| Fakat bu hayvan sürüsünü beslemek gezegenimize büyük zararlar veriyor. | TED | ولكن الحفاظ على هذا القطيع يأخذ ثمناً كبيراً من كوكبنا. |
| Eğer nükleeri tercih ederseniz, büyük bir azalma elde edersiniz, ama rüzgar ve(ya) konsantre güneş enerjisiyle olacağı kadar değil. | TED | إذا ذهبت الى النووية، فستحصل على إنخفاض كبير لكنه ليس كبيراً كما هو الحال مع الرياح أو الطاقة الشمسية المكثفة. |
| Bu çok-aileli kompleksi inşa etmekle büyük bir hata yaptık- para kaybettik. | Open Subtitles | عندما قُمنا ببناء مُجمع الأُسر المتعددة هذا ارتكبنا خطأً كبيراً خسِرنا المال |
| yaşlı görünüyor, ama henüz 21 yaşında. - Evet, oldukça yaşlı. | Open Subtitles | يبدو كبيراً في السن , وليس في الـ21 نعم يبدو كذلك |
| Yakında oradan çıkar mısın? Bilmiyorum hayatım. Daha fazla terapi yaptırmalıyım. | Open Subtitles | لا أعرف يا حبيبتي، ما زلت سأتلقى قدراً كبيراً من العلاج |
| En son, büyük bir kavga ettik. Aramız hiç iyi değil. | Open Subtitles | في آخر مرة تشاجرنا شجاراً كبيراً أواجه الكثير من المشاكل معه |
| Yani ben evdekiler için büyük bir kahraman oldum, tamam mı? | Open Subtitles | إنتظرِ، لذك أُعتبر بطلاً كبيراً فى نظر أقربائي، أليس كذلك ؟ |
| Asla ama asla dokunulmaması gereken, çok büyük tehditkâr bir düğme gördüğümde... | Open Subtitles | لذا فعندما أرى زراً خطراً كبيراً يجب ألا يتم ضغطه أبدأً، أبداً |
| Çünkü bu süreçlerin her biri çok büyük miktarda enerji üretiyordu. | Open Subtitles | لأنّ كلّ واحدة من تلك العمليّات تُنتج قدراً كبيراً من الطاقة. |
| - Çöl Çakal birimi alanı büyük degil. Belki 10 kare mil. | Open Subtitles | إن مجال علب ذئاب البراري الصحراوية ليس كبيراً غالباً 10 أميال مربعة |
| Ama ya bu bebek ikimiz için de büyük bir hataysa? | Open Subtitles | لكن ماذا لو كان إنجاب هذا الطفل خطأ كبيراً بالنسبة إلينا؟ |
| Biraz riskli olduğunu biliyorum ama bana büyük bir iyilik yapmış olacaksın. | Open Subtitles | أعرف أن هذا مشبوه به قليلاً ولكنك ستفعل معروفاً كبيراً لي حقاً |
| Birbirimizi pek sevmediğimizi biliyorum ama son altı senede hayatımın büyük bir parçası oldunuz, bu yüzden gelmenizi çok isterim. | Open Subtitles | أعرف أننا لا نستلطف بعضنا البعض لكن في السنوات الست الأخيرة أصبحت جزءا كبيراً من حياتي لذا يسعدني أن تحضر |
| Liman Koyu Kasabı davasında büyük bir gelişme var da. | Open Subtitles | المسألة فقط أنّنا أحرزنا تقدّماً كبيراً بقضيّة سفّاح مرفأ الخليج |
| Başka insanlarla da görüşebiliriz ama bence du bu büyük bir hata olur. | Open Subtitles | الذي يعنيه هو أن نرى ما في السوق والذي، بالمناسبة، أراه خطأ كبيراً |
| Öyleyse söylediğin şey, o büyük açıklamayı bulmadığın çünkü öyle bir açıklama yok. | Open Subtitles | إذاً أنتِ تعترفين أنكِ لم تجدي تفسيراً كبيراً وحيداً لأنه ليس موجوداً أساساً |
| Şampiyon gibi nasıl büyük ve güçlü olacağını söyleyeyim mi? | Open Subtitles | أتريد أن تعرف كيف تنمو لتصبح قوياً و كبيراً مثلي؟ |
| Çok büyük ve garipti, bir çok boş odası ve gizli geçitleriyle. | Open Subtitles | لقد كان كبيراً جداً وغريب وبه الكثير من الحجر الفارغة والممرات السرية |
| Artık Amerika'da yaşlı olmakla ilgili yeni bir tutuma ihtiyacımız var. | TED | نحتاج الآن طريقة جديدة في التفكير عما يعنيه كونك كبيراً في السن في أمريكا. |
| Galiba Max Amca kafasıyla çok fazla kayayı yerinden oynatmış. | Open Subtitles | أعتقد أن العمّ ماكس أزاح واحداً كبيراً من الصخور بجمجمته |
| Biliyorum. Ama kamyonlu katil davasında çok önemli bir gelişme var. | Open Subtitles | أعلم، أعلم، الأمر أنّنا أحرزنا تقدّما كبيراً بقضيّة قاتل شاحنة الثلج |
| Sırtında koca bir küfe içkiyle zenci bir çocuk bizi takip ediyor olurdu. | Open Subtitles | كان هناك صبى صغير ملون يركض من خلفنا يحمل إبريقاً كبيراً من الخمر على ظهره |
| Bağış çok başarılı geçti fiyatlar çok yükseltildi ve ilgi büyüktü. | Open Subtitles | فالحفل الخيري لاقى نجاحاً كبيراً إذ جمع الكثير من المال والاهتمام |
| ciddi bir mücadeleydi, ve aslında biyolojiden gözlemlediğimiz örnekler ipuçların çoğunu verdi. | TED | لقد كان تحدياً كبيراً وقد كانت النماذج من الحياة الطبيعية هي التي اعطتنا لمحات عن كيفية العمل على ذلك المشروع |
| Az önce epey bir para kaybetmeme neden oldun, tatlım. | Open Subtitles | لقد كلفتِني الأن قدراً كبيراً من المال ، يا حبيبتي |
| Hem bütçemizi dengeler, hem de vatandaşlarımıza Kocaman bir çek veririz. | Open Subtitles | سيكون ذلك كافياً لمعادلة الميزانيّة و إعطاء كلّ مواطن شيكاً كبيراً |
| Bay Çakmaktaş, şu anda zimmetine yüksek miktarda para geçirmek üzeresin. | Open Subtitles | سيد فلينتستون ، انت على وشك اختلاس قدراً كبيراً من المال |
| Zamanında pek başarılı olmamıştır, günümüzde de pek icra edilmez. | Open Subtitles | و لم تحقق نجاحاً كبيراً و لا يؤديها أحد حالياً |
| Blog'unda bayağı büyük bir adam ama gözümün içine bakamıyor. | Open Subtitles | لقد كان رجلاً كبيراً ذو مدونة إلكترونية ولا يمكنه مواجهتي |