباحة فسيخسر فرصته في المنحة الرياضية و لن يسامحنا أبداً
    Ben sadece, onun kazanma şansını elinden almamıştım, Onun savaşma azmini de elinden aldım. Open Subtitles لم أخذ فقط فرصته للفوز بالإنتخابات فقد أخذت قدرته على المواجهة والقتال أيضا
    Bu yarışı kazanmanın yaşamını geri alması için bir şans olduğunu düşünüyor, ve kazanmak için ne gerekiyorsa yapacak. Open Subtitles , أنه يفكر في هذا السباق , هذه هي فرصته لإستعادة أمجاده السابقه وهو سيفعل أي شئ للفوز
    İşleri normale döndürmek için sahip olduğu tek şans Avatar'ı yakalamak. Open Subtitles ,القبض على الآفاتار هو فرصته الوحيدة ليعود كل شيء لطبيعته
    Tanrı vergisi bir yeteneği var ...ve bu durum bunu ispatlaması için tek fırsat. Open Subtitles إن الله منحه موهبه و هذه فرصته الوحيد ليبرزها
    Kral'ın gölgesinden kurtulmak için nihayet bir fırsat yakalamıştı. Open Subtitles إنها فرصته للتخلص نهائيا من ظل الملك والظهور
    Bazen sürüngenler kendilerine intikam fırsatı yaratır. Open Subtitles أحيانا الزواحف يحصل على فرصته الخاصة في الانتقام.
    Neden anlamıyorum ama tek şansının sen olduğunu söyledi. Open Subtitles لم أفهم لماذا ولكنه قال بأنك فرصته الوحيدة
    Genç bir komedyen olarak sana hayatının fırsatını veremem. İşe yaramaz birisi olarak sana son bir şans veremem. Open Subtitles وإذا كان لديك رجل يريد أن يعمل كهزلي فلن أعطيه فرصة الظهور ولن أعطي رجل عجوز يعمل كهزلي فرصته الأخيرة للظهور

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more