| Aslında en azdan Biraz daha az. Küçük bir afbile aldım. | Open Subtitles | في الواقع ، أقل قليلاً من الحد الأدنى لانني تلقيت عفواً |
| Lütfen özürlerimi kabul et. Bazı arkadaşlarımın Biraz medenileşmesi lazım. | Open Subtitles | رجاءً دعني أعتذر بعض أصدقائي بإمكانهم تعلم قليلاً من الأدب |
| Dürüst olmak gerekirse, bence o konuda Biraz yardım alabilirdi. | Open Subtitles | لأكون صريحة,اعتقدت أنه لربما احتاج قليلاً من المساعدة بهذا الشأن |
| Kibarın içinde Birazcık baş belası baş belasının içinde Birazcık kibar. | Open Subtitles | قليلاً من القسوة الممزوجة باللطف و قليلاً من اللطف الممزوجة بالقسوة |
| Merak ve tutkunun hakim olduğu bir hayat yaşadığımız sürece hepimizin içinde bir parça Leonardo vardır. Teşekkür ederim. (Alkışlar) | TED | طالما أننا نعيش حياة الفضول والعاطفة هناك قليلاً من ليوناردو في كل منا شكرا لك تصفقيق |
| - Bu, hoşuma gitti. - Gençken birkaç tane tanıdım. | Open Subtitles | ـ أنا أحب هذا ـ عرفت قليلاً من هذا الشيىء |
| Zor bela toparladığımız azıcık et ve hindistan cevizi getirdim. | Open Subtitles | لقد وفرنا معاً بصعوبة قليلاً من اللحم وجوز الهند |
| Ben sadece eski iblis bir Biraz orada ağzından kaçırdı. Bir daha olmayacak. | Open Subtitles | أنا فقط أخرجت قليلاً من المشعوذ . القديم ، لن يحدث هذا مجدداً |
| Biraz daha adam olsa iyi olurdu, değil mi Doris? | Open Subtitles | لا تمانعي قليلاً من قوة الرجال, اليس كذلك, دوريس ؟ |
| Evet onu getireceğim o kurtulacak . Bizim Biraz sabıra ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سأحضرها لأنها ستتعافى ، نحتاج فقط أن يكون عندنا قليلاً من الصبر |
| Pirinç patlaklı kekin üstüne Biraz muz, ve buna ne diyoruz? | Open Subtitles | أجل بعض الموز وسنضع عليها قليلاً من هذا ماذا يدعى ؟ |
| Sadece şu okul işi ve düğün hazırlıklarından dolayı Biraz yoruluyorum. | Open Subtitles | انا بخير لكني مُرهق قليلاً من التخطيط للزواج والكليه وكل ذلك |
| İkimiz de Biraz gizemin romantizme iyi geldiğine hem fikir miyiz? | Open Subtitles | لمَ لا نتفق أن قليلاً من الغموض، مفيد للعلاقة العاطفية ؟ |
| Ama helyum hidrojenden Biraz daha ağırdır bu yüzden helyum yıldızın merkezine çöker ve şimdi helyum atomları merkeze yığılıyor. | Open Subtitles | لكن الهيليوم أثقل قليلاً من الهيدروجين . لذا فإنه يغرق عميقا إلى مركز النجم . والآن ذرات الهيلوم تحتل المركز |
| Belki Biraz kara orman pastasından buluruz, Biraz da bisküvi. | Open Subtitles | ربما يمكننا ان نحضر كعكة الغابة السوداء قليلاً من الفطيرة |
| Dışarıdan Biraz kaba görünüyor, biliyorum ama o iyi kalpli ve tatlı biridir. | Open Subtitles | أقصد ، أعلم أنه يبدوا قاسياً قليلاً من الخارج لكنه كريم و لطيف |
| Elbise kısmını bir kenara bırakıp işin olan kısmı tanımlamaya gelince Birazcık ihtişamlı. | Open Subtitles | إذن , بجانب ترك الجزء المتعلق بالفستان, اكثر مرحاً قليلاً من الملل القاتل |
| Bunun siki tutmak'tan Birazcık daha fazla olduğunu düşünmedin mi? | Open Subtitles | ألا تعتقد أن هذا أكثر قليلاً من إخفاق بسيط ؟ |
| İçinde en Küçük bir nefret bile varsa imanın hiçbir işe yaramaz. | Open Subtitles | إيمانُك لن يكون قوياً إن كان لديك ولو قليلاً من الكره بداخلك |
| Bir parça ekmek ya da beni ayakta tutabilecek Biraz tortilla olsa | Open Subtitles | قطعة خبز أو قليلاً من التورتيلا أقيم بها صلبي |
| Bu paralı askerler birkaç doların hesabını mı yapıyor yani? | Open Subtitles | كل هذا لكي يحفظ الجنود قليلاً من أموال الضرائب ؟ |
| İnan bana, senin gibi bir goril olunca ufak bir ayartma bile olmadı. | Open Subtitles | صدقني ، مع غوريلا مثلك لم يكُن هُناك على الأقل قليلاً من الإغراء |