"في مكانك" - Translation from Arabic to Turkish

    • yerinde
        
    • Olduğun yerde
        
    • Orada
        
    • evinde
        
    • yerinizde
        
    • Kımıldama
        
    • Olduğunuz yerde
        
    • yerine
        
    • Bir yere
        
    • yerindeydim
        
    • Yerini aldın
        
    • ait olduğun yere
        
    Sen yerinde otur. Ona bakma hiç, onunla konuşma bir şey olmaz. Open Subtitles اجلس في مكانك لا تنظر اليه لا تكلمه – سوف تكون بخير
    Eğer senin yerinde olsaydım ben ne yapardım sadece onu söylüyorum... Open Subtitles يمكنني أن أخبرك مالذي سأقوم به أنا لو كنت في مكانك
    Sonra açıklarım. Olduğun yerde kal sen! Sakın Bir yere gitme. Open Subtitles سأشرح لك لاحقاً, ابقي في مكانك لا تتحركي, انا اتي اليك
    Denizci burada değil, tuzak bu. Senin Olduğun yerde olmalı. Open Subtitles رجل البحرية ليس هنا أنها خدعة، لابد أنه في مكانك
    Aslında, Orada oturuyorsun, çünkü baban bu şirketin sahibi. Open Subtitles بالواقع بوب انت في مكانك هذا لأن والدك يدير العمل
    Çocuklar şimdi senin evinde kilitleri değiştiriyor, standart evde çalışma güvenliğini falan ayarlıyorlardır. Open Subtitles التكنلوجيين يجب أن يكونوا هُنا في مكانك الآن، ليغيروا الأقفال وينصبوا نظام سري قياسي في العمل المنزلي.
    Pek çok kız senin yerinde olmaya can atar. Open Subtitles العديد من الفتيات يحببن أن يكن في مكانك.
    Antony, bu seninki tatlım, oradaki nizami yerinde. Open Subtitles أنثوني، هذا طبقك يا عزيزي، في مكانك المعتاد هناك.
    yerinde olsam yıllar önce tahmin ederdim. Open Subtitles أوه، في مكانك كان يجب أن تفكر فيه منذ زمن بعيد.
    Burada oldukça güzel bir yaşantın var. yerinde olsam, bunu mahvetmem. Open Subtitles لديك شيئ جميل جدا هنا أنا لن أدمره لو كنت في مكانك
    Seni yerinde olsam şehirden gidip[br]bir daha da dönmezdim tabi daha fazla sorun istemiyorsan. Open Subtitles انا انصحك ان تبعد هذا الكلب وتبقى في مكانك
    Şimdi Olduğun yerde durup, herkese imza veremezdin. Open Subtitles بدونها، ما كنت أنت في مكانك الآن واقف هناك توقع للمعجبين
    Ölmek istiyorsan Olduğun yerde kalmak zorundasın. Open Subtitles تجاهلني إن كنت ترغب بالموت يجب عليك فقط أن تجلس في مكانك
    Bazen değişim için en güçlü temelleri atmak için Olduğun yerde kalman gerekir. Open Subtitles اتعرف يا غريغ ان اعظم اسس التغيير هي ان تبقى في مكانك
    Ama bazen doğru tarafa doğru ilerlemezsen Olduğun yerde kalırsın. Open Subtitles ولكن أحيانًا إن لم أدفعك في المسار الصحيح سيتنهي بكِ المطاف واقفة في مكانك
    Tüm zamanların en büyük klişelerinden biri olduğun ortaya çıktığında hayalkırıklığımı düşün, Orada oturmuş Google'dan kendini aratıyordun. Open Subtitles تخيل خيبة أملي عندما اتضح أنك أكبر مبتذل قابع في مكانك تستمني
    Sonra da Orada usluca dur ki "hayat çok kısaymış" demek zorunda kalma. Open Subtitles و الان ابق في مكانك سوف نخرج من هنا قبل أن تقول أن الحياة قصيرة
    O halde gelip senin evinde kalmalarına ses çıkarmazsın, değil mi? Open Subtitles إذن لن تمانع لو أقامو في مكانك ؟
    yerinizde olsam, zaman varken gemiden denize atlardım. Open Subtitles حسناً. لو أنني كنت في مكانك لكنت قفزت فوق سطحها طالما لا يزال عندي الوقت لذلك
    Sakin ol! Kımıldama! Zaman yine tıngırdıyor. Open Subtitles ابقي هادئة، ابقي في مكانك الزمن يتذبذب
    Güvenlik noktasını ihlal ettiniz. Olduğunuz yerde kalın. Open Subtitles لقد تجاوزت نقطة التفتيش الأمنية ابقى في مكانك
    Başarısız olursan senin yerine feda edilecek başka ruh yok. Open Subtitles وإن لم تفعل ليس هناك روح أخرى للتضحية في مكانك
    Senin yerindeydim, ahbap. Korkularını ben de hissettim. Open Subtitles لقد كنتُ في مكانك يا رجل لقد شعرتُ بمخاوفك
    Yerini aldın mı? Open Subtitles هل أنتِ في مكانك ؟
    Seni tekrar dizlerinin üstünde, ait olduğun yere, ovalamaya döndürecek her şeyi söylerim, Open Subtitles أي شئ ليعيدك على ركبتيكِ تنظفين في مكانك الأصلي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more