"ليس إلا" - Translation from Arabic to Turkish

    • hepsi bu
        
    • kadar olmaz
        
    • sadece bir
        
    • başkası değil
        
    • fazlası değil
        
    • - Sadece
        
    • Bu sadece
        
    • başka bir şey değil
        
    Pekâlâ. Hey, sakin ol. Sadece biraz eğleniyorduk, hepsi bu. Open Subtitles حسناً، على رسلك، كنا نحظى ببعض المرح، ليس إلا.
    Biz bir takımız. O takımın yeni bir üyesi, hepsi bu. Open Subtitles إننا فريق، وهو عضو جديد بالفريق، ليس إلا
    Sadece biraz stresli olduğumu söyledi. hepsi bu. Open Subtitles قال بأنه ليس إلا توتر ذلك كل ما في الأمر
    Bağlayıcı büyüyü okuyana kadar olmaz. - Anlaşıldı mı? Open Subtitles ليس إلا بعد أن ألقي التعويذة، أهذا واضح؟
    Sorun değil. Alışkınım. sadece bir tane de kızım olsun istedim. Open Subtitles لا بأس ، إعتدت على هذا أريد حقاً أن ألد فتاة ليس إلا
    Şahsi kanaatime göre bahsi geçen Paul Aufiero adlı şahsiyet içine tükürdüğüm Staten Island'lı Paul'dan başkası değil. Open Subtitles و ما لا تعلموه أننى لى سلطة جيدة لأعلم أن باول أوفيرو ليس إلا باول من جزيرة ستاتن
    Onlar işçi sınıfı yaratıklardır, yük hayvanları, fazlası değil. Open Subtitles إنها مخلوقات للعمل وحوش لحمل الأثقال , ليس إلا
    - Sana nasıl yardımım dokunabilir ki? - Sadece benimle çalışarak. Open Subtitles كيف يمكن لشخص مثلى مساعدتك بالعمل معى ليس إلا
    Ray, Sadece birkaç kelime, hepsi bu. Open Subtitles راي إنها فقط هذه الكلمات القليلة ليس إلا
    Hayır, sadece buraya teslim etmelerine ihtiyacım var ve bir şekilde burada olmam gerekiyor, hepsi bu. Open Subtitles لا، أحتاج أن يوصلوا الطلب إلى هنا وينبغي أن أكون بداخل الشقة، ليس إلا.
    Kimse seni satın almaya çalışmıyor. Bu adam haksızlığı gidermek istiyor hepsi bu. Open Subtitles لا أحد يحاول رشوتك وإنما يحاول أن يكون منصفاً لك، ليس إلا.
    Sadece iki kişinin birbirine sarılarak dans etmesini teklif ediyorum, hepsi bu. Open Subtitles لأغنية واحدة هذا كل ما أقترحه. شخصان يضمّان أحدهما الآخر ويرقصان ليس إلا.
    O kendi başına olmak istemiyor. Sinir krizi geçiriyor. hepsi bu. Open Subtitles هي لا تريد العيش بمفردها إنها نوبة غضب ليس إلا
    Yedi yaşındaydın koca dizlerin, koca da gözlerin vardı, hepsi bu kadar. Open Subtitles ركبتان كبيرتان وعينان واسعتان ليس إلا
    - Sen uçağı döndürene kadar olmaz. Open Subtitles ليس إلا إذا قمت بتشغيل هذه الطائرة حولها.
    Göndermediğini söyleyene kadar olmaz. Open Subtitles -أنظري إليّ ليس إلا إذا أخبرتني بأنك لم تفعل ذلك
    Yanlış anlama dostum Kişot ama Rusio sadece bir eşek! Open Subtitles لا تأخذها كإهانة، "كيخوتي"، و لكن "روسيو" ليس إلا حماراً
    Ve uçakta yaşananların sadece bir başlangıç olduğunu söyledi. Open Subtitles تجاربهما ، والحادثة ، ماحدث في الطائرة ليس إلا البداية
    Beyler, kağıdı dağıtan John McCabe'den başkası değil. Open Subtitles ايها السادة، تاجركم ليس إلا (جون ماكيّب).
    Tek yapman gereken, malı sevk etmek, fazlası değil. Open Subtitles كل ماكان عليك عمله هو نقل البضاعة ليس إلا
    - Sadece öpüştük, amcık herif. Open Subtitles لقد تبادلنا القبلات ليس إلا, أيها الوغد!
    Ancak Bu sadece, vücudunuzdaki elektronların yer çekimine karşı, koltuktaki elektronlara doğru bir itiş uygulaması. TED لكن ذلك ليس إلا الإلكترونات في جسدك التي تقاوم الإلكترونات في المقعد، وتعارض قوى الجاذبية.
    Bu Arap Prensi hırsızdan başka bir şey değil. Open Subtitles هذا الأمير العربى ليس إلا لصا إبحثوا عنه بالخارج

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more