| Tüm seanslarımızda, soru işaretleri vardı, Çünkü sen temelde, bir katil değilsin. | Open Subtitles | في كلّ جلساتنا، كانت لديّ علامات إستفهام لأنّك في القلب لست قاتلاً |
| Ve seni uyurken falan ele geçirmediler Çünkü sen hiç uyumuyordun. | Open Subtitles | أنت لم يتملكّ أحد بينما كنت نائماً لأنّك لم تنم مطلقاً |
| Sen istedin diye her şeyi son dakikada iptal edecek değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع إلغاء كلّ شيء في اللحظة الأخيرة لأنّك أردتِ ذلك |
| Taş gibisin, sarışınsın ya da amın var diye görmezden gelecek değilim. | Open Subtitles | لن أعذركِ لأنّك مثيرة أو لأنّك شقراء أوّ بسبب ماتملكينه بين ساقيكِ |
| ondan hoşlandın diye paçayı sıyıramaz. | Open Subtitles | فقط لأنّك أعجبت بها، فلا يمنحها ذلك التجاوز |
| Harvard'a gitmiş olduğun için her şeyi bildiğini sanıyorsun. | Open Subtitles | فقط لأنّك درست في جامعة هارفرد، تعتقد بأنّه.. بوسعك التلاعب بالنظام ؟ |
| Belki de senin aynada kendine bakamayışının sebebi seninde kendi kendine kabul edememendir. | Open Subtitles | عدم قدرتك على رؤيتك نفسك في المرأه لأنّك لم تتعرف على نفسك أيضاً |
| - Çünkü sen bana âşıkane bakmaktan söylediklerimin ...tek kelimesini bile duymadın? | Open Subtitles | لأنّك كنت مشغولا جدًّا بتحديقك الوقح في عوض الإستماع لأيّ كلمة قلتها؟ |
| Sadece ikili oynamak istiyorsun, Çünkü sen hain bir faresin. | Open Subtitles | بل أنت تريد الحصول عليها بأيّ وسيلة .. لأنّك خسيس |
| Hey, aslında ben ballandırarak anlatıyordum... Çünkü sen çok halsizsin. | Open Subtitles | لقد كنت كبش الفداء لك دائماً، لأنّك ضعيف. |
| Çünkü sen gerçekten çok çalıştın ve bu senin işin ve biraz da delisin. | Open Subtitles | لأنّك عملت بجهد، وهذا عملك. وأنت مجنونة قليلاً. |
| Çaresiz bir kasabayı yağmaladın diye yüce bir lider olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | أتحسب نفسك قائدًا عظيمًا لأنّك سلبت بلدة لا حوال لها ولا قوّة؟ |
| Beni kurtardın diye seninle değildim. Seni sevdiğim için seninleydim. | Open Subtitles | لم أكُن معك لأنّك أنقذتني، بل كنت معك لأنّي أحببتك. |
| O sinsi veledin suratına yumruk attın diye başın belaya girmedi. | Open Subtitles | تقع في مشكلة لأنّك ضربت ذلك الشقي في وجهه. على الإطلاق |
| Bilmelisin, çünkü ondan tüm hayatını aldın. | Open Subtitles | ينبغي أن تعرف اسمه لأنّك أخذت حياتهُ بالكامل منه |
| Ama sadece bu lanet şehirdeki tek iyi insan olduğun için. | Open Subtitles | لكن هذا فقط لأنّك الشخص الوحيد اللطيف في هذه البلدة الكريهة! |
| Ölmek üzere olmadığına göre silahlı olmanın sebebi suçu sağlığın yerine, başkasına atıyor olduğundur. | Open Subtitles | وبما أنّك لستَ على حافّة الموت، فأنت تحمل السلاح لأنّك ترى صحّتك سبباً في شيءٍ آخر سوى صحّتك |
| - Çünkü Jo... Sen "gerçek" yerine "cesareti" seçtin. | Open Subtitles | لأنّك يا جيل إخترتي التحدّي بدلا من الحقيقة |
| - Uzun zamandır seni görmüyordum. - Belki de aramayı kestiğin içindir. | Open Subtitles | ـ لم أركِ منذ وقت طويل ـ ربّما لأنّك توقّفت عن الاتّصال |
| 17 yaşında olmana mı? | Open Subtitles | ماذا، لأنّك كنت في السابعة عشر من عمرك ؟ |
| Benim içeceğimi düşündüğün için mi içtin? Bir başkan yardımcısı böyle mi davranır? | Open Subtitles | أخذتُ مشروباً لأنّك ظننتني سآخذ واحداً، أتراه شيئ قد يفعله نائب مدير للمبيعات؟ |
| Sen kendini buna inandırmışsın, çünkü, kızını kurtaranın, sen olmasını istiyorsun. | Open Subtitles | أنت أقنعت نفسك بأنها هناك لأنّك تريد أن تكون الذي ينقذها |
| Ya da bu saçmalığı Beni küçük düşürmeyi sevdiğin için uyurdun. | Open Subtitles | أو أنّك اخترعتَ تلكَ اللافتة على ظهري لأنّك تحبّ أن تذلّني |
| Bana inanmıyorsun diye, illa nedeni bu olacak demek değil baba. | Open Subtitles | ليس فقط لأنّك لا تصدّقني، أبي فذلك يجعل من رأيّك صحيحاً |
| Ya da sen yabancı olduğundan, sana ip satmıyorlar. | Open Subtitles | أو ربّما لأنّك أجنبي. لذلك رفضوا بيع الحبل لك |