| Hayır, alarmın açık olduğunu ve kapıların da kilitli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لا لقد قال أن جهاز الإنذار كان ي عمل والأبواب موصده |
| Bana kilit noktanın çayına hiç şeker atmaması olduğunu söyledi. | TED | لقد قال أن السر هو إنه دائمًا ما أحتسي الشاي بدون سكر. |
| Kaderimizin arkadaş olmak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | رائع، لقد قال أن مصيرنا كان سيكون أصدقاء |
| Bana, tek yapmam gerekenin size doğru... bakıyormuşum gibi davranmak olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال أن كل ما على فعله هو التحدث و كأننى أتحدث إليكم مباشرة |
| Dediğine göre, kalori bakımından bir kadeh şarapla bir dilim çikolatalı pastanın farkı yokmuş. | Open Subtitles | لقد قال أن هذه السعرات الحرارية محسوبة كأس من النبيذ يعادل قطعة من كيكة الشوكولاتة |
| Dedi ki benim Goa'uld sahibim ölmüş, ama bende Goa'uld yok. | Open Subtitles | لقد قال أن الجواؤلد الخاص بي ميت ولكنى لا أملك جواؤلد |
| Emrin, yetkili şubenin üst düzeyinden geldiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أن هذا أمرا من قمة السلطة التنفيذية |
| Etkisiz hale getirin dedi, aşağıya atın demedi. | Open Subtitles | لقد قال أن نحتجزه لا أن نرمي به |
| Beni mükemmel bir ninja yapmanın onun ninjalık amacı olduğunu söyledi! | Open Subtitles | لقد قال أن طريقه في الننجا هي أن يعلمني لأصبح ننجا رائع |
| Böbreğini ona vermenin tek yolunun, bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسناً، لقد قال أن هذه هي الطريقة الوحيدة لتعطيها له. |
| Bunu bana Kenji yaptırdı. Büyük bir şeref olduğunu söyledi. Onun hatırına yapmak istedim. | Open Subtitles | كينجي , أقنعني بأن أفعل ذلك لقد قال أن هذا لَشرف عظيم |
| Bunu bana Kenji yaptırdı. Büyük bir şeref olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كينجي , أقنعني بأن أفعل ذلك لقد قال أن هذا لَشرف عظيم |
| Bu hükümetin bozuk ve yasalara aykırı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أن هذه الحكومة فاسدة وغير قانونية |
| Evet, bir çiftin sonuna kadar gidiyor olduğunu söyledi. | Open Subtitles | بلى، لقد قال أن عليه زوجين يمارسانه بشغف حقاً |
| Tüm bu gezinin Bruges'ü görme dalgasının ölmeden önce senin için hazırlanmış son eğlenceli zaman olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أن هذه الرحلة كلها وجودنا في بروجز كان فقط ليمنحك ذكرى سعيدة واحدة قبل موتك |
| Dur tahmin edeyim, bununla ilgili tek mutlu şeyin sen olduğunu söyledi. | Open Subtitles | دعيني أخمن لقد قال أن الشيء الوحيد السعيد في هذه الساعة كان أنتِ |
| Annesinin dengesiz olduğunu söyledi. Ona kötü davranıyormuş. | Open Subtitles | لقد قال أن الأم غير مستقرة كانت تستغل الطفلة |
| Yapabileceğimiz tek şeyin, kanıtlar toplayıp bunları dışarı çıkarmak olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال أن الشيء الوحيد الذي يمكننا القيام به هو القيام باخراج الدليل |
| Herhalde başkomiserin ofisindelerdir. Önemli olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | ربما يكونون بمكتب الكابتن لقد قال أن الأمر هام جداً |
| İşinin, gün sonuna kadar Leydisinin kalbini kazanmak olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أترى، لقد قال أن عمله، أن يتشجع بالبوح بحبه لسيدته بنهاية اليوم |
| Dediğine göre Grumman... | Open Subtitles | لقد قال أن الشركة تكون فارغة مثل الكنيسة |
| Dediğine göre altın hala sahildeymiş. | Open Subtitles | لقد قال أن الذهب لايزال موجوداً بالخارج |
| Dedi ki, "ilk başta herhangi bir yaşam için dünya çok sıcakmış." | Open Subtitles | حسناً ، لقد قال أن فى البداية كانت الأرض ذات حرارة مرتفعة جداً لكى تكون بها حياة |
| Dünyanın sonunun geldiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أن العالم سينتهي قريبا. |
| Etkisiz hale getirin dedi, aşağıya atın demedi. | Open Subtitles | لقد قال أن نحتجزه لا أن نرمي به |