"لتأخذ" - Translation from Arabic to Turkish

    • almak için
        
    • almaya
        
    • al
        
    • alması
        
    • alıp
        
    • alma
        
    • alacak
        
    • alman
        
    • almanın
        
    • götürmek
        
    Ölüm Melekleri insan hayatını kısaltmak ve almak için vardır. Open Subtitles آلهة الموت أوجدت فقط لتأخذ حياة البشر لتقصير فترة حياتهم
    Evet ama bir keresinde Kılıç'la Pusula'yı benden almak için kullanmıştın. Open Subtitles لا ، لكن يمكنكَ أنّ تستخدمها لتأخذ السيف و البوصلة منـّي.
    Bu, nesneleri yukarıya göndermenin maliyetini iki sıfır atacak kadar düşürdü ve birdenbire deney yapmaya, biraz risk almaya ve birçok yeniliği gerçekleştirmeye gücümüz yetiyordu. TED وهذا يخفض من تكلفة وضع الأشياء في الفضاء بـ 100 مرة أقل، وفجأة استطعنا تحمل هذه التجربة، لتأخذ القليل من الخطر، ولتحقيق الكثير من الابتكار.
    Tüm işlerini yanına al ve Pazartesi sabah altıda masamda olsun. Open Subtitles لتأخذ عملك معك وأريده مُنجزاً على مكتبي بالسادسة صباح يوم الإثنين.
    Siz rahatınıza bakın. Ben Tara'yı alması için bir hemşire yollarım. Open Subtitles حسناً , ابقي هنا وسأرسل ممرضة بعد بضع دقائق لتأخذ تارا
    Efendim, evde kalan tüm eşyalarınızı alıp çıkmak için 10 dakikanız kaldı. Open Subtitles سيدي, لديك 10 دقائق لتأخذ أياً ما قد أبقيته هناك و تخرج
    Kendi sorumluluğunu alma cesaretinin olmasına şaşırdım! Open Subtitles لقد تفاجأت انك تملك الشجاعة لتأخذ المسئولية بنفسك
    Dünya üzerindeki hiçbir kuvvet bunu elimden alacak kadar gaddar olamaz. Open Subtitles لا يوجد هنالك قوةً على الأرض كافيةً لتأخذ ذلك الحب مني
    Şunlar ayağından düşmeden önce bunları alman için ısrar ediyorum. Open Subtitles أنا ألح عليك لتأخذ هؤلاء قبل أولئك الأشياء ما تسقط عن قدميك
    Belediye Başkanı'yla konuşup, ilave talimatlarımı almak için bana dönseniz daha iyi edersiniz. Open Subtitles ألا تعتقد أنه من الأفضل أن تتصل بالعمدة ثم تعود الي لتأخذ تعليماتي التالية
    Hallet da reçel kavanozu ya da onun gibi bir şey almak için onun bu tarafa doğru geldiğini söyledi. Open Subtitles وهيلت قال انها كانت قادمه الى هنا لتأخذ بعض زجاجات الجيلى او شئ مثل هذا
    Hey, bu ne şimdi? Ciddi ol. Arkadaşlık etsin diye yanımıza bir piliç almak için sana ekstra ödeme yapmam. Open Subtitles لن أدفع لك المزيد من المال لتأخذ معك إحدى النساء لمرافقتك
    Bir hamburger almak için işsizlik çeki mi gerek, ha? Open Subtitles من لديه الرفاهية بطاقة الأئتمان عليك أن تدفع المال لتأخذ برجر هنا ؟
    Bir daha ondan para almaya kalkacak olursan... yanında tabanca getir. Böylece bir şansın olur. Open Subtitles إذا عدت لتأخذ نقودها ,فأحضر معك مسدساً بهذة الطريقة قد تجد فرصة
    Rachel Chandler'dan nemlendirici almaya geldi... Open Subtitles ورايتشل جاءت لتأخذ بعض المرطبات من تشاندلر
    İçecek almaya gitti. Hoş bir kız. Open Subtitles ذهبت لتأخذ مشروبا, إنها لطيفة, أليست كذلك؟
    Tedbir al, garip yerlere tek başına gitme. Open Subtitles لتأخذ الحماية , لا تذهب لأماكن . غريبة لوحدك
    Kimliğini doğrulamamız için DNA kanıtı al biraz. Open Subtitles لتأخذ الإذن بالحصول . على الحمض النوويّ لتأكيد هويّته
    Lütfen hangisini istersen al. Hayır kurumuna vermek istemiyorum. Open Subtitles -من فضلك , لتأخذ ما تحب منهم لا أرغب فى أن أهبهم إلى الدور الخيرية
    Kuzey Vietnamlıları daha ciddiye alması gerekiyor mu? Open Subtitles لتأخذ الجزء الشمالي من فيتنام بجدية أكثر؟
    Artık buradaki yerini alıp savaş için sığır üretmenin zamanı geldi. Asıl doktora ihtiyaç var baba. Open Subtitles ها قد أنهيت دراستك، وآن الأوآن لتأخذ مكانك هنا، لإنتاج لحم البقر للحرب
    Diğerlerinin yanındaki haklı yerini alma zamanın geldi. Open Subtitles حان الوقت لتأخذ مكانك الصحيح بجوار الآخرين
    Ama filmi alacak kadar cesaretin vardı. Open Subtitles لكنك تمالكت أعصابك لتأخذ الفيلم من الكاميرا.
    Ağabeyinden izin alman gerekiyor mu? Open Subtitles ألا توجد مشكلة لو شربت أثناء العمل? هل تحتاج أن تسأل أخاك لتأخذ اذنه?
    Düşünüyorum da, artık benim adımı almanın zamanı geldi, oğlum. Open Subtitles كنت أفكر يا ولد أن الوقت قد حان لتأخذ أسمي
    Bu da, tatilde çocuklarınızı götürmek için çok kötü yerler olduğunu belirtiyor, çünkü orada hiçbir şey yapamıyorsunuz. TED مما يعني أنها أسوأ الأماكن على الإطلاق لتأخذ أولادك إليها في العطلة، لأنه لن يمكنك القيام بشيء هناك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more