| ya da "Bak bir muz ağacı, hadi gidip toplayalım." | TED | أو، "انظر! توجد شجرة موزٍ هنالك! لنذهب ونحصل على موز!" |
| Sadece durumu iyi olan değil ama belirli bir miktarda bilgiye ve anlayışa sahip olanlar da muz yaprağından yiyorlar. | TED | و الرجال الذين لديهم ليس فقط وسائل لكن مقدار معين من الفهم و المعرفة يذهبون الى الخطوة التالية,و يأكلون من ورقة موز |
| # Yalnızca kay basarak bir muz kabuğuna Dünyalar bak nasıl geliyor ayağına # | Open Subtitles | فقط ستنزلق على قشرة موز والعالم تحت اقدامك. |
| Muhteşem iş çıkardın Moz, şimdi odaklan. Yardımın gerekiyor. | Open Subtitles | أحسنت صنعاً يا موز , الآن ركز معي أنا بحاجة مساعدتك |
| Evet, tamam. Az yağIı, şekersiz yoğurtlu muzlu çörek istiyor. | Open Subtitles | حسناً، هي ستأخذ فطيرة موز قليلة الدسم وخالية من السكر |
| Düşünsenize bir şişe parfümün karşılığında 12 muz geliyor. | Open Subtitles | هل تدرك أن قارورة العطر الواحدة تقابل 12 حبة موز ؟ |
| Benim başka dosta ihtiyacım yok... hele muz teknesinden yeni inmiş birine hiç yok. | Open Subtitles | أنا لا أريد صديق آخر بالأخص شخص جاء على قارب موز |
| Dur bakalım. Yanlış adama çattın. Ben muz teknesinden falan inmedim. | Open Subtitles | ،إنتظري, أنتِ أخطأت أنا لم آتى على قارب موز |
| Senin gibi muz çalanlara, böyle davranmazlar. | Open Subtitles | هم لا يعاملونك بهذه الطريقة لمجرد أن تكون سارق موز |
| Adamın teki muz kabuğuna basıp düşse benden hesap soracaklardı. | Open Subtitles | إذا تعثر شخص بقشرة موز فسيأخذونني للإستجواب |
| Ya ne yapacaktım, Donmuş muz Standının yetkilerini bir çocuğa mı bırakacaktım? | Open Subtitles | ماذا كنت سافعل , تحمل طفل مسئولية كشك موز مجمد ؟ |
| Bunları yemiyorlar bile. Sadece muz ve fındık demeyi seviyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يأكلونها حتى إنهم يقولون فقط موز بالجوز |
| Villengard'ın göbeğinde gerçekten muz bahçesi var diye sen bunu mu yaptın? | Open Subtitles | هناك حقاً بساتين موز في فيلينجارد وأنت من فعلت بهذا ؟ |
| Bir kutu Glad ForceFlex çöp poşeti, bir,iki,üç,dört çubuk şeker... ve bir koçan muz. | Open Subtitles | علبة فورس فليكس للمناسبات اكياس نفايات واحد اثنين ثلاثة اربعة شوكولاته نبتونِ ، حزمة موز |
| Moz, anahtarı nereye götüreceğimizi biliyorum. | Open Subtitles | موز, انا اعلم اين اخذ المفتاح. |
| Metronun gürültüsünde "Hey, Moz" deyişini, ...ya da taksinin kornasında gülüşünü duyuyorum. | Open Subtitles | مرحبا (موز) مع هدير قطار الانفاق او ضحكته في بوق سيارة الاجرة |
| Kızarmış muzlu bir sandviç istiyorum! | Open Subtitles | نذهب الى ملهى روني ونحصل على ساندويتش موز مقلي |
| Büyük, lezzetli bir muzlu içecek gibi. | Open Subtitles | اَعْني، نحن أشبه بشىء كبيرُ , موز بالقشدة اللذيذة المجمدة |
| Dwight benim kuzenim bende duşta kardeşim Mose'a bu iş fırsatından bahsederken duydum. | Open Subtitles | دوايت ابن عمي لذا سمعته يخبر أخي موز عن فرصة وظيفة في الاستحمام |
| Bakabunga ve zambaklar muzlar ve kadife çiçekleri nehir kenarında bahar açmıştı. | Open Subtitles | الجداول المائيه و أشجار الزيزفون و ألوان قوس قزح نباتات موز الجنه و نباتات القطيفه تعربد على الضفاف |
| Peki, bayım, eğer bu adam, Mootz, aslında bir şekilde yağmur üretiyorsa bunun neresi suç? | Open Subtitles | حسنا، سيد، إذا هذا رجل موز يمكن أن، في الحقيقة، ينتج مطر بطريقة ما ثمّ ما الجريمة؟ |
| "Sen, ben, Mos ve Raphael Siddiq harika bir grup olacağız," derdi. | Open Subtitles | كانت تقول حسناً سنقوم بإنشاء مجموعه انا ، انت موز ورافييل وصديق |
| Bay Moze ikisini de öldürecek, biliyorum. | Open Subtitles | Mr Moze's going to kill that man. . السيد موز سيقوم بقتل ذلك الرجل . سيقوم بقتلهما معاً ، فقط أعرف ذلك |
| Benim üçüncü sınıf fen projem bir muzun çürümesini izlemekti. | Open Subtitles | كان مشروعي في الصفّ الثالث عبارة عن مراقبة تعفّن حبّة موز |
| Sonra gider muz alırız. İlk yemek yiyeyim, karnımı muzla doyurmak istemiyorum. | Open Subtitles | سوف نتناول موز لاحقاً، لكن دعني أتناول هذاأولاً،لا أريدفقط أنأملء نفسي ... |
| Mozzie, kâğıtları benim yerime imzala demiştim. | Open Subtitles | موز)، اخبرتك أنهم الان) وقعوا الاوراق لي |