Kumar sorunlarını, idrar örneğini, kiraladığı porno filmleri bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف مشاكله تحاليل بوله أجور دعارته |
Şu bahsettiğim adam sorunlarını hep öyle halleder. | Open Subtitles | ذلك الرجل الذي أقصده أسوداد الرئة هو آخر مشاكله يا رجل |
- Vergi dairesindeki problemleri... | Open Subtitles | لقد تقدمنا في مسألة حل مشاكله مع الضرائب |
Ama, asıl gerçek sorunu, iyileştikten sonra, aldığı "uğursuz" karardan sonra başlayacaktı. | Open Subtitles | لكن بعد أن تعافى، بدأت مشاكله الحقيقية، عندما اتخذ قراراً حاسماً. |
Diyaframı yırtılmış, bu sorunlarının en küçüğü, çünkü travmanın şiddetiyle torasik aortası zedelenmiş. | Open Subtitles | , انه انفتاق داخلي , و هذا أقل مشاكله لأن الرضح أصاب الأورطي |
Hepsi sorunlarından kaçmaya zorlanmış. Hepsi burada güvenli bir liman bulmuş. | Open Subtitles | كلّ مَنْ أُجبر على الهرب مِنْ مشاكله وجد الملاذ الآمن هنا |
Senin gibi cinselliğini bastıran birinin çözmesi gereken kendine ait Sorunları olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | أتصوّر أنّ رجلاً مكبوتاً مثلك لديه مشاكله الخاصة التي بحاجة إلي أن تُحلّ |
Çok eskiden, benden daha zeki bir adamdan herkesin kendi sorunlarını çözmesi gerektiğini öğrendim. | Open Subtitles | تعلمت منذ زمن طويل من رجل أذكى مني أن على المرء حل مشاكله بنفسه |
...sorunlarını çözmek zorunda hissetmeni istememiştir. | Open Subtitles | يُرد أن يجعلك تشعرين أنكِ ملزم بحل مشاكله |
Annemse babamın, başkalarının sorunlarını nasıl böyle kolayca kendi sorunu hâline getirdiğini anlayamadı. | Open Subtitles | وما استطعتُ ووالدتي فهم كيفية جعله مشاكل الآخرين مشاكله الخاصّة ببساطة |
Evlilik problemleri olduğu konusunda yalan söylediğini sanıyorsun. | Open Subtitles | تعتقدين أنه يكذب بشأن مشاكله الزوجية لا أعتقد بأنه يكذب, بل أجزم |
Psikiyatrik problemleri geçtiğimiz aylarda iyice arttı. | Open Subtitles | مشاكله النفسية تطوّرت على مدى الأشهر القليلة الماضية |
Annemse babamın, başkalarının sorunlarını nasıl böyle kolayca kendi sorunu hâline getirdiğini anlayamadı. | Open Subtitles | وما استطعتُ ووالدتي فهم كيفية جعله مشاكل الآخرين مشاكله الخاصّة ببساطة |
Bu durum bana olağandışı geliyor onun sorunlarının, meselelerinin bir gecede geçmesi. | Open Subtitles | ...يفاجئني أنَّ مشاكله قد حُلّتْ في ليلةٍ وضحاها |
Aslında, sorunlarından kaçan iki yüzlü bir adammış. | Open Subtitles | و لكن في الواقع هو مجرد شخص منافق يحاول الهرب من مشاكله |
Evet ama onun Sorunları arasında Tony Barnes'in kimliği çalmak yok. | Open Subtitles | نعم , حسنا , مشاكله لا تتضمن إنتحال شخصية توني بارنيز |
Bize problemlerinden bahsedecek. | Open Subtitles | سوف يخبرنا مشاكله ماالذي يتوجب ان أقوله لك, رائد؟ |
Hatırlamıyorum ama şu andaki problem ozaman olduğundan - daha ciddi. | Open Subtitles | لا أتذكر ، لكن مشاكله جدية أكثر من المرة السابقة |
Başkalarının sorununu çözmekle o kadar meşguldü ki kendininkileri görmüyordu. | Open Subtitles | مشغولأً دائماً بعلاج مشاكل الجميع إلى درجةٍ أعمته عن مشاكله |
Çocuğun biraz mal görüp dertleri unutması lazım. | Open Subtitles | يحتاج الفتى أن ينسى مشاكله بالتحديق ببعض الصدور. |
Böyle bir toplum çılgınlık olur, kimse hayatta kalamaz, sorunlarıyla başa çıkamaz. | TED | ومجتمع كهذا سيكون مجنوناً لن يتمكن من الصمود أو من مواجهة مشاكله. |
Ve bana karşı mesafeli davranıyor. Eskiden olduğu gibi problemlerini benimle paylaşmıyor. | Open Subtitles | وأصبح متبلد إتجاهي إنه لا يشارك مشاكله معي كما كان يفعل بالسابق |
Diğer taraftan sorumluluk nedir bilmeyen... bir aktör var ki.... bahsettiğim geçmiş problemlerinin... ne olduğu belirsiz. | Open Subtitles | و في الجانب الأخر لدينا ممثل هنا من الواضح أنه ساخط الذي مشاكله القديمة التي ذكرتها للتو |
Ve onun sorunlar listesi esasen bugün üzerinde çalıştığımız sorunlarla aynı. | Open Subtitles | وإلى يومنا هذا ، قائمة مشاكله هى نفس المشاكل الأســاسيـة التى نعـمـل عليها الى الـيـوم |
O, hayatındaki sıkıntıları halletmeye çalışırken bir anda ortaya çıkamam. | Open Subtitles | لا يمكنني الظهور لطلب عونه بينما هو يسعى لحل مشاكله |