"مأساة" - Translation from Arabic to Turkish

• trajik
• trajediydi
• üzücü
• felaket
• trajediyi
• trajediyle
• trajedidir
• trajediden
• trajediye
• trajedisini
• acı
• facia
• trajedisine
• kötü
• trajedisinin

Benim en trajik anımı alıyor ve tekrar tekrar oynatıyor.
رائع , انها تاخذ اكثر اخطاتي مأساة وتكررها مرار وتكرار

Onlar için trajik, bizim için harika bir durum. Kim nerede yatıyor?
يا لها من مأساة عليهم، وروعة علينا إذًا، كيف ستوزّع أماكن النوم؟

Ve Haiti, eğer oraya daha önce gittiyseniz, tam bir trajediydi.
وهايتي ، اكثر من أي وقت مضى ، هي مجرد مأساة.

Evet, bunu bir idam mangasıyla sona erdirmek üzücü olurdu.
ستكون مأساة أن ينتهي بي المطاف بواسطة فرقة الإعدام

Ben meşgul biriyim. Hiç boş vaktim olmayabilir. İşte bu tam bir felaket olur.
أنا إمرأة مشغولة وقد لا يكون لدي وقت عزيزتي تلك ستكون مأساة

Biri Tanrı için şarkı yazarak bir trajediyi sona erdirme gücüne sahip midir?
من يكتب اغنية لرب ليس لديه القدرة الكافية لايقاف مأساة مثل هذه ؟

Bozuk olmayan bir şeyi çaresizce düzeltmeye çalışmaları çok trajik.
مأساة أن يحاولوا باستماتة إصلاح شيء ليس معطوبًا من الأصل

Tabii ki erdemsiz bir gencin intiharı trajik bir olay.
بطبيعة الحال ، انتحار شاب لا يتمتع بمزايا يعتبر مأساة

Orada gizemli ve solgun yaşar, trajik bir sanatçı hayatı sürerdim.
كنت أود فقط العيش هناك، كل شيء شاحب و غامض، مأساة فنان كبيرة

Ama trajik olaylar olduğunda, olayın iyi tarafına bakmak lazımdır, değil mi?
.. أقول أنه عندما تحدث مأساة يجب أن ننظر إلى الجانب المشرق ، أتعرف ؟

Bu, olacağını kimsenin beklemediği bir trajediydi. Ancak geriye dönüp baktıklarında, tehlike belirtilerini fark ettiler fakat daha önce kimse bu belirtileri anlamamıştı.
كانت هذه مأساة لم يتوقعها أحد، ولكن عندما نظروا إلى الماضي، أدركوا وجود علامات منذرة، غير أنهم لم يفهموا ما رأوه.

Bu korkunç bir trajediydi sayın büyükelçi.
لقد كانت تلك مأساة فظيعة يا سيادة السفير

Ve hiç şüphe yok, gideceğin yer orası ve bu çok üzücü.
وهذا هو المكان الذي ستذهب اليه، دون سؤال وتلك مأساة

ziyaretçimizin başına beklenmedik herhangi bir... terslik gelmesi bir felaket olur.
لأنها ستكون مأساة إذا حدث شيئاً غير متوقع لزائرنا

Ve buda beni pek çok kişinin yaşadığı trajediyi ortadan kaldıracak esas vermek istediğim mesaja getiriyor
وذلك يوصلني إلى الرسالة التي أريد أن تحملوها معكم إلى منازلكم وهي أنه يمكننا درء مأساة العموميات.

Kişisel bir trajediyle uğraştığını biliyoruz.
نعم، لقد إجتمعنا نعرف بأنّك تتعاملين مع مأساة شخصية

İnsan hayatı kutsaldır. Biri kendini öldürüyorsa, bu trajedidir.
حياة الإنسان مقدّسة وحين يسلب أحدهم حياته بيديه فهذه مأساة

Ertesi gün herkes, bir trajediden kurtulduklarını fark ettiklerinde müteşekkir olurdu.
اليوم التالي ، جميع الناس شاكرين للغاية مدركين بأنهم تفادوا مأساة

Bir kadın, ne kadar trajediye, ne kadar kayba katlanabilir ki?
اعني، كم من مأساة كم من خساره بأمكان الأمرأه الواحده تحملها

Şimdi de suya boyun eğmiş çoktan unutulmuş olan Alaska'nın 1898'deki kayık trajedisini ölümsüzleştirmek istiyor.
الآن ، هو مستعد لقهر الماء سيخلّد مأساة القارب الألاسكي الطويل تلك المأساة المنسية التي حدثت عام 1898

Bu içmene çözüm bulamamanın ve saldırgan davranışlarını kontrol edememenin yarattığı acı son.
إنها مأساة حقاً أن لا تتمكن من إحتساء شرابك والسيطرة على السلوك المتعسّف

Sensiz benim hayatım büyük bir facia! Koridorumuz da Bell-boy kılıklı bir herif ağlıyor..
من دونك حياتي مأساة كبيرة هناك رجل يلبس مثل عمال الاجراس يصرخ في فنائنا

Omurgamda problem vardı, meseleyi toplum trajedisine dönüştürdüler.
إنه كان يتعلق بظهري، وجعلوا الأمر يبدو وكأنه مأساة كبيرة.

Tanrı'nın yardımıyla dayandığım çok kötü bir dert.
إنها مأساة ولكننى أصبر على ما إبتلاني به الرب

Küba devrimi trajedisinin altında yatan bu büyük hareketin kurumsallaştırılıp, Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde var olan yasal haklara dayalı bir yönetim biçimine dönüştürülememesidir.
مأساة الثورة الكوبية... تتمثل بعدم معرفتها بكيفية مأسَسَةِ هذه الحركة العظيمة... على شكل إدارة ...