"في أماكن" - Translation from Arabic to Turkish

    • yerlerde
        
    • yerde
        
    • yerlere
        
    • yerlerinde
        
    • yerinde
        
    • bölgelerde
        
    • yerleri
        
    • bölgede
        
    • bölgelere
        
    • yerlerine
        
    • yerlerdeyiz
        
    • yerler
        
    • alanlarda
        
    • noktalara
        
    • bölgelerinde
        
    Kabullenmenin güvenli olduğu yerlerde güvenli bir şekilde onu paylaşın. TED شاركوه مع آخرين في أماكن وجلسات آمنة وبطرق ووسائل آمنة.
    Gerçekten nehrin çok kapsamlı bir kanalı olduğuna tüm şehir boyunca özel ve kamusal çeşmeler gibi yerlerde şahit olabilirsiniz. TED في الواقع، يمكن للمرء أن يلحظ وجود شبكة النهر المائية الممتدة من خلال كل المدينة، في أماكن كالنوافير العامة والخاصة.
    Hepsi yüksek lisans ve doktora dereceleri için mükemmel yerlerde. TED و كلهم حصلوا على الماجستير و الدكتوراة في أماكن ممتازة.
    Bu, testin birçok farklı yerde yapılmasına olanak sağlar hatta evde bile, böylece her test yapılması gerektiğinde doktora gitmeye gerek kalmaz. TED فهذا يجعل الجهاز قابلا للاستخدام في أماكن عدة حتى بالمنزل لذا، لا داعي لزيارة الطبيب، في كل مرة يتم بها إعداد الفحص.
    Çirkin, deriden bir çubuk. Hep işi olmayan yerlere girmeye çalışır. Open Subtitles إنّه قذرٌ ومقزز، دائماً يحاول الدخول في أماكن ليست مخصصة له
    Avukatının önemli yerlerde tanıdıkları olabilir ama ben tuzağa düştüm teorisine kanmam. Open Subtitles ربما محاميك لديه أصدقاء في أماكن حساسه ولكني لست مؤمناً بنظرية التساهل
    O, yakalanacağımızı bildiğimiz yerlerde seks yapmaktan tahrik oluyor, benim elimden ne gelir? Open Subtitles كيف أقاوم أن تشعر بالإثارة الجنسية في أماكن تعرف أن الناس سترانا بها؟
    Büyük suçlular güzel yerlerde yerler ve büyük suçlar işlerler. Open Subtitles المجرمون الكبار يتناولون الطعام في أماكن فخمة ويرتكبون جرائم كبرى
    O güneş lekeli ve bozuk ciltleri, Florida ve New Mexico gibi egzotik yerlerde müstehcen şeyler yaptıklarının bir göstergesi. Open Subtitles ولكن عندما كون الشمس لامست جلودهن هذا يعني أنهن قمن بأشياء مقرفة في أماكن غريبة مثل فلوريدا أو نيو مكسيكو
    Onları mahsur eden senin sorunun ve sanırım olmalarından korktuğun yerlerde mahsur kalıyorlar. Open Subtitles إنه اضطرابك الذي احتجزهم وأعتقد أنه يحتجزهم في أماكن أنت تخافها أشد الخوف.
    Bazen kendini gün ortasında olmadık yerlerde çömelirken buluyor musun? Open Subtitles أتجلسين القُرْفَصاء أحياناً. في أماكن غير مألوفة على مدار اليوم؟
    Onu istismar ediyordu, anladın mı? Kimsenin görmediği yerlerde onu dövüyordu. Open Subtitles كان يعنّفها ويضربها في أماكن غير ظاهرة واكتفت من الأمر الليلة
    Bazılarınız bu tür sitelere erişimin yasak olduğu yerlerde çalışıyor olabilir. TED ولعل بعضكم في أماكن العمل لا يتمكن من الدخول على هذه بعض المواقع.
    Birbirinden bu kadar farklı insanın aynı yerde birbirine karışıp yaşamasının nedeni nedir? TED ولماذا نعيش في أماكن مع أناس يختلفون عنا ويتعارضون معنا في كل يوم؟
    Fakat bazen ekstradan bir göğüs dokusu olmaması gereken bir yerde kalabilir. Open Subtitles لكن وفي بعض الأحيان يتبقى نسيج إضافي في أماكن لا ينتمي إليها
    insanlarin Sentetikleri bilseniz insanlik için aglayacaginiz yerlere sakladigini görmüslügüm var. Open Subtitles ولقد رأيت أناسا يخبئون آلات في أماكن ستجعلك تنتحب على الإنسانية
    Diğer programlar, Londra'da evsizler için, gençlik için, eğitim ve istihdam için ülkenin farklı yerlerinde başladı. TED الآخرين، حول التشرد في لندن، حول الشباب والعمل والتعليم في أماكن أخرى من البلاد.
    O zaman iş yerinde olup da başka yerde olmayan bu rahatsız edici etkenler neler? TED فما هي هذه المقطاعات التي تحدث في مكتب التي لا يحدث في أماكن أخرى؟
    Birçoğumuz hala ırk olarak tecrit edilmiş bölgelerde yaşasak da LGBT insanları, biz her yerdeyiz. TED بينما كثير منا نعيش في أماكن تحتوي تفرقة عنصرية نحن المثليّون في كل مكان.
    Sözün özü: iklim değişikliği şu anda burada sizi ve beni, yaşadığımız yerleri etkiliyor. TED والخلاصة هي: أن التغير المناخي يؤثر عليك وعلي هنا والآن، في أماكن معيشتنا.
    Bu bölgede böyle arabalar pek sık görülmüyor. Open Subtitles لا ترين سيارة رائعة كهذه في أماكن كهذه غالباً
    Eğer stratejik bölgelere delik açarsak, duvarın yük taşıma kapasitesini zayıflatırız. Open Subtitles إن حفرنا ثقوباً في أماكن معينة سنقلل من قوة حمل الجدار
    Bu projenin başarısı, beni aynı metodu dünyanın farklı yerlerine nasıl taşıyabileceğimi düşünmeye sevk etti. TED نجاح هذا المشروع دفعني للتفكير في امكانية العمل بـنفس التجربة في أماكن أخرى في العالم.
    Sadece şu anda seninle çok farklı yerlerdeyiz. Open Subtitles انها مجرد أننا في أماكن مختلفة جدا الآن.
    Uçan makineleri sınırlayarak çok dar alanlarda yüksek hız ve hızlanmalara ulaşabilirler. TED وبربط الآلات الطائرة، يمكنها الوصول إلى سرعات وتسارعات عالية في أماكن ضيقة جداً،
    Eğer uygun noktalara delikler açarsak, duvarın yük taşıma kapasitesini, zayıflatırız. Open Subtitles إن حفرنا ثقوباً في أماكن معينة سنقلل من قوة حمل الجدار
    Dünyanın büyük bölgelerinde, ortalama vatandaş için yüksek eğitim ulaşılamaz halde. TED في أماكن شاسعة من العالم يتعذر التعليم العالي على المواطن العادي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more