öyle bir kızın böyle bir deliyle müttefik olduğunu düşünmek korkunç. | Open Subtitles | من المريع التفكير بأن فتاة مثلها متورطة مع رجل مجنون مثله |
İnsanın ilk aklına gelen soru neden öyle bir kadın evlenip çocuk yapmış. | Open Subtitles | تجعل المرء يتساءل ما الذي يدفع شخصاً مثلها للزواج وإنجاب أولاد من الأساس |
Polisler bütün gece bu arabayı aradıysa tıpkı ona benzer bir taneyi bulacak. | Open Subtitles | . الشرطة تبحث عن تلك السيارة طوال الليل الآن شاهدوا واحدة مثلها تماماً |
Kuzeninin yanında o kadar çok kalmışsın ki aynı onun gibi konuşmaya başlamışsın. | Open Subtitles | يالله , لقد تسكعتي مع ابنة عمك كثيرا ً لدرجة أنك تتكلمين مثلها |
Sence onun kadar zengin bir kız şu doğum lekesiyle durur muydu? | Open Subtitles | ألا تعتقد أن فتاة غنية مثلها كانت لتقوم بعلاج تلك الوحمة ؟ |
Ne zaman biriyle konuşsam, sonunda, bunlardan bir tane beliriyor. | Open Subtitles | حين اتكلم مع شخص ما فى النهايه هناك واحده مثلها |
Tokyo'da öyle bir iş bulamaz mısın? | Open Subtitles | سيزداد راتبي كثيرا ألا يمكنك أن تجد وظيفة مثلها في طوكيو؟ |
Çocuğa bunu satan adam bile öyle söylüyor. | Open Subtitles | ولا كان يوجد مثلها لدى أمين المخزن الذي باعها للولد. |
Evet, pekala bunu da bir süreliğine başardın, öyle değil mi? | Open Subtitles | نعم حسنا, فى وقت ما كنت مثلها تماما أليس كذلك؟ |
Yeni almış. öyle bir ayakkabı için her yere baktım. | Open Subtitles | ذلك جديد نَظرتْ في جميع الأحذيةِ التي مثلها |
öyle bir kadını para olmadan alamazsın. | Open Subtitles | نحن لا نَستطيعُ أَنْ نحصل على إمرأة مثلها بدون دفع |
Kimse bu günahkara bakmasın, onunla konuşmasın, ona yardım etmesin. | Open Subtitles | يجب ألا ينظر أحد أو يتحدث أو يساعد شريرة مثلها |
Newton'un Üçüncü Hareket Kanunu ise, her etki için ona eş ve zıt bir tepki olduğunu söyler. | TED | و قانون نيوتن الثالث يقول أن لكل حركة هناك ردة فعل مثلها و أخرى تتعارض معها |
aynı şekilde düşünebilirim. Belki ben bir tür düzen bulabilirim. | Open Subtitles | سأفكّر مثلها على الأرجح، فلربّما أقدر على إيجاد نمط لكتاباتها |
aynı mantıkla düşünebiliyor olmalıyız. Bu sebepten bir şablon keşfedebilirim. | Open Subtitles | سأفكّر مثلها على الأرجح، فلربّما أقدر على إيجاد نمط لكتاباتها |
onun kadar parlak ve büyüleyici olamam ben. | Open Subtitles | أنا لا يمكنني أن أكون برّاقة و ذكية مثلها |
Daha önceleri çok tamir etmiştim bunlardan ama böyle çalıştıklarını hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لقد أصلحت الكثير من هذه لكننى لم أرى مثلها من قبل |
Yılanlara benziyor diye yumurtaları bırakıp vaktimi boşa harcadım. | Open Subtitles | أمضي وقتي بوضع البيض لكي تأتي أفعى مثلها وتأكله |
Sen de onun gibi bu bilgiye neden ve nasıl ulaştıklarını öğrenmek istemelisin. | Open Subtitles | يجب عليك معرفة كيف و لماذا حصلوا على تلك المعلومة بنفس القدر مثلها. |
Senin de böyle bir kız götürmen için geç değil. | Open Subtitles | انت لاتزال قادر على الحصول على فتاة مثلها |
Aslında tüfeğe böyle davranmamalıyım. böylesini bir daha bulamayabilirim! | Open Subtitles | لم يكن علي كسر البندقية لن اجد مثلها ثانية |
Eğer param olsaydı ben de aynısını alırdım. | Open Subtitles | لو كان لديّ نقود تكفي، لاشتريت واحدة مثلها. |
Monty'nin dürbünü. aynısından babamın masasında gördüm. | Open Subtitles | عدسة تجسس مونتى ,لقد رأيت مثلها تماماً فى مكتب بابا |
ve onun gibi biriyle ne kadar çok evlenmek istediğimi yazdım. | Open Subtitles | كَانتْ عادلة وفقط وحول كَمْ أردتُ لزَواج شخص ما مثلها تماماً. |