| Sarina Hala, sadece bunlar çok lezzetli değil... tüm yemek mükemmeldi. | Open Subtitles | ليس فقط هذا البسكويت لذيذ ولكن الوجبة كلها كانت ساحرة صدقاً |
| Bunlar çok lezzetli görünüyor. Yaban Mersinli olandan al. Çok güzel duruyor. | Open Subtitles | . هذا شهى و لذيذ . خذى هذا التوت , هذا جيد |
| Çorba tabağı vardı, tatlı tabağı vardı, ve aradaki tüm o lezzetli tabaklar. | Open Subtitles | كان هناك بالطبع الحساء. الدورة الحلوى. وجميع هذه الدورات لذيذ الأخرى بين بين. |
| Fikre bakın, güzel bir fincan çaya ne dersiniz, rahatsız olmayın. | Open Subtitles | اها ، هذه فكرة يا آنسه مارأيك بكوب شاي لذيذ صغير |
| Doğru, tiksinç bir şey ama insanlara Yorkshire tarihini anlatmaksa Nefis bir şey. | Open Subtitles | لا، إنها مقرفة، لكن تثقيف الناس حول تاريخ يورك شاير، لذيذ جداً جداً. |
| Kesinlikle, bu baharatlı olanlar çok iyi. Michael, bunu denemelisin. | Open Subtitles | نعم ، بلا شك هذا النوع الحار لذيذ ٌ بالفعل |
| O, bundan daha iyisini beceremezdi. harika olmuş. | Open Subtitles | لم يكن باستطاعته ان يطهو افضل من هذا انه لذيذ |
| Şunu bir tat. Çok lezzetli. Ama bardağımı geri getir. | Open Subtitles | تذوقي هذا , انه لذيذ احرصي على ان استعيد الكأس |
| Hımm, lezzetli. 57 yaşında, eski içici, sigarayı iki sene önce bırakmış? | Open Subtitles | لذيذ , عمركَ 57 عاماً , مُدخن سابق أقلعتَ منذ عامين ؟ |
| Eğer beni takip edersen kendine ev arayan tatlı, lezzetli burun tozları göreceksin. | Open Subtitles | رائع , لذيذ .. محار يبحث عن منزله اذا كنت تفهم ما اقصده |
| Şu kırmızı şişesi olan... çok lezzetli Likörlerden var mı hiç ? | Open Subtitles | ألديكَ من قبل أيّ فرصة خمرٌ لذيذ حقاً ومعبّأ في زجاجة حمراء؟ |
| Evet, lezzetli, krem zehir, ...bu arada sen eskiden damacanadan çekiyordun. | Open Subtitles | نعم، سم دسم لذيذ و هو، بالمناسبة ما اعتدتى ان تلتهميه |
| lezzetli bir şeyler için Rayleen's'e doğru gidiyoruz. Bize katılır mısın? | Open Subtitles | نحن متجهين الى رايليين لاجل شيء لذيذ, هل تنضمون الينا ؟ |
| Bak cidden erimiş peynir kadar güzel bir şey var mı? | Open Subtitles | اعني .. حقاً هل هناك شيئ لذيذ مثل الجبنة الذائبة ؟ |
| güzel, zevkli bir prova yemeğimiz olacak. Fransız restoranında olabilir. | Open Subtitles | حسناً اذا سنحظى بعشاء تجريبي لذيذ ربما في مطعم فرنسي |
| güzel yeğenlerime, Sevgilerimle Kevin Amcanız güzel. Artık yolumuzdan çekildi. | Open Subtitles | الا وصنع عصير ليمون لذيذ جيد الان هذا خارج الطريق |
| O sevimli ve komik olduğu için ve oh, evet, bana Nefis nefis, unutalım değil mi? | Open Subtitles | لأنه كان جميلاً و مضحكاً و نعم ، لا تدعيني أنسى لذيذ جداً ؟ |
| Pasta çok güzelmiş. Momo'ya da biraz götürsem iyi olacak. | Open Subtitles | هذا الكيك لذيذ جداً لابد أن أشترى بعض منه لمومو |
| İstakoz bitti, ama tavuk harika. | Open Subtitles | اننا لا نفضل سرطان البحر لكن الدجاج لذيذ |
| Sadece, lezzetliymiş diyebilirsin. Tadı rezalet diyemezsin. | Open Subtitles | يمكنكَ أن تقول فقط أنّه لذيذ ولا يمكنكَ أن تقول أنّ طعمه سيء |
| Sizden kalan yemekleri yemeye gidiyorum çünkü inanılmaz Leziz görünüyorlar. | Open Subtitles | سوف أذهب لتناول ما تبقي من طعامك لأنه يبدو لذيذ. |
| Sence tatlı için daha ilginç bir şey alabilir miyiz? | Open Subtitles | هل تظنين أنه بإمكاننا إحضار شيء لذيذ على سبيل التحلية؟ |
| Bu hoş görevi kimin üstleneceğine dair bir karar vereceğiz. | Open Subtitles | في الوقت سنقرر الذين سوف تفعل لك هذا الشرف لذيذ. |
| Bir ayağının kısa olmasından dolayı dans edemedik, ama punç çok lezzetliydi. | Open Subtitles | لم نستطع الرقص بسبب قدمها العرجاء و لكن الشراب كان لذيذ الطعم |
| Orta batıda fiyatlar biraz farklı ama eminim yemekleri lezzetlidir. | Open Subtitles | وسط الغرب، الأسعار مختلفة، لكن أنا متأكّد الغذاء هنا لذيذ. |
| Enfes. Morbo, sonraki acıkmasına kadar bundan bir çuval saklayacak. | Open Subtitles | لذيذ, موربو سيخزن هذا في كيسه للهضم المستقبلي |