| Şehir merkezinde. Bu akşam tam olarak nerede olduğunu bilmiyorum... | Open Subtitles | إنه بأسفل المدينة , لست متأكدة من مكانه الليلة بالضبط |
| Ayrıca, nerede olduğunun, bizimle bağlantıya geçene kadar kesinlikle içeride tutulmasını istedi. | Open Subtitles | كما طلب أن تكون المعلومات عن مكانه غير معروفة حتى يتصل بنا |
| Ertesi gün, hiçbir şey söylemeden Dersu takımın önünde yerini aldı. | Open Subtitles | اليوم التالي ..بدون التلفظ بكلمة درسو أخذ مكانه في مقدمة فرقتنا |
| Ken kiralıkbir kasa anahtarı olduğunu söyledi, fakat yerini sadece George biliyor. | Open Subtitles | يقول كين انه يوجد مفتاح صندوق ودائع ولكن جورج فقط يعرف مكانه |
| Ben bazen, şimdi ve sonra onun yerine onunkini koymalıyım. | Open Subtitles | لا بد لي من وضعه في مكانه بين الحين والآخر |
| Ama bir teki var yalnız hep yerli yerinde duran. | Open Subtitles | ولكن لا يوجد سوى واحد فقط يبقى راسخاً في مكانه |
| nerede olacağını sana söylerim, ama... orada olmanı gerçekten çok isterim, anne. | Open Subtitles | سأخبرك مكانه .. لكن انا حقاً اريدك ان تكوني هناك يا أمي |
| Kimse L'in gerçek adını veya nerede yaşadığını, hatta nasıl göründüğünü bile bilmez. | Open Subtitles | لا أحد يعرف اسم إل أو مكانه أو حتى كيف يبدو شكل وجهه |
| Beni öldürürsen, asla öğrenemezsin. nerede olduğunu tek bilen benim. | Open Subtitles | إنّ قتلتلني لن تعرف أبداً، أنا الوحيد الذ يعرف مكانه. |
| nerede olduğunu tam olarak bilmiyorum ama nerede olabileceğini biliyorum. | Open Subtitles | لا أعرف مكانه بالضبط لكن أين يمكن أن يكون أخبرني |
| Fakat o giderse onun yerini dolduracak tek kişi sensin. | Open Subtitles | لكن إن دخل السجن فهذا يعني أنّه عليك استلام مكانه |
| Eğer taşın yerini bulursan bana haber ver, senin için onu çalayım. | Open Subtitles | بدلا من ذلك, إذا كنت تعرف مكانه, فأبلغني سوف أسرقه من أجلك |
| Sadece bir şampiyon olur, unutma. Kimse Onun yerini alamaz. | Open Subtitles | هناك فقط بطل واحد ولا يمكن لاحد ان ياخذ مكانه |
| Bir deliyle dövüşmeye gelip yerine bir tanrı mı buldun? | Open Subtitles | هل جئت لتقاتل مجنونا ؟ فوجدت مكانه قدرة خارقة ؟ |
| Asla bir numara olmayı düşünmezdi ya da kendi yerine başkasını göndermeyi. | Open Subtitles | . لم يتردد في ان يكون في المقدمه او يرسل احدهم مكانه |
| - Bir dakika. yerine gittiğim öğretmenin adı Val Lewton'dı. Abraham Lisesi'nden. | Open Subtitles | إنتظر, المدرس الذي كنت مكانه كان يدعى فلون لو لقد مات بالإنفجار |
| Görünüşe göre patikayı izliyor. Ama onun yerinde olsaydım kuzeye yönelirdim. | Open Subtitles | يبدو أنه ينزل الطريق لكن اذا كنت مكانه لكنت اتجهت شمالاً |
| Bu yüzden tüm çabamızla eve gidiyoruz, hak ettiği yeri alabilsin diye. | Open Subtitles | لذلك نحن متجهين إلي المنزل بالأسلحة المشتعلة .. حتي يأخذ مكانه المستحُق |
| Onu olduğu yerde bırak ve yanına biraz para ver. | Open Subtitles | اتركها فى مكانه واعطى المالك بعض الاموال الى جانب ذلك |
| Burada olduğuma göre artık her şey olması gereken yere dönebilir. | Open Subtitles | بالطبع. لذلك أنا هُنا, كل شيء يجب أن يجد مكانه المناسب. |
| Tamam, herkes gözlerini kapayıp mutlu olduğu bir yer hayal etsin. | Open Subtitles | حسناً ، أريد كل شخص أن يغلق عيناه ويجد مكانه السعيد |
| Eğer bana inan mıyorsan, diğer kolumu da yerinden çıkarabilirsin. | Open Subtitles | إن كنتي لا تصدّقنني يمكنك خلع كتفي الآخر من مكانه |
| Fırlayan pime ait bir parçayı deliklerden birinde görmeyi beklersiniz. | Open Subtitles | لا ، سيدي ، برأيي لو حدث ذلك ، كان من المتوقع العثور على جزء من المسمار المشقوق في مكانه |
| Onlar adamın nereye gittiğine bakar, biz nereye gideceğine bakacağız. | Open Subtitles | سوف يبحث الجيش عن مكانه أين ستجده؟ إلى أين يذهب؟ |
| Bilgisayarı da oraya götürüyoruz. Böylece oranlar her an değişebilecek. | Open Subtitles | الكمبيوتر فى مكانه الصحيح وكلنا سنرى كل شيئ فى موعده |
| Nicole Weizz'ın babası aradı ve sabah evine gelen polis hakkında şikayette bulundu. | Open Subtitles | والد نيكول يتز ودعا للشكوى الشرطي انه الدردشة تصل في مكانه هذا الصباح. |
| Herşeyin değişmez ve sabit olduğu, mükemmel, ebedi ve ezeli kurallar. | Open Subtitles | حيث كل شيء يرقد في مكانه بناءاً على قوانين كاملة وخالدة. |