"فعليّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorundayım
        
    • gerekir
        
    Her kim yardım edecekse etsin, ben bunu halletmek zorundayım. Open Subtitles استعن بأي أحد متفرغ للمساعدة، أما أنا فعليّ إصلاح هذه
    Beni kurtardıklarında üzerimdeymiş, içinde ne olduğunu öğrenmek zorundayım. Open Subtitles الشخص الذي أنقذني وجده معي فعليّ أن أعرف ما به
    Kocamı bulmak için bir şansım varsa kalmak zorundayım. Open Subtitles إن كان هنالك أيّ احتمال للعثور على زوجي، فعليّ البقاء
    Eğer gerçekte, annemin ölmeme ihtimali varsa, bilmek zorundayım. Open Subtitles إذا كان أيّ احتمال أن الأمر لم يحدث هكذا، فعليّ معرفة ذلك
    Bir tek eğer birilerine zarar verme niyetindeysen onu bildirmem gerekir. Open Subtitles الإستثناء الوحيد، لو أنكِ تخطّطين لإيذاء أيّ شخص، فعليّ الإبلاغ عن ذلك
    Birazdan başlarız. Yaktım mı bitirmek zorundayım. Open Subtitles سنبدأ خلال دقيقة بمُجرد أن أبدأها، فعليّ أن أُنهيها
    Eğer ikinci kaynağı bulursam hemen basmak zorundayım. Open Subtitles أّنّني إذا وجدتُ مصدراً ثانياً فعليّ أن أقوم بنشر الخبر مُباشرةً
    Ama Elsa Hax burs komitesi ezikliğin büyükelçisini istiyor yani rol yapmak zorundayım. Open Subtitles لكن لجنة "إلسا هاكس" للمنح الدراسية يريدون سفيراً للتملق لذلك فعليّ أن أمثله.
    Bonnie, eğer onu durduramazsan başka bir yol bulmak zorundayım. Open Subtitles (بوني)، طالما لا يمكنكِ ردعها، فعليّ أن أجد سبيلاً آخر.
    Kabul etmezsem, burada mı kalmak zorundayım? Evet. Open Subtitles لكن إن لم أقبل فعليّ البقاء هنا؟
    Normaldir. İşe gitmek zorundayım. Open Subtitles ينبغي أن تستائي، فعليّ الذهاب للعمل.
    Jin'in hayatta olma ihtimali varsa o uçağa binmek zorundayım. Open Subtitles إن كان ثمّة احتمال لوجود (جن) على قيد الحياة، فعليّ صعود تلك الطائرة
    Bu yüzden ben dahil olmak zorundayım. Sen değilsin. Open Subtitles -لذا فعليّ العودة، أمّا أنتِ فلا
    Şu an girip çıkmak zorundayım. Open Subtitles "أمّا الآن فعليّ إنهاء الأمر بسرعة"
    Bu sayıların peşinden gitmek Jake'in çektiği acıyı dindiriyorsa, onları izlemek zorundayım. Open Subtitles إذا كانَ إتباع هذهِ الأرقام لـ(جايك) يوقفهُ من الشعور بالألم ،، إذاً فعليّ أن أتبعهم
    Ama Beverly Hills Köşkü ve Country Club üyeliği haftanın dokuz haftası Tuscan Villası'nda olmak istiyorsan çarşamba gününün tam ortasında gelen bu telefona bakmak zorundayım. Open Subtitles لكن إذا أردت قصر (بفرلي هيلز) وعضوية في نادي (كونتري) وقضاء شهرين سنوياً بمنزل في (توسكان)، فعليّ الرّد على المكالمة الواردة لي عصراً
    Yani bel boy olduğum için Bağdat'a mı gitmek zorundayım? Open Subtitles , لأني حاجب فعليّ الذهاب إلى (بغداد)؟
    Eşek bir herif mi olmak zorundayım? Aynen öyle! Open Subtitles -إذاً فعليّ أن أكون حقيراً؟
    Senin için yaparsam herkese yapmam gerekir. Open Subtitles إن قمت بها من أجلك، فعليّ أن أقوم بها للجميع
    Kazanırsam bana meydan okuyanlarla da oynamam gerekir, bilardonun kuralı budur çünkü... Open Subtitles وإن ربحت ، فعليّ لعب جولة التحديّ ويا لهذا الزيّ المتكلف لأجل البلياردو
    Bu kadar üzgünse onunla ilgilenmem gerekir. Open Subtitles إن كانت منزعجة، فعليّ أن أتعامل مع الأمر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more