"مجد" - Translation from Arabic to Turkish

• zafer
• şanı
• şeref
• zaferi
• şan
• şerefi
• zaferini
• görkemini
• görkemi
• çalışkan
• 'nın
• Glory
• şöhret
• şanını
• ihtişamı

zafer bizim olduktan sonra, ama, gerçek zafer barışın olacak.
بعد أن رأيت مجد الإنتصار إن مجد السلام يعرف نفسه

Çok sıkı çalışma demek. Altın yoksa, zafer yok demek.
هذا يعنى الكثير من العمل الشاق لا ذهب، لا مجد

Navalgarh'lı Seth Bhanwarlal'ın şanı her yeri sarmıştır.
مجد سيث بهانوارلال من نافالجار في جميع ألانحاء

Kendisi için yaşamıştır ve insanlığın şeref tacı olan şeyleri ancak kendisi için yaşamakla başarmıştır.
لقد عاش لنفسه وفقط بحياته لنفسه كان قادراً على أنجاز الأشياء التى هى مجد الجنس البشرى

İmparator, elbette Roma'nın zaferi için buradayız.
نحن هنا في سبيل مجد روما ايها الامبراطور

Tanrı, bombaya şan ve şeref verdi gök kubbeden kendi elleriyle gönderdi.
تعلن السماء مجد القنبلة والسماء تبارك العمل اليدوي

- Annemin erkek arkadaşı beni bir kadının saçlarının onun en büyük şerefi olduğuna inanacak şekilde büyüttü.
رباني حبيب والدتي على أن شعر النساء هو مجد تتويجها

Onda Tanrı'nın zaferini gördüm Maggie. Sende de olduğunu biliyorum.
رأيت مجد الرب فيها ماجي وانا أعرف بأنكي لديكي هذا أيضا

Sen, Diriliş ve Hayat, o güne dek onu görüşünün ihtişamıyla aydınlatırsın böylece Senin Hükümdarlığının görkemini görebilir.
حتى اليوم الذي ستقوم به بعد البعث والحياة بإنارته عبر رؤية نورك وذلك حتى يرى مجد مملكتك

Bir ay sonra zafer ve servet yolunda olabiliriz.
بعد شهر، يمكننا أن نكون فى طريقنا إلى مجد وثراء يفوقان أحلامنا

Kariyeri sona erdiğinde eğer bir adam geriye bakıp da "İşimi yaptım" diyebiliyorsa o zaman bir zafer duygusu içinde emekli olabilir.
عندما يتقاعد رجُل عن العمل وينظر لمشواره ويقول لقد فعلتها,لقد قمت بدورى فانه يتقاعد فى مجد ويستمتع بثروة

Çünkü sonuç olarak kolay zafer diye bir şey yoktur.
هذا لأنه في النهاية لا مجد في الأمور السهلة

Para yok. zafer yok. Az önce işimizi tanımladığının farkında mısın?
لا مال ولا مجد هل تدرك أنك قمت بوصف عملنا حرفيًا للتو

Sontar'ın şanı için Dünya'nın zaptedilmesine hazırlanın.
قم بتجهيز احتلال الأرض من أجل مجد السونتار

Camelot'un şanı ebediyken içimizde var olsun.
ربما مجد كاميلوت سيعيش للابد داخل كل منا

Geum Ailesi'nin zaferi senin ellerinde, anladın mı?
ان مجد عائله كيم فى يدك، فهمت؟

Ama Bourbaki grubu için, projenin amaçları kişisel şan ve şerefe ağır basıyordu.
أهداف المشروع تتخطى أي رغبة في تحقيق مجد شخصي.

İmparatorluğun şan ve şerefi için, efendim.
من أجل مجد الإمبراطورية يا سيدى

Senin kendi adına elde ettiğin hiçbir başarın yok, bu yüzden de, başkalarının zaferini, satın almaya çalışıyorsun.
, أنت ليس لديك أيه إنجازات . لذا تريد أن تستعير مجد الأخرين

Neden sadece burada doğduğu için zaferin görkemini reddetsin ki?
لماذا يجب عليها أن تنحرم من مجد النصر لمجرد أنها ولدت هنا؟

Yaz olimpiyatlarının görkemi ve onun kadar iyi olmayan kış olimpiyatları.
من مجد و روعة الألعاب الأولمبية الصيفية الى الأقل تسليةً الألعاب الأولمبية الشتوية

Baban asla çok çalışıp vergi ödeyen, çalışkan halktan birini ya da dürüst polisleri öldürmemiş.
تعلمين, والدك لم يقتل أبدا أي عامل مجد, أو مواطن دافع للضرائب أو شرطي برئ

Glory'e karşı beş sahtekârlık ve işleme konulmuş iki tane de cinsel taciz davası varmış.
مجد خمسة دعاوى التزوير، اثنين من المطالبات التحرش الجنسي يشقون طريقهم من خلال نظام المحاكم.

Bir planı ya da stratejisi, yüksek rütbelerdeki yetkililerle bir anlaşması veya belli belirsiz bir şöhret arzusu ve Robert Ford'dan genelleşmiş bir intikam alma fikri dışında başka hiçbir nedeni yoktu.
لم يكن لديه مُخطّط كبير أو استراتيجيّة لا إتفاق مُبرم مع سلُطات عُليا لا شيء سوى إشتياق إلي مجد غامض

Kutsal Kilisenin şanını canlandırmak istiyorum.
أريد إعادة مجد كنيستها المقدسة

Sontaran İmparatorluğunun ihtişamı için acı içinde ölmeye hazırlan.
استعدَّ للموت عذاباً من أجل مجد إمبراطوريّة السونتارن