Bana bir hayat verdi ve kimse yokken bana baktı. | Open Subtitles | لقد منحني الحياة, واهتمّ بي حين لم يكن هناك أحد. |
Aslında tüm gece uyanık kalmak bana düşünecek zaman verdi. | Open Subtitles | في الواقع, البقاء ساهراً طوال الليل منحني الوقت كي أفكر |
O insan 15 yıldır bana sevgi ve ilgi verdi. | Open Subtitles | هذا الإنسان منحني الحبّ والحنان طوال الـ 15 عاماً الماضية |
Eğer bu verilerle bir eğri çizecek olsaydık, şöyle bir şey olurdu. | Open Subtitles | شكراً ،لو أردنا أن نرسم منحني على هذه البيانات سيبدو شكله هكذا |
Son üç gündür seks yapmıyorum ve bu bana süper bir güç verdi. | Open Subtitles | لم أقم علاقة منذ 3 أيام تقريباً وأعتقد بأنه قد منحني قوى خارقة |
Harika bir arkadaş grubu ve ebeveynlere sahip olmak ve sevgi dolu bir ilişki içinde olmak, bana diğerlerine yardım etmek için güç ve umut verdi. | TED | وجود دائرة كبيرة من الأصدقاء، والآباء داعمة والدخول في علاقة عاطفية، في الواقع منحني قوة وأمل لمساعدة الآخرين. |
Onunla savaşmak zorunda kaldım ve şimdi onu ezdim ama... en azından benim için iyi olduğunu düşündüğü ne varsa... cömertçe bana verdi. | Open Subtitles | إنني مضطر الآن للصراع معه وسحقه لكنه منحني على الأقل بيديه المفتوحتين كل ما هو خير بداخلي |
"Her ne kadar Benny'nin İrlandalı monologiste karşı bir meyli olsa da bana bir mühendislik işi verdi ve görünüşe göre benden çok memnun." | Open Subtitles | بغض النظر عن ميل بيني للحديث دائماً فقد منحني عملاً كمهندس منزل ويبدو سعيداً بأدائي حتى الآن |
Hayatım boyunca çalıştığım nükleer güç santrali bana sağlıklı yeşil bir parlaklık verdi. | Open Subtitles | العمل لعمر كامل داخل محطة طاقة نووية، منحني وهج أخضر صحّي، |
"Tanrı bana bu fırsatı verdi, herkes bunu kabul etti." | Open Subtitles | فلتحمل الفتاة الراقصة بعيداً الله منحني هذه الفرصة الجميع قد تقبّلنا |
"Tanrı bize bu fırsatı verdi, herkes bunu kabul etti." | Open Subtitles | رفاقي يعزفون الموسيقى مستعدون لحملك بعيداً الله منحني هذه الفرصة العائلة قد تقبلتنا |
Şansölye bana çok önemli bir görev verdi. | Open Subtitles | لقد منحني المستشار مهمة . في غاية الاهمية |
Konsey Başkanı bana çok önemli bir görev verdi. | Open Subtitles | لقد منحني المستشار مهمة . في غاية الاهمية |
Biri bana, çocugu pataklamam için 50 papel verdi. | Open Subtitles | هناك صديق قد منحني 50 دولاراً لأقوم بطرح الولد أرضاً |
Hipnoz burun karıştırıcıyı verdi. | Open Subtitles | التنويم المغناطيسي منحني الشخص العابث بأنفه |
Bana bu şansı verdi ve ben de kullanmaya kararlıyım. | Open Subtitles | لقد منحني هذه الفرصه و أنا مصمم علي استثمارها |
İşte basit bir uygulama-- Bir eğri çizebiliyorum. | TED | الآن ، لدينا تطبيق بسيط يمكنني رسم منحني |
Bilirsin senatör, askıya alınmış bir çizgi dizide olmak düşünmemi sağladı. | Open Subtitles | أتدري أيها السيناتور، بقائي في حالة سبات منحني الوقت للتفكير. |
Birkaç blok sonra, yumuşak bir dönüş var. | Open Subtitles | هناك بعض العوائق سوف يمر عليك منحني بسيط حسنا |
İnsanlar genellikle omurgaya dengesiz şekilde yük bindiren, omuzlar önde ve sırt kambur olacak şekilde otururlar. | TED | وتتمثل الطريقة الشائعة بالجلوس بظهر منحني وكتفين متراجعين وضعية تخلق ضغطًا غير متساو على العمود الفقري |
Bana verdiği tek şey, güzel zamandı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي منحني إياه كان الوقت الجيد |
Tıpkı banyan ağacı gibi Gian'ın sevgisi de bana hayata tutunma gücü veriyor. | Open Subtitles | ومثل البانيان فقد منحني حب جيان القدرة على بدء حياة جديدة |
"Tarzımız kıvrımlar. Evi de kıvrımlı yapalım." | TED | لم يقولو"اسلوبنا المنحنيات لنجعل المنزل منحني" |
Ama adam beni vurup ben ölmediğimde tanrının bana ikinci bir şans verdiğini anladım. | Open Subtitles | لكن حين أصابني ذلك الرجل و لم أنزف قطرة دم علمتُ بأنّ الرب قد منحني فرصة ثانية |
Baba bana bahşettiği hediye; her sabah yatağımdan kalktığımda beş altın sikke bulacağım. | Open Subtitles | ابى منحني هدية لكلّ صباح فى اللحظة التى أنزل فيها من سريري ..أنا سأحصل على خمس عملات معدنية ذهبية. |