"لن أسمح لك" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin vermeyeceğim
        
    • izin vermem
        
    • izin veremem
        
    • izin vermiyorum
        
    • vermene izin
        
    • izin vermeyeceğimi
        
    Ancak ne senin ne de bir başkasının yoluma çıkmasına izin vermeyeceğim. Open Subtitles ولكن لن أسمح لك او اي شخص اخر أن يقف في طريقي
    Kesinlikle, tekrarlıyorum, kesinlikle saldırgan ve yaralayıcı ithamlarda bulunmanıza izin vermeyeceğim. Open Subtitles أنا لن.. أكرر, لن, أسمح لك بكل بساطة تقديم إتهامات مدمرة
    Bir daha onu yola çıkarmam konusunda beni ikna etmene izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أسمح لك بأن تقنعني أبداً بأن أصطحبها إلى الطريق مرة أخرى
    Cinayetle suçlanıyor ve hapiste olması gerekiyor diye onun sorgulamana izin vermem. Open Subtitles لن أسمح لك باستجوابه حتى لو وجهت إليه تهمة الخنق وكان في السجن
    Çekini bozdurmana izin veremem, ama 10 doların altında bir hediye alabilirsin. Open Subtitles أنا لن أسمح لك بصرف الشيك الخاص بك ، لكن هدية بـ 10 دولار أو أقل ، أنني سوف أقبل ذلك.
    Doğumgünün bile olsa böyle konuşmana izin vermiyorum. Open Subtitles لن أسمح لك بالكلام هكذا حتى ولو يوم ميلادك
    Onları tutuklayan ekipte olmana izin vermeyeceğim, ama tutuklandıklarında oraya gitmene izin veririm. Open Subtitles لن أسمح لك بالانضمام لفريق التدخل لكنني سأسمح لك بالدخول حينما تمضي الأحداث
    Senin onun parçalarını bir hurda arabaymış gibi almana asla izin vermeyeceğim. Open Subtitles قدر الإستطاع أنا لن أسمح لك بأن تقطيعها لأجل القطع كسيارة مهجورة
    Bu hafta çoktan bir davayı batırdın, bir başkasını riske atmana izin vermeyeceğim. Open Subtitles لقد قمتَ بالفعل بأفساد قضية هذا الاسبوع لن أسمح لك بالمغامرة بقضية اخرى
    Karıma ve kızıma bir daha yaklaşmana asla izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أسمح لك بالإقتراب مجدّداً من زوجتي و من إبنتي
    İşlemediğiniz bir cinayeti itiraf ederek vicdanınızı rahatlatmanıza izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أسمح لك بتهدئة ضميرك بالإعتراف بإرتكاب جريمة لم ترتكبها
    Eve döndüğüne çok memnunum. Bir daha gitmene izin vermeyeceğim. Open Subtitles انا سعيد بعودتك لن أسمح لك بالذهاب مرة أخرى
    Müstehcen hareketlerinle, onları kaçırmana izin vermeyeceğim Open Subtitles لن أسمح لك أن تهين عملائي بتصرفاتك الفاجرة
    Bunu bir başka fiyaskoya çevirmene izin vermeyeceğim İran'da yaptığın gibi. Open Subtitles أنا سوف لن أسمح لك أن تدير هذا إلى المهزلة الأخرى مثل ما فعلت في لران.
    O hastanede ve akıl sağlığı yetersiz bir durumdayken buna izin vermem. Open Subtitles وبالتالي لن أسمح لك بذلك وهو في . المستشفي ويعاني من القصور العقلي
    Çünkü bu mahkeme salonunu bir sirke çevirmene izin vermem. Open Subtitles لأنني لن أسمح لك بتحويل قاعة المحكمة إلى سيرك
    Yo, hayır senyör. Kendinize haksızlık etmenize izin vermem. Open Subtitles لا، لا، سيّدي لن أسمح لك بتأنيب نفسك على ذلك
    Çekini bozdurmana izin veremem, ama 10 doların altında bir hediye alabilirsin. Open Subtitles أنا لن أسمح لك بصرف الشيك الخاص بك لكن هدية بـ 10 دولار أو أقل أنني سوف أقبل ذلك
    Bu haldeyken araba kullanmana izin veremem. Open Subtitles لن أسمح لك بأن تقود السيارة و أنت بهذه الحالة
    Doğumgünün bile olsa böyle konuşmana izin vermiyorum. Open Subtitles لن أسمح لك بالكلام هكذا حتى ولو يوم ميلادك
    Seni bir kere öldürmeye çalıştı, Evlat. -Ona ikinci bir şans vermene izin vermeyeceğim. Open Subtitles حاول قتلك مره بالفعل بني لن أسمح لك بمنحه فرصة ثانية
    Ama ikimiz de yapmayı planladığın şeye izin vermeyeceğimi biliyoruz. Open Subtitles لكننا نعلم أنني لن أسمح لك بفعل ما تخطط له

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more