| Öyle ki devrimden hemen önce demiştik ki Mısır halkı hayatları hakkında daha kötü hissetmemişlerdi sadece bunu değil, bir de geleceklerinin daha iyi olmayacağını da düşünüyorlardı. | TED | إذن قبل الثورة تماما قلنا أن المصريين لم يشعروا بأسوأ من ذلك حول حياتهم، لكن ليس ذلك فقط، توقعوا أن مستقبلهم لم يكن بإمكانه أن يصبح أفضل. |
| Ucuz kurtulduk, demiştik. | Open Subtitles | قلنا أن هذه الأحداث كانت بمثابة ولادة من جديد |
| Eğer risk yoksa anlamı ne demiştik, değil mi? | Open Subtitles | لقد قلنا أن لم تكن هناك مخاطره فما الهدف؟ |
| Ona Cranford'da her zaman bir yeri olduğunu söyledik. | Open Subtitles | لقد قلنا أن لها مكاناً دوماً في كرانفورد |
| Cinayetlerinin dağınık olduğunu söyledik. | Open Subtitles | قلنا أن الجرائم في كل مكان |
| Düğün sürtüğü seksinin bir anlamı olmayacak demiştik. | Open Subtitles | لقد قلنا أن جنس حفلات الزفاف الفاسق لا يجب أن يعني شيئاً. |
| 15 yaşına geldiğinde kulaklarını deldirebilirsin demiştik ya? | Open Subtitles | هل تعلمين كيف قلنا أن بوسعك خرم أذنيك. عندما كنت في سن الـ 15؟ |
| Her gün birer kutu demiştik ya hani. | Open Subtitles | حسنا، قلنا أن كلًا منّا سيفرغ صندوقًا كل يوم. |
| Tatlım, yemek masasında silahlardan konuşmak yok demiştik. | Open Subtitles | عزيزي، لقد قلنا أن لا نتحدث عن السلاح على مائدة العشاء. |
| Özür dilemenize gerek yok. Teklifin süresi bir haftalık demiştik. | Open Subtitles | لا شيء لتعتذر من أجله لقد قلنا أن الصفقة ستكون على الطاولة لمدة أسبوع |
| Kırıcı kararlar almak yok demiştik. | Open Subtitles | قلنا أن القرارات اللئيمة ممنوعة |
| Temiz yarışacağız demiştik. | Open Subtitles | قلنا أن الانتخابات ستكون نظيفة |