Galiba buraya sizinle ne kadar gurur duyduğumu söylemek için geldim. | Open Subtitles | أعتقد أني أتيت إلى هنا لأقول لك كم أنا فخور بك |
Kuzey Kutbu'ndaki atölyemden şunu söylemek için geldim Simpsonları evden çıkarma. | Open Subtitles | لقد أتيت من معملي بالقطب الشمالي لأقول لك لا تطرد السيمبسون |
Aslında geleceğinizi bilseydim aslını söylemek gerekirse bu kadar çabuk gelebileceğinizi tahmin etmemiştim. | Open Subtitles | إذا كنت فقط أعرف أنك ستأتين لأقول لك الحقيقة إننى لم أجرؤ أبداً أن أتمنى أن ترتبى لذلك سريعاً جداً |
Doğruyu söylemek gerekirse, bu olayla başlangıç noktasına geri döndük. | Open Subtitles | لأقول لك الحقيقة , لقد عدنا لاول الطريق ثانية |
Seni ilk defa sevdiğimi söylemeye cesaret ettiğim günü hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر المرة الأولى التي تشجعت فيها لأقول لك أني أحبك |
Ama yalnızca bunu demek için burada bulunmuyorum. | Open Subtitles | لكن أنا لست هنا لأقول لك ذلك فقط. |
Sana dürüst gerçekleri söylemek için, bayım, hepsini çok hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لأقول لك بصدق يا سيّدي، لا أتذكّر كل شيء جيّدًا. |
Noel'ini kutlayıp, seni sevdiğimi söylemek için aramıştım. | Open Subtitles | أنا فقط طلبتك لأتمنى لك عيد ميلاد سعيد، هذا كل شيء لأقول لك أحبك |
Bunları söylemek için seni çağırmadım durumun farkındayım pastadan payımı almazsam bülbül gibi öterim. | Open Subtitles | هل تريد شيئاً الآن؟ أنا لم أحضرك إلى هنا لأقول لك أنني أعرف ما حصل |
Ben bu işin dürüst olduğunu ve işte iyi para olduğunu söylemek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لأقول لك , أنه . عمل شريف و ماله وفير |
Ben bu işin dürüst olduğunu ve işte iyi para olduğunu söylemek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لأقول لك , أنه . عمل شريف و ماله وفير |
- Bulmacada olduğunu söylemek için aradılar mı? | Open Subtitles | لذلك يسمونه لك لأقول لك ستعمل اسمك سيكون في هذا؟ |
Şey, gerçeği söylemek gerekirse, belki bazı şeyleri iyileştirebiliriz. | Open Subtitles | فكرت جيدا، لأقول لك الحقيقة، أن ربما نتمكن من تصحيح الامور. |
Doğrusunu söylemek gerekirse ben kimseyi sevmedim ama sen... | Open Subtitles | لأقول لك الحقيقة،انا لم أحب شخصاً مثلك أبداً بحياتي |
Doğruyu söylemek gerekirse, seni suçlamıyorum, ama benimle çalışman gerekiyor. | Open Subtitles | لأقول لك الحقيقة أنا لاألومك لكنك تحتاجين العمل معي |
Doğruyu söylemek gerekirse onları gördüğümü hiç hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أتعرف، لأقول لك الحقيقة لا أذكر إني كنت أراهم أعني أنا واثق أنني فعلت |
Buraya sana, açık ve net bir şekilde oğlumdan uzak durmanı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأقول لك لا تقترب من ابني بما لا يدع مجالًا للشك |
Sadece her şeyin yolunda gittiğini söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئت فقط لأقول لك ان كل شئ على ما يرام |
Buraya sana hoşça kal demek için geldim. | Open Subtitles | لقد جئت فقط ، لأقول لك وداعاً بطريقتى |
Üzerinde uzun uzun düşün derdim ama zamanımız daralıyor. | Open Subtitles | كنتُ لأقول لك أن تفكر ملياً لكن الوقت يداهمنا |
Ben gidiyorum Veda etmeye geldim. | Open Subtitles | سأسافر جئت لأقول لك مع السلامة |
- Ben de iyi geceler dilemeye geliyordum. | Open Subtitles | -كنتُ سأعرجُ عليك لأقول لك ليلة سعيدة |
Ama bunu söylememe gerek yok değil mi? Siz koçun eşisiniz. | Open Subtitles | لكني لست بحاجة لأقول لك ذلك أنت زوجة المدرب |
Ama şimdilik, sadece araba için teşekkür etmek için arıyorum. | Open Subtitles | لكن للآن، أتصل لأقول لك شكراً على السيارة. |