ve bir cerrahtan bir görev gerçekleştirmesini istedik robotla yaptığımız şuydu, | TED | وطلبنا من طبيب جرّاح أن يجري مهمة، وما نقوم به هو، |
kontrollü büyüyor. Eğer yaptığımız şeyi yapmasaydık, Nicole bu şekilde gözükecekti. | TED | هذا ما ستبدو عليه نيكول لو لم نقم بما نقوم به |
Bu soruları cevaplayabilmek için yaptığımız çalışmalardan üç tane örnek göstermek istiyorum. | TED | سأعرض عليكم ثلاثة أمثلة للعمل الذي نقوم به للإجابة عن هذه الأسئلة. |
Mesleğimizin en zor kısımlarından biri de insanlara yaptığımızı anlatmak. | TED | إنها إحدى التحديات في مهنتنا: محاولة شرح ما نقوم به. |
Peki, Biz ne yapıyoruz? | TED | حسناً, أول شيء نقوم به هو اصلاح الحمامات. |
- Eğlenmeye ihtiyacımız yok. - Yapacak bir şey bulabiliriz. | Open Subtitles | نحن لا نرغب فى التسلية سوف نجد شيئا نقوم به حتى تنتهوا |
G, müşterileri böyle dövemezsin. İşletmemiz gereken bir işimiz var. | Open Subtitles | لا يجب أن تضرب الزبائن هكذا لدينا عمل نقوم به |
Ve bu şu an, bu patlama noktasındayken, tamamen bizim yaptığımız şey. | TED | وهذا هو تماماً ما نقوم به الآن، ونحن في هذه اللحظة الفاصلة. |
Sinirsel patikalarımız, yaptığımız her şeye yol gösterdiği için, bu aşama önem taşır. | TED | هذه العملية مهمة لأن ممراتنا العصبية هي بمثابة خريطة لكل ما نقوم به. |
Dünyanın dört bir yanında yerli halklarla yaptığımız saha araştırmaları. | TED | العمل الميداني الذي نقوم به حول العالم مع السكان الأصليين، |
Burada, Bethlehem'de yaptığımız çalışmalar, tamamıyla insancıl ve disiplin içindedir. | Open Subtitles | ما نقوم به هنا في بيدلام هو شيء إنساني ومحترم |
yaptığımız şey senin içeride yapacağın şeyden çok daha heyecan verici bir şey. | Open Subtitles | ما نقوم به أكبر إثارة بكثير من أيّ شيء يحدث هناك في الداخل |
Dışarda, bizim bu yaptığımız şeyi durdurmak isteyen bazı insanlar var. | Open Subtitles | هناك بعض الناس هناك التي ترغب في وقف ما نقوم به. |
Ayrıca burada yaptığımız sadece gözlem ve keşif de değil. | Open Subtitles | وما نقوم به هُنا لا يقتصر على الملاحظة والاكتشاف فقط. |
Biraz gergindim ama sözümü tutmam gerekiyordu, iyi bir şey yaptığımı düşünüyordum, ne yaptığımızı fark edeceklerdi. | TED | كنت متوترا قليلا، لكني استمررت رغم ذلك، لكن أحسست أن الأمر جيد لكي يلاحظوا العمل الذي نقوم به. |
İnsan davranışlarıyla aynı hizaya gelirken, bizim neler yaptığımızı daha iyi anlamamızı sağlar ve daha önemlisi, neden | TED | وهي تتوجه بالسلوكيات البشرية، تستطيع أن تمكننا من أن الحصول على شعور أفضل تجاه ما نقوم به والأكثر أهمية، لماذا، |
AT: Evet, ulusal gelirlerimizin, herşeyimizi, hastaneleri, okulları, bu gelirlerle yapıyoruz. | TED | أنوتي: العوائد الوطنية، التي تحرك كل ما نقوم به في الحكومات والمستشفيات والمدارس وأمور أخرى. |
Ne isterse yerine getirilsin. Gel, Yapacak çok işimiz var. | Open Subtitles | فلتحقق له ما طلبه, هيا,لدينا عمل كثير نقوم به. |
Köprü işimiz bu sırada yapacağımız işimiz olacak. Köprü işimiz, geleceği görmeye çalışırken yapacağımız iş olacak. | TED | شيء نقوم به في هذا الوقت؛ شيء نفعله أثناء محاوتنا لمعرفة الخطوة القادمة، |
Unutma, iki tarafa da aynı şeyi yapacağız, ne yapacağız? | Open Subtitles | وتذكر، أياً شيء نقوم به في جهة ما، ماذا نفعل؟ |
Ne yaparsak yapalım, bizi öldürmeye gelecekler. | Open Subtitles | انهم جاءوا للقتل بغض النظر عن ما نقوم به |
Bu kasti düşünceler ile yapmamız gereken ilk şey nötr bir sinyal ile çalışmaya başlamak. | TED | ان اول شيء سوف نقوم به بجهاز الإدراك هذا هو ان نبدأ بالتدريب ان نفهم اشاراته المحايدة |
Biz bu yapay zekâyı alıyoruz ve daha da akıllı hale getiriyoruz. | TED | وما نقوم به هو أخذ ذلك الذكاء الاصطناعي ونجعله أكثر فأكثر ذكاء. |
Salgını başarıyla alt edersek, ne yapmamızı önerirsin? | Open Subtitles | مالذي تقترح أن نقوم به إن أردنا الدخول الى مكان الوباء؟ |
Genelde bir etkinlik duyuracağımız zaman, bunu afiş ve ilanlarla yaparız. | Open Subtitles | عادةً عندما نقوم بالإعلان عن حدث نقوم به بواسطة اللافتات والأبواق |
Ancak bildiğimiz gibi yapılacak en doğru şey genellikle en kolayı değildir. | TED | مع ذلك، وكما نعرفُ، الشيء الصحيح الذي نقوم به ليس في الغالب هو الشيء السهل. |
Şimdi yapacağımız şey, çok basit bir elektrikli motor. | TED | ما نقوم به هو صناعة محرك في غاية البساطة. |