Güvenli ve tekrar edilebilir bir sıralama bulursam ezberlemek zorundaydım. | TED | حين وجدت تسلسلات بدت آمنة وقابلة للتكرار، كان عليّ حفظها. |
Az önce 48 yaşında bir kadına öleceğini söylemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان عليّ أن اخبر امرأة في 48 من عمرها انها ستموت |
Şehrin bu tarafındaydım çünkü çok önemli uluslararası bir iş görüşmesine katılmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى هذه المنطقة لأنه كان عليّ حضور اجتماع عملٍ دوليٍّ مهم |
Düşünmem gerekirdi, o, bu evdeyken yoluna çıkmamak en akılcısı. | Open Subtitles | كان عليّ أن أعرف أنه في مثل هذا الوقت كان من الحكمة أن أبقى بعيدةً عنك حين يكون في المنزل |
Hayır, adamım, O' na yardım etmem gerekti. Kendimi yere serdim. | Open Subtitles | كلاّ يا رجل، كان عليّ مساعدتها كان عليّ جعلهم يصدّقون ذلك |
Bekleyemezdim. İmkanı yoktu... Seni orada o anda elde etmeliydim. | Open Subtitles | ليس من طريقة هناك كان عليّ أن أقترب منكِ حينها |
- Not bırakmamışsın. Evet , yapmam gereken şeyler vardı. Bişeyler yaptım. | Open Subtitles | نعم , حسناً , كان عليّ فعل شئ كان عليّ فعل شئ |
Doğru şeyi yapmakla başarılı olmak arasında seçim yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أختار بين فعل الشئ الصحيح وأن أنجح |
Ama kendi yoluna gitmek istemiştim ve bende buna izin vermek zorundaydım. | Open Subtitles | لكن عليك أن تكمل طريقك، و كان عليّ أن أدعك تترك المنزل |
Henry bir tuzak kurdu diye endişeleniyordum... - ...ama bu riski almak zorundaydım. | Open Subtitles | كُنتُ قلقة من أن هنري يعُدُ فخ ، لكن كان عليّ أن أجازف. |
Bu öğleden sonraki işimiz için bir konferansın zamanını değiştirmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان عليّ اعادة ترتيب اجتماع دعوة بسبب ما سنقوم به هذا المساء |
Gidecek kişi sayısını azaltmak zorunda kaldım ve sen gelemiyorsun. | Open Subtitles | كان عليّ أن أُخفّض عدد الطلاب المسافرين وتوجّب حذف اسمك |
İncinmiş benliğimin filmini çektirmek için hastaneye gelmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أتفقد المستشفى بنفسي كيّ أرى الأمور بعيني |
Dikkat çekmek için bir şeyler yapmam gerekiyordu, değil mi efendim? | Open Subtitles | كان عليّ أن أفعل شيئاً لكيّ أبرز. أجل، فعلتُ ذلك، سيدي. |
Sanat ürünleri satan bir yerden bir şeyler almam gerekiyordu. | Open Subtitles | حسناً,كان عليّ ان اخذ بعض الاشياء من متجر مُعدات الفن |
Ama ne kadar değiştiğini öğrenmeden önce bu sabah biriyle ilgilenmem gerekiyordu. | Open Subtitles | قبل أن أعرف ذلك الكم، كان عليّ التعامل مع أحدهم هذا الصباح |
Zamanında burada olmam gerekirdi. Üzgünüm. Çok üzgünüm. | Open Subtitles | كان عليّ الحضور هنا في الوقت المحدد، آسف. |
Tanrım! Lastiği bırakıp sesizce gitmem gerekirdi. | Open Subtitles | يا إلهي، كان عليّ ترك الإطار عند الباب والرحيل بهدوء. |
Yıllarca terapiye gitmem gerekti ve okuldaki çocuklar bunu öğrendi. | Open Subtitles | كان عليّ الذهاب للعلاج النفسي لسنوات، والأطفال في المدرسة عرفوا، |
Seni daha en başta buraya getirmemeliydim. Tehlikeden başka bir şey getirmedi Sana. | Open Subtitles | ما كان عليّ أنْ أقودكِ إلى هنا أساساً لمْ أسبّب لكِ إلّا المتاعب |
Yapmam gereken tek şey, oltayı yemlemekti. Tamam, plan şu: | Open Subtitles | كل ما كان عليّ فعله هو وضع الطعم في الصنارة |
Ve Onu orada birakmak zorunda kaldim. Ne yapacagimi bilemedim. | Open Subtitles | و كان عليّ أن أتركها هناك لم أعرف مالذي افعله |
Keşke Seni hatıralarımdaki o güzel yerinde bıraksaymışım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أدع ذاكرتي الممتلئة بالذكريات اللطيفة معك لوحدها. |
Bakın, olay şu: Altımda çalışan 130 polisin, toplumun işgalcileri olmak yerine ortakları olmaları için bir yol bulmam lazımdı. | TED | أترون، هذا ما أتكلم عنه: كان عليّ أن أجد طريقة لتحويل 130 شرطيا تحت قيادتي من محتلين للمجتمعات إلى شركاء لهم. |
Ari, önceki gece beni aradığında yine bunu yapmamam gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | ما كان عليّ أن أمشي معك ثانية سبق ومررنا من هذا |
Belki bir tarihçi olmalıydım ya da belki bir muhabir. | TED | ربما كان عليّ أن أصبح عالمة تاريخ أو ربما صحفية. |