| Vücuda üç farklı darbe ve üç şüpheli. | Open Subtitles | ثلاث إصابات مُنفصلة وثلاث أشخاص مُشتبه بهم الطريق لحُفرة الشواء |
| Partnerim, bir şüpheli ile bir çingenenin sigara dükkanının camından dalaşıyordu. | Open Subtitles | السنة الأولى بالتحقيقات الجنائيّة، حسناً؟ أمسك شريكي مُشتبه به دافعاً إيّاه لنافذة متجر سحر غجري. |
| Yabancı uyruklu olduğundan ve federal bir ajanın öldürülmesinde şüpheli konumunda olduğundan, düşman savaşcısı olarak da tasnif edilebilirsin. | Open Subtitles | بسبب إنك مواطن أجنبي وإنك مُشتبه في قتل عميل فيدرالي أنت مُصنف كعدو |
| Cinayet şüphelisi olarak görülmenin sizin için bir sakıncası yok gibi. | Open Subtitles | واضح أنّكِ لا تمانعين بأن تُعتبري مُشتبه بها في جريمة قتل. |
| Gözaltında bir şüphelimiz var Galiba adamımız o. | Open Subtitles | حسناً، لدينا مُشتبه به في الحجز. يبدو وكأنّه الفاعل. |
| - Zehirleyerek cinayet işlediğinden şüphelenilen birini aileme yemek pişirmeye mi getirdin? | Open Subtitles | ـ أجل ؟ ـ لذا فقد أحضرت رجلاً مُشتبه به في جريمة قتل عن طريق إستخدام سم |
| New York polisi, şantajla gaspla ve bizim cömert potronumuz olan Don Wilson'un ilgisini çekmeyi başaran bir sürü olaya karışan bir şüpheli getirdi. | Open Subtitles | شرطة نيويورك ألقت القبض على مُشتبه متوَّرط في الابتزاز والاغتصاب ,وهذه الأنشطة التي جلبت انتباه |
| Onu öldürseydin, direkt şüpheli sen olacaktın. | Open Subtitles | بلا شكّ ستكون مُشتبه به، إن حاولت قتلها الآن. |
| 10.000 fare şüpheli birinin peşindeymiş. | Open Subtitles | لدينا تقرير بأن 10 ألاف فأر يُطاردون مُشتبه فيه. |
| Başka bir şüpheli daha olursa tuvaletlerden birini dekore etmemiz gerekecek. | Open Subtitles | اسطبلاتنا مُمتلئة . لو وجدنا أيّ مُشتبه بهم آخرين، فإننا سنضطرّ لتحويل خزانة البوّاب. |
| Ama ölmeden önce üçünüzü şüpheli durumuna düşürecek delil bıraktı. | Open Subtitles | ولكن قبل أن يفعل، ترك دلائل لجعل كلّ واحد منكم مُشتبه به. |
| şüpheli olduğu konusunda uyardın, Bu da ona arabasını yakması için fırsat verdi. | Open Subtitles | حذّرته أنّه مُشتبه به، ممّا منحه فرصة لإحراق سيّارته. |
| Efendim, saygısızlık etmek istemem ama bir adam öldürüldü ve o şüpheli. | Open Subtitles | اسمع يا سيّدي، مع كامل الإحترام، لقد قتل رجل، وهُو شخص مُشتبه به. |
| Her detayı gözden geçiriyoruz. O da bir şüpheli. | Open Subtitles | إننا نستكشف كلّ ما لدينا، وهُو مُشتبه لدينا. |
| Şu anda, uçaktaki herkes şüpheli konumunda. | Open Subtitles | بالوقت الراهن، كلّ من يتواجد على متن هذه الطائرة مُشتبه فيه. |
| Ben diyorum ki, bir şeyler değişene kadar bizim elimizdeki en iyi şüpheli o. | Open Subtitles | أعتقد أنّ إلى وقت تغيّر شيء، فهي أفضل مُشتبه به لدينا. |
| Birçok cinayetin şüphelisi, ama kimse adama karşı bir dava oluşturamamış. | Open Subtitles | مُشتبه به في العديد من جرائم القتل، ولكن لا أحد قادر على إثبات قضيّة. |
| Çünkü bu adam sabahki suikastın şüphelisi. | Open Subtitles | لأن هذا الرجل مُشتبه بهِ في جريمة قنص تمّت هذا الصباح. |
| Üç şüphelimiz var ve hepsi başka suçlara dahil olmuş. | Open Subtitles | أنا لا أفهم. لدينا ثلاثة مُشتبه بهم رئيسيين وجميعهم مذنبين بجرائم أخرى. |
| Evet sayın yargıç, bunun o gün olduğunu biliyorum fakat bir şüphelimiz var ve kaçmadan önce bir arama emri gerekiyor. | Open Subtitles | أجل يا حضرة السعادة، أعلم ما هُو اليوم، لكن لديّ مُشتبه به وأحتاج إلى أمر قضائي قبل أن يهرب. |
| "HR'ın patronu olduğundan şüphelenilen şahış gazeteciye saldırdı." | Open Subtitles | "مُشتبه به كرئيس للموارد البشريّة يعتدي على مُراسلة". |
| Desteğim vardı. Ayrıca şüphelinin yakalanmasında yardımcı oldum. | Open Subtitles | كان لديّ دعم، ولقد ساعدتُ في القبض على مُشتبه بها. |
| Beverly Glen, Pico'dan kuzeye doğru şartlı tahliye edilmiş silahla saldırı zanlısının peşindeler. | Open Subtitles | يتجه شمالاً إلى بيفرلى جلين ، بيكو مُحقق معه سلاح يتبع مُشتبه به |