Bildiğim kadarıyla Çoğunu ona arka çıkan arkadaşlarından borç almış. | Open Subtitles | فهمت أن معظمه مستعار وأن أصدقاء قد أخرجوه من المأزق |
Hastanın biri ayakkabılarına kusarsa Çoğunu mu temizlersin? | Open Subtitles | عندما يتقيأ المريض على حذائك أتنظف معظمه أم كله؟ |
Katı madde olarak algıladığımız şey Çoğu zaman boş uzaydır. | Open Subtitles | ما نعتبره مادة صلبة هو في معظمه مجرد فضاء فارغ |
Michael Pollan'ın söylediği gibi yemek yiyorlar: gerçek besin, Çoğu bitki ve çok fazla değil. | TED | يأكلون، تعلمون، كما يقول مايكل بولان، طعامًا حقيقيًا، معظمه نباتات، وليس أكثر من اللازم. |
Size borcum olan para, kirli para çoğunlukla uyuşturucu ve fuhuş'dan geliyor | Open Subtitles | المال المدين أنا به لك هو قذر يأتي معظمه من الجنس والمخدرات |
Geleceğin çabalama ve çile dolu. çoğunlukla kendin yol açıyorsun. | Open Subtitles | مستقبلك مليء بالكفاح و المعاناة , و معظمه يتعلق بنفسيتك |
Etraflarını saran ölüm ve açlığa rağmen, çoğunluğu getirilenlerden çalınan yiyecek ve içeceklerle tıka basa beslenirlerdi. | Open Subtitles | مع الموت والمجاعة حولهم ألقوا بأنفسهم للطعام والشراب معظمه مسروق من الأفواج الواصلة |
Çoğunu anlamıyorum bile. | Open Subtitles | هذا برهان ذو مستوى عال أنا لا أفهم معظمه حتى |
Çoğunu anlamıyorum bile. | Open Subtitles | هذا برهان ذو مستوى عال أنا لا أفهم معظمه حتى |
Özrün pek iyi gitmiyor... onun için Çoğunu umursamayacağım ve... yarın görüşürüz. | Open Subtitles | , اعتذاركِ لا يجري جيداً , لذا ساختار أن اتجاهل معظمه و أنا سأراكِ غداً |
Çoğunu görmezden gelebilirim ama aldığım parayı hak etmeliyim. | Open Subtitles | لكنى نظرت بطريقة أخرى إلى معظمه لكنى حصلت على مبرر للتدخل |
Çoğunu boşaltıp şişede az bir şey bırakıyorsun. | Open Subtitles | أضع معظمه في الخارج وأترك القليل منه في الداخل |
Ve işin doğrusu, zaten bu işin Çoğunu sistemden silmiştim bile. | Open Subtitles | والحقيقة ,أني أخرجت معظمه خارج نظامي,على اية حال |
Var ama yeni değil, zaten Çoğu televizyonda gösteriliyor. | Open Subtitles | أكيد .. لكن لا جديد و معظمه تم عرضه بالفعل فى التليفزيون |
Çoğu fatura, dergi ve önemsiz ıvır-zıvırdan oluşuyor zaten. | Open Subtitles | معظمه فواتير، مجلات، وتفاهات دعائية بأي حال |
Çoğu fatura, dergi ve önemsiz ıvır-zıvırdan oluşuyor zaten. | Open Subtitles | معظمه فواتير، مجلات، وتفاهات دعائية بأي حال |
Çoğu onundu ama bir örnek uymadı. | Open Subtitles | معظمه كان يخصّه لكن عيّنة واحدة لم تتطابق. |
Bunların Çoğu gerçekten vakit kaybıdır ancak yine de yapılması gerekir. | Open Subtitles | معظمه إهدار كليّ للوقت، ولكن يجب أن يتمّ رغم ذلك |
Fakat hâlâ çoğunlukla maymun ve tabii sivrisineklerde görülüyordu. | TED | لكنه كان لا يزالُ في معظمه في القرود، وبطبيعة الحال في البعوض. |
Fakat grafik tasarım dünyası çoğunlukla öyle değil. | TED | لكن عالم تصميم الرسوم في معظمه لا يحتوي على العجائب |
Ben işimin saha kısmını tamamladım, çoğunlukla da iyi yetişmiş personelle. | Open Subtitles | لقد أديت ما علي في العمل الميداني، معظمه أمور تحليلية |
Toksinlerin kombinasyonu, çoğunluğu hyoscine*, halisünasyona ve gerçek seruma neden olur. | Open Subtitles | و لكن مع مزيج من السموم في الغالب معظمه من الهيوسين الذي يعمل بمثابة عقار للهلوسة و مصل الحقيقة |