Onun yanından geçtim ve bir daha hiç görmedim, bitti. | Open Subtitles | لقد ركضت بجواره. لم أره بعدها نهائياً. هذا كل شيء. |
Baban hakkında sana hiç bir şey söyleyemem çünkü onu hayatımda hiç görmedim. | Open Subtitles | لا استطيع ان اخبرك بأى شئ عن ابيك لأننى لم أره مطلقا |
Hayır efendim. Burada değil. Son seferden beri hiç görmedim. | Open Subtitles | لا يا سيدى ، إنه ليس هنا ، إننى لم أره منذ المرة الأخيرة التى تتذكرها |
Çoğu kez, takside giderken bir gömlekte delik ya da çok ilginç, hoş, fonksiyonel bir özellik görürüm. Bu daha önce hiç görmediğim bir şeydir. | TED | وأحيانا عندما أكون في تاكسي وأرى ثقبا في قميص أو شيء ما يبدو مثيرا للاهتمام أو جميل أو عملي على نحو لم أره من قبل. |
Adamı bulamadılar. Onu daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | و لم يمكنهم ايجاد الرجل أنا لم أره من قبل |
Ne cinayet günü ne de daha sonra, onu görmedim ve haber almadım. | Open Subtitles | و أنا لم أره أو أسمع عنه منذ يوم الجريمة |
Bazen orada oluyor ama ben daha onu hiç görmedim. | Open Subtitles | أحياناً يكون متواجد هناك لكني لم أره من قبل |
- Ondan sonra da onu hiç görmedim. - Başkası da görmedi. | Open Subtitles | لم أره منذ ذلك الحين ولا أحد أيضاً , يا سيدى |
Bir daha onu hiç görmedim ve ona ne olduğunu hiç bilmedim... | Open Subtitles | لم أره أبداً بعد ذلك ، ولم أعلم ماذا جرى له |
Evet, onu hiç görmedim ama aramızda garip bir cinsel ilişki olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | -نعم, أنا لم أره أبداً لكنني أشعر بأن لدينا هذه العلاقة الحميمية بغرابة |
hiç görmedim ama bence sen bu bitkinin ortasını kesebilirsin ve ertesi sabah çok lezzetli bir sıvıyla dolmuş olur. | Open Subtitles | لم أره قط، لكني أظن أن يمكنك أن تقطعي قطعة بحجم القلب من هذا النبات وفي الصباح التالي ستمتلىء بسائل لذيذ |
Nakit ödedi, üç aylık, bir daha da hiç görmedim. | Open Subtitles | لقد دفع لي نقداً لمدة ثلاثة شهور مقدماً، ولكني لم أره. |
Işık kutusuna bakma şeklin daha önce hiç görmediğim bir şekildeydi. | Open Subtitles | طريقة تحديقك بعلبة المصابيح تلك كان شيئاً لم أره من قبل. |
Fakat, son görevde, daha önce hiç görmediğim bir Amerikalı daha vardı. | Open Subtitles | ولكن بالمهمة الأخيرة كان هناك رجل آخر أمريكي لم أره من قبل. |
Daha önce hiç görmediğim bir güvenlik duvarı çıkıverdi. Her şey dondu. | Open Subtitles | لقد ظهر جدار حماية لم أره من قبل و تجمد كل شيء |
RM: Evet. 2008'de San Francisco'ya geri döndüğümde, bu bayrağı araştırdım çünkü orada yaşadığım sekiz yıl içinde onu hiç görmemiştim. | TED | رومان: حسنا، عندما عدت إلى سان فرانسسكو في عام 2008 عكفت على دراست علمها. لأني لم أره من قبل خلال السنين الثمانية الماضية التي عشت فيها هناك |
Kapımda belirdiği günden önce onu hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لم أره قبل أن يظهر على عتبة بابى ...وهذا |
Kusuyorum çünkü babam hapse girdiğinden beri onu görmedim. | Open Subtitles | أنا أتقيأ لأنني منذ أن دخل أبي السجن لم أره |
Yolcuların suratlarını hiç unutmam. Ve onu görmedim. | Open Subtitles | و أنا بارعة في تذكر وجوه الركاب و لم أره |
Bir zamanlar çok iyi dostumdu. Uzun zamandır onu görmüyorum. | Open Subtitles | نعم ، في وقت ما كنا صديقين مقربين و لكن مضى وقت طويل لم أره فيه |
Biraz önce bana bakıp duran biri vardı. Ama bir süredir görmüyorum onu. | Open Subtitles | لقد كان ثمة رجلاً يحدق بي سابقاً لكني لم أره منذ مدة |
Çok güzel zaman geçirdik uzun süredir onu görmüyordum. | Open Subtitles | لقد قضينا وقتاً رائعاً فأنا لم أره منذ مدة |
30 yıla yakındır görmedim onu. | Open Subtitles | فأنا لم أره منذ 30 عام تقريباً |