"لا يمكن" - Translation from Arabic to Turkish

    • Bu
        
    • mümkün değil
        
    • edemezsin
        
    • edemem
        
    • bile
        
    • yok
        
    • edemeyiz
        
    • hiç
        
    • bunu
        
    • O
        
    • olamaz
        
    • edilemez
        
    • edemez
        
    • hiçbir
        
    • yapamazsınız
        
    Bu yüzden bir kara deliğin arkasına hiçbir şey saklayamazsınız. TED و بذالك لا يمكن إخفاء أي شيء وراء ثقب أسود.
    Bu sancılı kavga olmadan, kozanın kabuğundan kurtulmak ve yeni oluşmuş bir kelebek olarak kanatlarını güçlendirmek mümkün değil. TED بدون هذا الصراع المؤلم للخروج من الشرنقة لا يمكن للفراشة التي خرجت حديثا أن تقوي أجنحتها،
    - Şirket 20 yaşına giriyor demek. Yani yatağa atabilirsin ama sarhoş edemezsin. Open Subtitles الشركة بلغت عامها العشرين يمكن أن تضاجعها و لكن لا يمكن أن تسكريها
    Bana doğru söylemezsen sana yardım edemem. Open Subtitles أنا لا يمكن أن تساعدك، إذا لم تكن صادقة معي.
    Hayalgücümüzü zorlasak bile seninle dost olduğumuzu söylemek mümkün olmaz. Open Subtitles دون تخيلات لا يمكن و صفنا علـى أننا كنا صديقين
    Sizin durumunuzda bir kesinlik yok. Dünyada hiçbir doktor size garanti veremez, Open Subtitles أن في حالتك لا توجد ضمانات لا يمكن لأي طبيب في العالم
    Gerçek anıları sahte anılardan eksiksiz bir şekilde ayırt edemeyiz. TED لا يمكن أن نميز ذكريات حقيقية موثوقة من ذكريات كاذبة.
    Ve tüm Bu örneklerin güzel tarafı bunlarla hiç alakamızın olmaması. TED وأجمل ما في هذين المثالين اننا لا يمكن ان نتصرف بهما.
    Ve bence yakalanırsın da çünkü O bunu örtbas edemez. TED وسيُقبض عليكِ على ما أعتقد، لأنه لا يمكن التغاضي عنه،
    O zaman diğer insanlar tarafından görülmezseniz, siz de göremezsiniz. TED لذا فعندما لا يمكن للناس رؤيتك، لا يمكنك رؤيتهم أيضاً.
    Bunun anlamı, sistem aniden bir bütün olarak bir davranış sergilemeye başlar ve Bu davranış, sistemin bileşenlerine bakılarak anlaşılamaz veya kestirilemez. TED هذا يعني أن النظام ككل يبدأ فجأة في إظهار سلوك لا يمكن فهمه أو التنبؤ به من خلال النظر إلى مكونات النظام.
    Bir sandviç lezzetli olabilir, Bu park alanı yakında olabilir ve Bu oyun kolay kazanılmış olabilir ama her şey dehşet verici olamaz. TED قد تكون الشطيرة شهية، قد يكون مكان ركن السيارة قريبا، وقد تكون تلك المباراة ملتهبة، لكن لا يمكن لكل شيء أن يكون رائعا.
    Bu deli Fransız çingene oyuncu ortadan kayboldu, dumanlar içerisinde yok oldu ve fark ettim ki, geldiğim şekilde geri dönmem mümkün değil, mümkün değil. TED ولقد اختفى، هذا الممثل الغجري الفرنسي المجنون، في وسط الدخان، وأنا أدرك، لا يمكن العودة بالطريقة التي جئت بها.
    Gelecekteki teknolojimizin neleri başarabileceğini ve bedenlerimizle neler yapabileceğini tahmin etmek mümkün değil. TED لا يمكن لأحد أن يخبرنا ما يمكن لتكنولوجيا المستقبل أن تنجز كما لا يمكن أن نعرف ما يمكن أن نفعله بأجسامنا.
    ya bizim Bu değerlerle olan bağımızın kopmuş olduğunu gösterir ya da daha beteri, Bu değerlerin öğretilmesi mümkün değil demektir. TED إما فقدنا الاتصال مع تلك القيم، أو أفضل حالا، صدقنا بأننا لا نحتاجها أو لا يمكن تعليمها.
    İnsana uygun motivasyonu verirsen neler yapacağını tahmin bile edemezsin. Open Subtitles بإعطاء المرء حافزاً مناسباً لا يمكن التنبّؤ بما قد يفعله
    Üzgünüm Bay Bowden. Bu görüşmeye devam edemem. Open Subtitles أنا أسف يا سيد بودن لكني لا يمكن أن أكمل تلك المكالمة
    Ciddi olamazsınız efendim! Yani yardımcı olmaya kalksam bile Bu hoşlarına gitmez! Open Subtitles لا يمكن أن تكون جادا حتى لو أردت مساعدتهم فلن يقبلوا ذلك
    yok olmadılar ya! Bu kadar küçük bir gemide gizleyici aygıt da olmaz. Open Subtitles لا يمكن أن يكونوا قد اختفوا، حجم السفينة لا يسمح بوجود نظام تخفى
    Onu ne kadar sevsek de daha fazla inkar edemeyiz. Open Subtitles لا يمكن أن نُنكر أكثر من هذا بقدر ما نحبّه
    Daha sonra Deah'ın odasına gittim daha önce çoğu kez yaptığım gibi, onu aradım, hiç doldurulmayacak bir boşluk bulmak için. TED بعدها ذهبت إلى غرفة ضياء كما فعلت كثيرًا من قبل، أبحث عنه، فقط لأرى فراغه الذي لا يمكن أن يمتلئ مجددًا.
    Bu malzeme çıkmaz. bunu bana ikizim verdi. Kendisi özel kuvvetlerdedir. Open Subtitles لا يمكن تمييز هذا الشيئ حصلت عليه من شقيقي لايمكن تمييزه
    Sınavlar için hazırım ama O, beni tahmin edilemez buluyor. Open Subtitles أنا مستعد للمحن لكنه يشعر أنه لا يمكن التكهن بتصرفاتي
    Ancak Hindistan'da bunu yapamazsınız, çünkü halkın dediğini dinlemek zorundasınız. TED في حين أنه في الهند, لا يمكن حدوث ذلك, لأنه يتعين عليك الإستماع لصوت الشعب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more