Belli ki hatırı sayılır derecede aklı başında bir beyefendi. | Open Subtitles | من الواضح أنه رجل نبيل ذو قدر كبير من الأعتبار |
Belli ki bu yıl beni burada istemeyen biri var. | Open Subtitles | من الواضح أنه يوجد شخص لا يريدني هنا هذا العام |
Bak. Bizi buraya gönderdi. Belli ki burada olmamızı istiyor. | Open Subtitles | أنظر , هو أرسلنا هنا من الواضح أنه يريدنا هنا |
Görünüşe göre erkeklerin görebildiği ve kızın Deli olduğunu gösteren bir şey | Open Subtitles | ما هذا؟ من الواضح, أنه شئ تمتلكه النساء و يستطيع الفتية رؤيته |
Bu zavallı yaratığın nerede olduğu konusunda bir fikrin olmadığı çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه ليس لديك أدني فكرة عن مكان هذا المخلوق المسكين |
Ama Görünen o ki, biraz borç takıyor. | Open Subtitles | لكن من الواضح أنه جلب على نفسه بعض الديون. |
Belli ki senin geleceğin için de önemli, yani sorun değil. | Open Subtitles | و من الواضح أنه مهم من أجل مستقبلك لذا الأمر رائع |
Belki de. Ama Belli ki bir şey aklını kurcalıyor. | Open Subtitles | ربما، ولكنه من الواضح أنه يحاول أن يتذكر شيئا ما |
Yani, Belli ki yağlı siyah saçlı başka bir adamla gelmiş. | Open Subtitles | أعني ، من الواضح أنه دخل إلى المنزل ومعه شخصٌ آخر |
Bunu da Stevin'in matematiğine borçluyuz çünkü Belli ki başarmış. Bağlantıların tamamı çalışıyor. | Open Subtitles | .و نشيد هنا برياضيات ستيڤن من الواضح أنه حسبها بشكل صحيح الآليات تعمل |
Belli ki ikimiz de silahlarımızı bırakmayacağız... - ...o hâlde biraz konuşalım. | Open Subtitles | من الواضح أنه لن يضع أياً منا سلاحه، لذا لنتكلم حول الأمر |
Belli ki kızımın seksiliğini özleyen ders asan serserinin teki. | Open Subtitles | من الواضح أنه مهمل للحضور بالفصل و يفتقد لإثارة إبنتي |
Kim olduğunu göremiyorum, ama Belli ki fark edilmek istemiyor. | Open Subtitles | لايمكني رؤيته، لكن من الواضح أنه لايريد أن يتم ملاحظته |
Belli ki Belphegor üzerinde çalışmak için kendini uyanık tutuyordu. | Open Subtitles | من الواضح أنه ابقى نفسه مستيقظا ليعمل على لغز بيلفيجور |
Ona yarım kadarsın demek, Belli ki bu konuda hassas. | Open Subtitles | الإستهزاء منه بسبب حجمه من الواضح أنه حساس بهذا الشأن |
Çünkü bu aptal sütyeni çıkartamıyorum. Görünüşe göre sonsuza kadar giymem gerekiyor. Pekala. | Open Subtitles | هذا لأنني لا استطيع خلع تلك الصدرية من الواضح أنه يجب ارتداءها للآبد |
Görünüşe göre rahatsız oldun ve ben de cevabımı aldım. | Open Subtitles | من الواضح أنه جعلك منزعجًا للغاية، وأظن .. أنها إجابتي. |
Görünüşe göre kız arkadaşı ile bir kitabı araştırıyor. | Open Subtitles | من الواضح أنه هنا ليتباحث فى كتاب مع صديقته |
Onu reddettiğim için benden intikam almaya çalıştığı çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه يحاول العودة من أجلي لأنني قمت برفضه |
Saat üç gibi burada olacağını söyledi. Görünen o ki gelmiyor. | Open Subtitles | لقد قال أنه سيكون هنا في الثالثة من الواضح أنه لن يأتي |
Acımasız bir eşek şakası olduğu belli ama yine de bundan kimin sorumlu olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | .. من الواضح أنه مقلب فظّ ولكنني لازلت أريد أن أعرف من المسئول عن ذلك |
Anlaşılan söyleyeceğim hiçbir şey sana kendini daha iyi hissettirmeyecek. | Open Subtitles | من الواضح أنه لايوجد ما أستطيع قوله والذي سيجعلكِ تشعرين بتحسن |
Ne de olsa, Açıkça görülüyor ki sen ve ben dünyaya meydan okuyoruz. | Open Subtitles | بعد كل شيء، بدا من الواضح أنه أنا وأنت فقط فى مواجهة العالم. |
Kostümün bir süper kahramanın ayrılmaz parçası olduğu aşikar. | Open Subtitles | الزي من الواضح أنه شيء متمّم لأي بطل خارق |
Senin nasıl romantik bir şeyler yazılacağı konusunda hiçbir fikrim olmadığı çok bariz. | Open Subtitles | من الواضح أنه ليس لديك أى فكرة عن كيفية كتابة الرومانسية |