Bu saatte sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, Ama karım Valerie'yi tanıdığınızı biliyorum. | Open Subtitles | انا اسف لاٍزعاجك فى هذا الوقت المتأخر ولكنى اعتقد انكِ تعرفين زوجتى فاليرى |
Merhaba, Hopsie! Bu saatte burada ne yapıyorsun? | Open Subtitles | هوبسى ، ماذا تفعل فى البار فى هذا الوقت ؟ |
Bu sefer sözümü bitireceğim. O gece otel odasında Skipper... | Open Subtitles | فى هذا الوقت سأقوم بانهاء هذه الليلة فى غرفة أحد الفنادق |
- O sırada, şehri kurtarmanın tek yolunun bu olduğunu düşünmüştük. | Open Subtitles | فى هذا الوقت ، كنا نعتقد أنها الوسيلة الوحيدة لإنقاذ المدينة |
Bu arada kıtaların çarpışmasından, oluşan bir deprem toprağı ikiye ayırdı. | Open Subtitles | فى هذا الوقت كانت القارات كأرض واحدة ثم قسم الزلزال الأرض |
Bu kez senin için daha fazla bir şey yapamam. | Open Subtitles | لا يوجد شيئاً أخر . أستطيع افعله فى هذا الوقت |
Yarın bu saatlerde çimlerde tavus kuşlarını kovalıyor olacaksın. | Open Subtitles | غدآ فى هذا الوقت ستطاردين الطاووس فوق العشب |
Anlamadığım şey ise... beni Bu saatte ziyaret etme sebebin. | Open Subtitles | ولكن, ما لا أفهمه هو سبب اتصالك بى فى هذا الوقت |
Bu saatte dışarıda ne işi var? 93 yaşında. | Open Subtitles | لم يكن لديها الحق فى أن تخرج فى هذا الوقت من الليل إنها فى93 |
Lanet olsun! Hep Bu saatte bırakmak zorunda mısın? | Open Subtitles | اللعنة هل يجب تتوقف دائما فى هذا الوقت ؟ |
Yönetici müdürüm alışkanlıklarına bağlıdır. Her gün Bu saatte arar. | Open Subtitles | مدير إدارتى مخلوق على فطرة العادة كل يوم يتكلم تليفونيا فى هذا الوقت |
Güneş doğuyor. Bu saatte babam tarlada olurdu. | Open Subtitles | أوه ، شروق الشمس ، فى هذا الوقت كان أبى يكون فى الحقول |
Bu sefer sözümü bitireceğim. O gece otel odasında Skipper... | Open Subtitles | فى هذا الوقت سأقوم بانهاء هذه الليلة فى غرفة أحد الفنادق |
Bu sefer işleri çok fena karıştırdım, değil mi? | Open Subtitles | لقد عبثت بأشياء كثيرة فى هذا الوقت ، أليس كذلك؟ |
Cesare olamaz, O sırada uyuyordu. Onu saatlerce inceledim. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون سيزار لقد كان نائماً فى هذا الوقت لقد راقبته لساعات |
O sırada yedi yaşındaydım ve bazı şeyleri bilemeyecek kadar küçüktüm. | Open Subtitles | كنت فى سن السابعه فى هذا الوقت صغيرة جدأ لأعى شيئاً حينها |
Bu arada siyah bir cila tabakasıyla kaplanmış olan kuş... alt tarafı ilginç, siyah bir heykelcik haline dönüşmüştü. | Open Subtitles | وكان فى هذا الوقت, قد تم طلائه بالميناء السوداء, ليبدو كتمثال اسود لا يثير الأهتمام الزائد |
Onun felaket tellalı olduğunu bilirim, ama Bu kez haklı. | Open Subtitles | أعلم أنه صوت الخراب و الكوارث لكنه المتحكم فى هذا الوقت |
Ben küçükken annem beni bu saatlerde buraya getirirdi. | Open Subtitles | عندما كنت صغيره كانت امى تحضرنى الى هنا فى هذا الوقت تقريبا |
Ne yazık ki Şu anda Samantha Weller'in, hala nerede olduğu bilinmiyor. | Open Subtitles | للاسف ، مكان وجود سمانتا ويلر لا يزال مجهول فى هذا الوقت |
O zamanlar, hâliyle, takılmak için kadın arayan bazı subaylar vardı. | Open Subtitles | فى هذا الوقت بالطبع كان بالجوار ضباط يبحثون عن الفتيات الجميلات للرفقة |
Gecenin bu saatinde uzun ve karışık masallar anlatmanın sırası değil. | Open Subtitles | لا لمدة طويلة ، قصص معقدة فى هذا الوقت من الليل |
Yılın bu zamanında Arlington çok güzel oluyor, değil mi? | Open Subtitles | آرلنجتون جميلة فى هذا الوقت من العام ، اليس كذلك ؟ |
Umarım, böyle bir zamanda düşüncesizce söylenen bir takım sözlerden alınmaz. | Open Subtitles | ولا احب ان يزعجه احد بملاحظات خالية من اللباقة, وخاصة فى هذا الوقت |