"لن يعيد" - Translation from Arabic to Turkish

    • geri getirmeyecek
        
    • geri getirmez
        
    • geri vermeyecek
        
    • geri gelmeyecek
        
    Gerçekten zahmet etme. Hiçbir şey bebeğimizi geri getirmeyecek. Open Subtitles لا تتعب نفسك بحق هذا لن يعيد ابنتي للحياة
    Beni öldürmek sadece bedbahtlığına bedbahtlık katacak ve oğlunu geri getirmeyecek Open Subtitles غضبك الشديد و رغبة الإنتقام لن تعيد لك أحبائك القتل سيزيد المأساة و لن يعيد إليك إبنك
    Ölmüş olması sevdiklerinizi geri getirmeyecek olsa da muhtaç olanlar için biraz rahatlık getirecektir. Open Subtitles و اظن ان هذا لن يعيد الذين رحلو و لطن نامل ان تجلب بعض الراحة لكل اولئك الذين يحتاجونها
    Bu kocanızı geri getirmez ama birinin hayatını kurtarmamıza yardım edebilir. Open Subtitles لن يعيد هذا زوجكِ، ولكن قد يساعد في انقاذ شخص آخر
    İntikam almak Ölçü Taşı'nı geri getirmez, ayrıca taşı biz almadık. Open Subtitles الإنتقام لن يعيد محك الذهب , لأننا لم نأخذها
    Ne yaparsanız yapın, arkadaşlarınızı geri vermeyecek. Open Subtitles لايهم ما ستفعله هو لن يعيد أبداً أصدقائك إليك
    Ne yaparsak yapalım o bebek geri gelmeyecek! Open Subtitles أيًا ما نفعله الآن ! هذا لن يعيد ذلك الجنين أبدًا
    Bence insanlara zarar vermek o küçük çocuğu geri getirmeyecek. Open Subtitles أعتقد أن إيذاء الناس لن يعيد ذلك الفتى الصغير.
    Biliyorum Amy'i geri getirmeyecek ama en azından adamı haklayan kişinin ben olduğumu düşünecek. Open Subtitles سأتحمل المسؤولية أعلم أن هذا لن يعيد آمي ولكنها على الأقل ستعلم
    Kafana sıkmak benden giden günlerimi geri getirmeyecek. Open Subtitles وعلمت أنّ قتل تافه مثلِك لن يعيد إلي الوقت الذي سلبته.
    Beni öldürmeniz elmalarınızı geri getirmeyecek, anlamıyor musunuz? Open Subtitles ألا تروا بأن قتلي لن يعيد تفاحكم؟
    Evet, ama bu benim martinimi geri getirmeyecek. Open Subtitles أجل، ولكن ذلك لن يعيد شرابي المارتيني.
    BokIarı deşmek onu geri getirmez. AnIıyor musun? Open Subtitles إثارة هذا الموضوع لن يعيد صديقك, أليس كذلك ؟
    Bunu bir hiç uğruna yapıyorsunuz! Beni öldürmek kahrolası balınızı geri getirmez! Ama getirecek,biliyorum. Open Subtitles سوف تقتلوني من أجل لا شيء قتلي لن يعيد إليك العسل اللعين
    bu senin babanı geri getirmez sadece senin ölmeni sağlar ben bir polisim knox gibileri durdurmak, bunu yaparım. Open Subtitles لن يعيد هذا والدك لكنه على الأرجح سيتسبب بمقتلك أنا شرطي
    Bu paramızı geri getirmez ki. Bırakalım planlandığı gibi olsun ardından bir yerlere uçarız. Open Subtitles حسنٌ، هذا لن يعيد مالنا دعينا نفعل كما هو مخطّط.
    Onu vurursan ölür ama bu ortağını geri getirmez. Open Subtitles لو أطلقت النار عليها، هي ستموت لكن ذلك لن يعيد لك شريكك
    Bana babamı geri vermeyecek. Ne var biliyor musun? Open Subtitles إنه لن يعيد إلي والدي, أتعلم هذا؟
    Herkes bana dava açmamı söylüyor ama bu bana oğlumu geri vermeyecek. Open Subtitles "ينصحني الجميع برفع قضيّة." "ولكن هذا لن يعيد لي ابني."
    Okyanusu izlemeyi bırak. Young-gil geri gelmeyecek. Open Subtitles توقفي عن النظر للمحيط فهذا لن يعيد (يونج-جيل) للحياة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more