| Amerikalı Jack Conrad hakkında bir ihbar telefonu geldi. | Open Subtitles | عرفت للتو معلومة من الخط الساخن عن الأمريكي جاك كونراد |
| Amerikalı Jack Conrad hakkında bir ihbar telefonu geldi. | Open Subtitles | عرفت للتو معلومة من الخط الساخن عن الأمريكي جاك كونراد |
| Görünüşe göre sanatçıların izni olmadan sahnelenen lisanssız materyalle ilgili anonim bir ihbar almışlar. | Open Subtitles | يبدو أنه قد وصلتهم معلومة من مصدر مجهول بأنه هناك أداء هنا لمواد غير مرخصه من قبل الفنان الأصلي |
| Sokağın karşısındaki restoran sahibinden bir ipucu bulduk. | Open Subtitles | وصلتنا معلومة من مالك مطعم في الشارع المقابل |
| Ordudaki kaynağımdan bir ipucu aldım. | Open Subtitles | لدي معلومة من مصدرِ بالجيش |
| Pond'un kredi kartından yapılmış bir harcama tespit ettik. Galveston civarında bir istasyondan benzin almış. | Open Subtitles | لقد وجدنا معلومة من بطاقة (بوند) الإئتمانيّة، فقد اشترى بنزين من محطة خارج (غالفيستون). |
| Kaçaklara evrak sağlayan birinden ipucu aldım. | Open Subtitles | معلومة من شخص أعرفه يقدم وثائق للهاربين |
| Sizin eşkalinize uyan birinin kaçakçılık yaptığına dair isimsiz bir ihbar aldık. | Open Subtitles | وصلتنا معلومة من مجهول بأن شخصٌ يطابق مواصفاتك يُهرّب الممنوعات |
| Buradaki çalışma koşullarıyla ilgili isimsiz bir ihbar gelmiş ve Leonard adında biri kadını şüpheliler listesine almış. | Open Subtitles | لقد وردتهم معلومة من مجهول حول ظروف العمل هنا وشخص يدعى ليونارد، وضعها في قائمة المشتبه بهم |
| Katılmaya karar verdiğim gün, galaktik yetkililer isimsiz bir ihbar alıp güvenli evimi bastılar. | Open Subtitles | باليوم المفترض انضمامي لهم، تصل معلومة من مجهولٍ للسّلطات ليُغيروا على البيت الآمن. |
| Arabayla çarpıp kaçan birinin buradan ayrıldığına dair belirsiz bir ihbar aldık. | Open Subtitles | وردتنا معلومة من مصدر مجهول أن سيارة صدمت شخص ما وهربت... قد شوهدت تغادر محلكم... |
| Carlton takımında yeterince uzun oynamadığı hakkında isimsiz bir ihbar olmuş. | Open Subtitles | لقد كان، وأنا أقتبس، "معلومة من مجهول". إنها لم تكن مع فريق كارلتون فترة طويلة. |
| İsimsiz bir ihbar üzerine evine gittik. | Open Subtitles | ذهبنا لمنزله بناء على معلومة من مجهول |
| - bir ipucu. | Open Subtitles | -حصلتُ على معلومة من محاربي الجريمة. |
| Anonim bir ipucu geldi. | Open Subtitles | ووصلتنا معلومة من مجهول. |
| Peters, süslü bir turnuvada bir grup oyuncuya elektrik veren bir adamdan, bizi vezirin üstündeki piyona yönlendiren bir ipucu aldık. | Open Subtitles | (بيترز) تلقينا معلومة من رجل قام بكهربة حفنة من لاعبيين في بطولة شطرنج، مشيرا لنا إلى بيدق أمام ملكة |
| Peters, süslü bir turnuvada bir grup oyuncuya elektrik veren bir adamdan, bizi vezirin üstündeki piyona yönlendiren bir ipucu aldık. | Open Subtitles | (بيترز) تلقينا معلومة من رجل قام بكهربة حفنة من لاعبيين في بطولة شطرنج، مشيرا لنا إلى بيدق أمام ملكة |
| Sana söylemiştim, elimde isimsiz bir ipucu vardı. | Open Subtitles | أخبرتك، كانت معلومة من مجهول |
| Pond'un kredi kartından yapılmış bir harcama tespit ettik. Galveston civarında bir istasyondan benzin almış. | Open Subtitles | لقد وجدنا معلومة من بطاقة (بوند) الإئتمانيّة، فقد اشترى بنزين من محطة خارج (غالفيستون). |